Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Hizbullah tezgahı Yargıtay’ın fethi için...

İnsanları diri diri gömen Hizbullahçı önder takımının salıverilmesi ne tesadüftür, ne yol kazasıdır, ne de adaletin geç tecelli etmesinin doğal sonucudur!
Evet AKP zirveleri Hizbullahçılara adeta yol vermişlerdir!
Öyle çünkü bu kanunun uygulanması halinde Hizbullahçı güruhun bundan yararlanacağını Adalet Bakanlığı kadroları biliyordu. Bu bilindiğine göre ortaya çıkan fecaatin sorumlusu siyasi iktidardır...
Efendim kanunlar uygulanmak için çıkarılır mı dediniz!..
Madem öyle, 5 yıl önce çıkarılan yasanın uygulanmasını bugüne kadar neden ertelediniz?
5 yıl erteleme yapanlar Hizbullah davasının sonuçlanması için 1 yıl daha bekleyemezler miydi, neydi aceleleri?
Sakın Avrupa Birliği dayattı demeyin, artık o tür masallara bebeler bile inanmıyor!
Yapılan bilinçli bir operasyondu ve birkaç amacı vardı:
Birincisi, bu örtülü afla Hizbullahçılar kucaklanmıştır.
Göreceksiniz, tahliye edilen Hizbullahçılar seçim sürecinde  Güneydoğu’da AKP için seferber olduktan sonra tamamı Türkiye’yi terk edecektir ve tek bir tanesi bile hapishaneye geri dönmeyecektir.
İkinci amaç, bu yasanın uygulanması ile Yargıtay’ı hedefe oturtmaktı!
Türkiye’deki bütün kurumları ele geçiren AKP’nin içine sızamadığı tek yapı, özelliği gereği Yargıtay’dır.
Hatırlayın, dinci medya bu aralar günler ve  haftalar boyu Yargıtay’ın iş yükünü gündeme getiren manşetler atıyor.
İşte son olay, bu iş yükünü toplumda tescil etme bağlamında kullanılacak ve Yargıtay’ın ele geçirilmesi için bahane edilecek.
Kamuoyunda Hizbullahçılarla PKK ve mafya mensuplarının  tahliyelerine karşı infial oluştu ya, göreceksiniz AKP iktidarı bu gerekçeyi kullanarak hemen harekete geçecek ve güya Yargıtay’daki işleyişi hızlandırmak için yeni daireler kurduracak ve dolayısı ile  buralara kendi adamlarını yerleştirecek.
Evet Hizbullahçı affının diğer boyutu, tartışmasız olarak Yargıtay’ın fethidir.
Sakın AKP isterse bunu zaten yapabilirdi demeyin!
Seçim yılındayız ve bu süreçte Yargıtay’ı aleni ele geçirme  teşebbüsü tepki alır ve bu durum sandığa yansıyabilirdi.
Oysa şimdi  yaratılan gerekçe ile Yargıtay bağlamında oy kaybetme yerine güya sorunu çözme adına oy kazanılacaktır.
Hiç kuşkunuz olmasın, bütün bu olanlar tesadüf değil, kurgudur.
Emin olmak isteyen, dinci gazetelerin son bir aylık manşetlerine internetten bakabilir ve  “Yargıtay’da iş yükü”  başlıklarını görebilir. Düşünebiliyor musunuz Hasan Gerçeker gibi o cenahın nefret ettiği bir ismin “Yargıtay’ın işi yükü çok”  gibi rutin bir demeci bile manşetlere çekilebildi. Dahası AKP, dün bu konuda somut bir adım bile atmıştır.
Bu olayın gösterdiği şey şudur:
Bu kadar organize çalışan bir yapı ile bugünkü muhalefet üslubuyla  başa çıkmak ve sonuç almak zordan bile ötedir.
Hep söylüyorum, AKP’den kurtulabilmek Cumhuriyeti yeniden kurmaktır.



AÇIK KOMİSYON...
Bu rezaleti nasıl sahiplendiler?

Yazacaklarım duyum değil, Danıştay’a intikal etmiş belge notlarıdır, Sevgili Necati Doğru da sütununa taşıdı ve tekzip edilmedi.. Toprak Holding’in patronu Halis Toprak, kendisine ait olan yatını kendisi 3 milyon 105 bin dolara satıyor... Ancak eski TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Halis Toprak’ın kendisinin yaptığı bu satıştan Levent Yatçılık’a, aracılıkta bulunduğu ya da satışa katkısı olduğu gerekçesi ile TMSF adına satış miktarının yüzde 7’sini, yani 217 bin 350 doları komisyon olarak ödedi, ki belgeler ortada... Evet her şey belgeli. Levent Yatçılık’a açıktan 217 bin küsur dolar komisyon ödeniyor. Bu belgeler Başbakanlığa gönderilip Ahmet Ertürk’ün yargılanması için izin isteniyor ama Başbakanlık hayır diyor.. Dahası, Cumhurbaşkanı bu kişiyi başdanışmanı yapıyor..
Peki sonra ne mi oluyor? Belgeleri gören Danıştay, Başbakanlığın soruşturma iznini vermeyen kararını iptal ediyor ve yargıya marş marş diyor...
Yorumu size bırakıyorum sevgili okurlar!



KİM KAHRAMAN...
Kanal D dizisinde
asker, hain!

Okuyucumun mesajını yorumsuz sunuyorum...  “Sabahattin Bey Pazartesi günkü Kanal D’de yayınlanan Arka Sokaklar dizisinde çirkin bir şekilde asker düşmanlığı yapıldı. Dizide polis PKK ile mücadele eden tek kurum olarak sunuluyor ki, bu ülkede kaç bin Mehmetçiğin PKK kurşunu ile toprağa düştüğü malumdur. Dahası dizide PKK ile mücadele eden polis, PKK itirafçılarının PKK tarafından tek tek öldürüldüğünü tespit edince bu sızıntıyı yapan ya da PKK’lılara itirafçıları bildiren hain kişiyi arıyor.. Aaa o da ne?.. Güya itirafçıları PKK’ya gammazlayan hain bir emekli albaymış ve o rolde biri dizide operasyonla yakalanıyor. Dizide asker ve kurumu TSK hakkında şaibeler yaratılırken, polis kahraman gibi öne çıkarılıyor.. Dinci kanallarda çok gördüğümüz bu tür şeyleri Aydın Doğan’ın kanalı ve Türker İnanoğlu’nun dizisinde görmek, TSK üzerinde yapılan operasyonun ABD’nin işi olduğunu ortaya koymuyor mu”.


ZİYARET Mİ...
Haşim Bey orada ne işin var?

Haber kaynağım telefonda:
-Sabahattin Bey, hani sizin AKP’nin gizli üssü   diye yazdığınız Portakal Çiçeği Vadisi’ndeki o bloklar var ya!
-Eeeee!
-Hani Ben Aydın Doğan orada büro tuttu demiştim ya!
-Eeeee!
-Hani orada Hüseyin Çelik ve AKP’nin diğer ağır toplarının özel büroları var ya!
-Anladım.
-Hani o bölgede telefonlar hiç dinlenemiyor ya!
-Söyle söyleyeceğini!
-Haşim Kılıç’ı bir kaç kez gördüm.
-Olabilir, bir dostunu ziyaret etmiştir.
-Öyle değil.
-Peki nasıl?
-Haşim Bey AKP’lilerin gizli üssünde özel bir büro tutmuş!
(İnanamadım. Zira Anayasa Mahkemesi Başkanı emekli olmadan orada niye büro tutar. Doğru mudur Haşim Bey?)

Yazarın Diğer Yazıları