Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Hristodulidis AB kartını masaya koydu, Türkiye’yi tehdit etti, şantaja başladı!

BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar, Pazartesi günü ikinci kez geldiği Kıbrıs’ta liderlerle ayrı ayrı görüştü. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Holguin’e ders verircesine yakın tarihimizi ve Rum uzlaşmazlıklarını anlattı; BM Güvenlik Konseyi’nin Rumları adanın tek meşru idaresi olarak görmesinin anlaşmaya engel olduğunu izah etti. Tatar, egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz tanınmadan masaya oturmayacağımız duruşumuzu bir kez daha yineledi. Holguin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY) Başkanı faşist Eokacı/Enosisçi Nikos Hristodulidis ile de görüştü. Hristodulidis de kendi duruşlarını, tezlerini Holguin’e tekrarladı. Netice itibarıyla daha önce de bu köşede yazdığım üzere, “Liderlerin net duruşları çerçevesinde Cuellar’ın görevi başladığı gün bitmiştir…”

Pazartesi başlayan 2. tur görüşmeler nafile, sonuçsuz kalmaya mahkûm çabalardır. KKTC makamları vakit geçirmeden esas hedefe, KKTC’nin tanınmasına yoğunlaşmalıdır. Holguin’in boş çabalarına tekrar değineceğim. Öncesinde Hristodulidis’in GKRY başkanlığını üstlenmesinin üzerinden bir yıl geçmesi dolayısıyla düzenlediği ve halka hitap ettiği basın toplantısında, bir yıllık icraatlarını değerlendirmesini ve açıklamalarını paylaşmak istiyorum. Hristodulidis’in değerlendirme ve açıklamaları herhangi bir anlaşmanın mümkün olmadığı gerçeğini çok açık biçimde bir kez daha ortaya koymaktadır. Rum lider Hristodulidis bir yıllık icraatını değerlendirdiği basın toplantısında bilindik tezlerini tekrarladı ve uzlaşmaz tutumunu sürdürdü. Kendilerinin, her daim Yunanistan hükûmetiyle iş birliği içerisinde BM, AB ve tüm önemli uluslararası aktörlere yönelik harekete geçmesinin sonuç getirdiğini savunan Hristodulidis, bugüne kadarki müzakere kazanımlarından yararlanarak, Kıbrıs sorununun iki kesimli, iki toplumlu federasyon temelinde çözülmesi hedefiyle içtenlik ve kararlılıkla müzakere masasına gelme konusunda iradesini ve buna hazır olduğunu bir kez daha yineledi. Arzu ettikleri şeyin açık ve samimi olduğunu da dile getiren Hristodulidis, “işgal birlikleri ve müdahale hakları olmadan, ülkenin tüm yasal vatandaşları için temel insan haklarını sağlayacak bir çözüm aracılığıyla vatanın kurtulmasını ve yeniden birleşmesini istediklerini” belirtti. Hristodulidis, ileri sürdüğü Türk tutumunun sonucu olan zorlukları ve meydan okumaları görmezden gelmediğini, bununla birlikte Holguin’in misyonuna tam bir ciddiyet ve özlü müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin bir fırsat penceresi olarak yaklaştıklarını da sözlerine ekledi.

Hristodulidis, Kıbrıs sorunuyla ilgili bir AB temsilcisi atanmasının amaç olarak kalmayı sürdürdüğünü, bu pozisyon için belirli bir kişinin olduğunu da bildirdi. İki devletin tartışılacak bir tercih olmadığını öne süren Hristodulidis, zorluklara rağmen elinden geleni yapma sorumluluğuna sahip olduğunu savundu. Hristodulidis, Guterres çerçevesiyle ilgili olarak ise, bu çerçeve temelinde müzakere etmeye hazır olduğunu yineledi. Hristodulidis, aynı fikirde olmayacağı ve desteklemeyeceği olası bir çözüm planını halkın önüne koymasının söz konusu olmadığını da söyledi. Holguin’in zaman takvimleriyle ilgili bir soru üzerine ise zaman takvimleri olmadığı yanıtını veren Hristodulidis, ancak Holguin’in misyonunun süresiz olmadığını belirtti. Basın toplantısında “Kıbrıs sorunundaki çıkmaz ve her gün yeni oldubittiler meydana gelmesiyle” ilgili endişesini de ortaya koyan Hristodulidis, “sahip oldukları en önemli şeyin Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu ve herhangi bir başka çözüm biçiminin, sahip oldukları şeyi hükümsüz kılacağını” iddia etti. Görüldüğü üzere Hristodulidis’in hedefi sahip oldukları en değerli şey diye nitelediği ve bir Rum devletine dönüştürülen ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’ hakimiyetinde, Rum hegemonyasındaki üniter yapıya, vatandaşları saydığı Kıbrıs Türklerini yamalamak, KKTC’nin kapısına kilit vurmak ve Enosis hedefine ulaşmaktır. Bunun için de ilk olarak KKTC’nin tanınmasını engellemek üzere müzakerelerin federasyon hedefiyle başlamasını istemektedir.

Holguin’in Salı günü görüştüğü ana muhalefet Akel ve Diko partisi yetkilileri de, Hristodulidis’in nihai hedefini destekleyen görüşlerini Holguin’e aktardılar. Rumlar tek ses olarak federasyon taleplerini iletti. Pazartesi gecesi Holguin ile özel ve gizli bir akşam yemeğinde buluşan Hristodulidis, Türkiye'nin de müzakerelere geri dönülmesi konusunda yapıcı bir tutum sergilemesi koşuluyla, Türkiye-AB konularında yapıcı bir tutum sergilemeye hazır olduğunu ifade etti. Diğer bir deyişle AB kartını masaya koydu, Türkiye’nin Kıbrıs’ta müzakereleri başlatmaması halinde üyeliğini veto edeceğini belirtti. Hristo, Türkiye’yi ahlaksız teklifi ile aklı sıra tehdit etti, şantaj yaptı. Bütün bunlar dikkate alındığında Holguin’in girişimlerine neden boş çaba dediğim ve neden girişiminin başarısızlığa mahkûm olduğunu ilk günden itibaren tekrarladığım anlaşılacaktır. Holguin deneyimli bir diplomat olarak tarafların değişmez duruşlarını dikkate alarak, raporunu hemen yazmalı ve görevini iade etmelidir. Bizi yönetenlere ise söyleyeceğim, bu tür gereksiz süreçlerle vakit kaybedilmemesi ve KKTC’nin tanınmasına odaklanılmasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları