İbretlik son

İbretlik son

Kibirle geçen yirmi yıldan sonra, ellerinde avuçlarında kalan yegane ümit kaynağının "muhalefetin hata yapma, dağılma, saçmalama ihtimali" olması ne kadar ibret verici.

Halbuki, "neredeyse her şeye" ve "tek başına" hükmettikleri bunca yıldan sonra, sırtlarını pekala "toplumla aralarında kurulmuş sarsılmaz bir güven bağı"na da yaslıyor olabilirlerdi;

Öyle bir bağ kurmuş olabilselerdi!

***

Bunca yıldan sonra hâlâ "Yazıldığı, çizildiği, anlatıldığı, iddia edildiği gibi olmadıklarını" anlatmaya, kendilerini "savunmaya","kanıtlamaya" çalışmıyor olmaları gerekliydi. "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" demeleri kâfi olabilirdi;

İnsanlar bu cümleyi duyduklarında akıllarına önce uğradıkları haksızlıklar, hukuksuzluklar, ayrımcılık, baskı, korku, eziyet; terk edildikleri yokluk, yoksulluk, umutsuzluk gelmeseydi!

***

Onca güç, kuvvet, kudret, imkan ve bütün kaynakları, yatırımları, potansiyeliyle koca bir ülke heba edildi.

***

Cumhur İttifakı bileşenleri ve iliştirilmiş cümle dalkavuk takımının, tezkere oylamasından sonra bel bağladığı çaresiz bekleyişten söz ediyorum;

"Tezkereye hayır diyen CHP" ile "tezkereye evet diyen İYİ Parti"nin "yüzükleri atmasını" umarak ellerini ovuşturmaktan helak oldular.

Daha önce de aynı sazanvari refleksin kurbanı olmuştular;

- HDP''nin meşruiyeti krizi…

- Osman Kavala krizi…

- Barzani krizi…

- Cumhurbaşkanlığı adaylığı krizi…

***

Eğri oturup, doğru konuşmak gerek; yabana atılır cinsten "farklı bakışlar" değil hiçbiri; taraflara sahiden yüzük de attırabilirdi;

Takılmış bir yüzükleri olsaydı tabii!

Tam da bu, en başından beri Millet İttifakı''na dahil partiler arasındaki ilişkiyi doğru okuyamama nedenleri; bu ittifakı oluşturan partiler arasında, bu nevi bir söz , akitleşme yok ki!

***

Yazık, en sevindirik fontlarla "Millet İttifakı er ya da geç görüş ayrılığı yaşayacak" yazıyorlar ya;

Müjde onlara!

Gelecek zamandan medet ummaya gerek yok bu konuda; CHP ve İYİ Parti, görünen, görünmeyen birçok konuda ciddi görüş ayrılıkları yaşıyorlar zaten aralarında!

Yaşamıyor olsaydılar; "her konuda" aynı noktada duruyor, aynı şeyi konuşuyor, aynı şeyi savunuyor, aynı vaatlerde bulunuyor, geçmişi aynı okuyor, geleceğe aynı bakıyor olsaydılar, zaten iki farklı parti olmazdılar! Birinden biri kapısına kilit vurur, diğerine ilhak edilirdi!

Oysa öyle değil;

Bu "iki parti" de, neticede kendi kurumsal kimlikleriyle girecekler genel seçime.

Kendi adaylarını çıkaracaklar.

Birbirlerine rakip olacaklar, sadece iktidarla değil kendi aralarında da yarışacaklar.

TBMM''de "iki ayrı grup" oluşturup, ayrı ayrı çalışacaklar.

***

İki partinin lideri de, bunu sayısız kere izah etmeyi denedi aslında; "katolik nikahı kıymadıklarını" aralarındaki "ittifak"ın "parlamenter sisteme dönüş"e dair olduğunu, bunun dışında kendilerinden sanki "tekleşmiş" gibi bir söylem ve eylem içinde olmalarının beklenmemesi gerektiğini ilan etti.

Ama işte kişiler kendilerinden bilince bazı şeyleri, anlamak zor oluyor demek ki!

Cumhur İttifakı''nı oluşturan partiler hem kendilerini, hem de seçmenlerini öylesine "bir"leştirdi, öylesine "tek"leştirdi ki; parti yahut seçmenlerin "kendi kimlikleri" doğrultusunda dile getirdikleri en ufak bir "itiraz", "ihanet" olarak algılanır hale geldi. İki parti de kendinde, diğerinin "iç işlerine müdahale" hakkı görür hale geldi.

Cumhur İttifakı''ndaki en küçük ayrışma bile büyük krizlerle taçlandığından, peşinden küsmeleri, kırılmaları, restleri, istifaları getirdiğinden, "kendi parti hüviyetiyle hareket"in Millet İttifakı''nda da benzeri bir etkiye yol açacağı zannedildi.

***

Başta dediğim gibi, "hizmetle geçen(!)" bunca yıldan sonra, 2023''e giden yolda iktidarın elinde avucunda kalan tek şey bu "zan" ise; vah haline.

 

Balyoz…

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, "Eski Türkiye''de hukukun eline çekiç verdiler ve herkesi çivi gibi gördü" demiş; "balyoz" olmasın o?

 

SORU-YORUM

İyi Parti ve CHP "Suriyelileri göndereceğiz" derken, HDP bunu istemiyormuş.  Çünkü HDP Suriye''de bir YPG devleti istiyormuş. Ülkemizdeki Suriyelilerin çoğu Arapmış. Kendi vatanlarına dönerlerse orada Araplar sayıca fazla olacakmış.

Ha şunu bileydiniz de…

Hadi buyurun AK Partililerin yeni derdine:

CHP bu durumu nasıl izah edecekmiş HDP''ye?

Yahu, daha düne kadar, Suriyelileri geri yollamak isteyenleri "ırkçı", "kafatasçı" ilan eden, adeta teşvik ettiği kontrolsüz göçü "muhacir" edebiyatıyla meşrulaştırmaya çalışan bizatihi AK Parti değil miydi?

Bunu yaparken "Araplardan boşalan topraklara kimin yerleştiğini" bilmiyor muydu sanki!

AK Partililerin "Suriyeliler" konusunda dert etmeleri gereken şey, CHP''nin HDP''ye neyi nasıl izah edeceğini mi olmalı? Yoksa, kendilerinin mevcut durumdaki payının hesabını kime nasıl vereceği mi olmalı?

Yazarın Diğer Yazıları