Türkiye'nin ilk köylü kadın milletvekili

Türkiye'nin ilk köylü kadın milletvekili

Tarih 8 Şubat 1935''ti.

Genel seçime giden  Türkiye için bir milattı.

Tam 17 kadın milletvekili meclise girmişti.

Kısa bir süre sonra da bu sayı 18''e çıkmıştı.

Mecliste 383 erkek, 18 kadın milletvekili vardı.

Yüzde 4.8''lik bu oran cumhuriyet tarihinin rekoruydu.

Kadın milletvekillerinin çoğu belli bir eğitim almış, genelde şehirlerde büyümüş, belli bir yaşam ve gelir düzeyindeydi.

Sadece biri diğerlerinden çok farklıydı.

Gerçek bir köylüydü.

Çarşaflı değil ama başı kapalıydı.

Basma fistan şalvarlıydı.

Üstelik okur yazar da değildi.

Yüzü kırış, kırıştı.

Elleri nasırlı.

Altı çocuklu bir Anadolu kadınıydı.



Soyadı kanunundan önce Satı Kadın diyorlardı ona.

Ankara''nın Kazan köyündeydi.

Davar sürüyor, bahçe suluyor, koyundan süt sağıp, ayran kabartıyordu.

Babası ölünce köyün muhtarlığı da ona kalmıştı..

1934 yılının bir yaz sabahı Mustafa Kemal yaverleriyle Kızılcahamam''a giderken, Kazan kõyüne uğramıştı..

Köylüler koşa koşa bu yabancıların yanına gitti..

Kimi su götürdü, kimi ayran..

Ayran götürenlerden biri Satı Kadındı..

Mustafa Kemal''e bakraçı uzattı..

"Hoş gelmişseniz.. Bir soğuk ayran içer misiniz" dedi.

Mustafa Kemal kendine ikram edilen ayranı içti, kadına uzun uzun baktı ve "Senin kocan kim?" dedi.

Satı kadın, Ankara''nın öz şivesiyle Mustafa Kemal''e hayatını anlattı.

Kadını uzun uzun dinleyen Mustafa Kemal yaveri Nuri Conker''e döndü ve "İsmini not et" dedi. 
 

Aradan 2-3 ay geçmişti ki, bir gün Kazan köyüne Ankara''dan üst düzey bürokratlar ve jandarma geldi..

Satı kadınla konuştular..

"Mustafa Kemal senin milletvekili olmanı istiyor" dediler..

Hiç tereddüt etmedi, "Evet" dedi..

Sonra vali Nevzat Tandoğanla görüştü.

Gerekli evrakları imzaladı.

..Ve 1935 yılı seçimlerinde de milletvekili oldu.



Başındaki işlemeli örtüyü, üzerindeki basmalı şalvarı çıkardı.

Lastik ayakkabıları attı.

Palto, bluz, kravat taktı..

Ayaklarına da deri fotinleri geçirdi.

O anı yıllar sonra Yenigün gazetesi muhabiri Aslan Tufan''a şöyle anlattı.

"Gozel blozlar, elcikler (eldiven), çoraplar, fotinler verdiler. Beni şık bir Angaralı yaptılar. Yarım saat içinde bir şehirli  kadını kalakaldım. Dünyalar benim oldu."

Ancak ismi sorun olmuştu..

"Satı" pek de Türk ismi sayılmazdı..

Bu nedenle ismini değiştirdiler..

Satı kadını "Hatı Çırpan" yaptılar.

Hatı, Hatti ve Hitit''den geliyordu ama Osmanlıca''da da "Şaşırtan" anlamındaydı..

Satı Kadın yani Hatı Çırpan milletvekili seçildikten sonra Ziraat Komisyonu’nda görev aldı.

Ankara’da “burnu büyüdü” demesinler diye bir köy evi tuttu..

Evde eşya yok denecek kadar azdı.

Bir demir karyola.

Upuzun yatırılmış çarşafsız saman bir şilte.

Yüksekçe bir minder, yerde odanın yarısını çıplak bırakan alelade bir kilim. 

Misafir odası buydu..

Başkentte bir Anadolu köy evi..

Ev köylülerle  dolup taştı..

Onların dertlerine çare olmak için durmadan çalıştı.

Mecliste köylülerin sesi, soluğu oldu.

Kadın hakları ve sorunlarıyla uğraştı.

1956''da vefat ettiğinde malvarlığı sadece köyünde atalarından kalan bir ev ve arsaydı.

Anısına saygıyla.

Yazarın Diğer Yazıları