İmamoğlu'nu tanıdığım gün...

Bir dönem, tüm önemli ameliyatlarımın yapıldığı sağlık kuruluşundaydım. Bence en önemli operasyondan çıkmıştım. Sağ ayağımın kurtarılması müdahalesi yapılmıştı. Bu yürüme aracım askıdaydı.

Kapı açıldı ve önce genç meslektaşım Murat Ongun girdi. Ardından çiçeği burnunda Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Birkaç kişi daha vardı. En geride de başhekim ve en büyük korumam genel cerrah Atilla Yılmaz. Tüm mide, kalp, ayak ve göz ameliyatlarıma girmiş birisi.

Tesadüfe bakın yakın zamanda hizmete giren Beylikdüzü Devlet Hastanesi'nin başında.

Bir şeyler yapıyor

Murat'a Nur Batur'un yeni çıkan kitabından söz ediyorum. Son çalışmasında ondan övgüyle bahsettiğini anlattım. Yanıma aldığım birkaç kitaptan biri o. Almak istemedi ama zorla verdim. Bu arada gözüme biri takıldı. İçinde bulunduğum hasta yatağımın ayaklarıyla oynadığını fark ettim. Bu Ekrem İmamoğlu idi. Yerde iki büklüm olmuş ayakları ayarlamaya çalışıyordu. Arada yarım gözle bana bakıp rahatsız olup olmadığımı kestirmeye çalışıyordu. Amacı çok netti; "beni rahat ettirmek."

İBB'nin başkanlığını kazanan isim işte bu. Daha o gün notumu verdim: "Kendisini insanlara adamış bir sembol."

Ben taburcu oldum ama birkaç toplu yemekte yine bir araya geldik. Birtakım sorunlarım devam etse de hâlâ iki ayağım var. Başka dertler çıktı ama benim için önemli mesele yürüyebilmem. Kedilerim, köpeklerim ve her türlü kanatlılarım var. Hele iki aile var ki, şaşkına dönüyorsunuz. Bunlar martı ve kargalardan oluşan iki familya.

Evciller

Daha önce de yazdım. Baba martı bir köpek sadakatiyle arkamdan yürümeye bayılıyor. Balkonda gördüğü an elimin bir karış yanına geliyor. Kargalar muhabbet kuşu gibi. Elimden beslenecek hâldeler.

Niye yürümem gerektiğini artık anlamışsınızdır. Nereden nereye geldik. Yine en iyisi Ekrem İmamoğlu'na dönelim. İnsanlara yardım arzusu genlerinde var. Özü sözü bir. Özetle "İnsanoğlu insan."

Gel 23 Haziran gel

Birtakım üç kağıtlarla engellemeye çalışanlara laf etmek istiyorum. Böylesi vicdanlı, çalışkan ve ziyarete geldiği hastanın yatağını düzeltmeye çalışan bir insanı başka ne zaman buluruz. Bu yüzden 23 Haziran'ı iple çekiyorum...

Öpe öpe iptal ettiler

Gece Görüşü'nde program ilan edilen saatin çok sonrasında başlayabildi. Erdoğan'ı tam kırk dakika izledik. Sağlıkçılara verdiği iftarda konuştu.

Ben, TRT Spor'a geçtim. Polonya-Kolombiya maçına baktım. U-20 Dünya Şampiyonası karşılaşmasına göz atıp durdum. Reklam ve tanıtımları da katarsanız rötar sona erdi ve yine Gürkan Hacır şov izledik. Başarılı gazeteci örtülü de olsa YSK'nın İstanbul'daki seçimi özel talimatla "öpe öpe iptal ettiğini" söyledi.

Rolleri değişenler

Hacır, Çekmeköy'deki itirazın reddindeki hukuksuzluğu iyi anlattı. Buradaki durum da Mustafakemalpaşa'dan farksız.

CNNTÜRK'teki tartışmada iki değişim netleşti. Abdülkadir Selvi tam ortaya geldi. Mehmet Şahin'in muzip havası artık yok. Hande Fırat tek eğlenen kişi. Onun Ombudsmanlık görevini de Murat Çelik üstlenmiş vaziyette.

114 YILLIK TARİH

Orhan Ayhan'la programında ilan edilen konu değişmişti. Prof. Dr. Mehmet Aşık'ın ablasının ani vefatı bunu mecburi kılmıştı. Biz de hocaya başsağlığı, merhumeye rahmet diliyoruz.

Meslek büyüğüm Ayhan, güncel konu Galatasaray'ın şampiyonluğunu işledi. 114 yıllık başarılarla dolu tarihi ele aldı. Bu arada Selma Ayhan'ın fotoğraf arşivinden enteresan resimler gösterildi.

Bir de gönderme yapmak istiyorum; "Bu defa giydiği limon küfü renkli ceket pembe olanını ikinci plana itmişti. Uğraştım ve markayı öğrendim CENTONE."

İki mesaj

İki tane iyi Fenerbahçeli okurum var. Bunların ortak yanı beni kendi takımlarından yana yazmaya zorlamaları. Ömer Karabay eleştirirken yine de centilmen. Mesut Ertekin için bu yorumda bulunmam mümkün değil. Biraz ayıp ettiği kanısındayım.

GÜNÜN SÖZÜ

Hayat nakış işlemeye benzetilebilir. Ömrün ilk yarısında olan herkes önündeki tarafını görür. İkinci yarısında ise tersini. Bu taraf o kadar güzel değildir ama daha öğreticidir. Çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görürsünüz. Arthur Schopenhauer

 

Yazarın Diğer Yazıları