İmralı'daki caniyle, "Pensilvanya'daki zat"ı da konuşturmazsınız hatır

HDP/PKK tutmadıysa "FETÖ" verelim…

Sezai Temelli yutturamadıysa, bir de Ekrem Dumanlı'yla deneyelim…

İş buna döndü;

Siz tezgâhınızı nasıl alırsınız?!

***

15 Temmuz'dan sonra, kimi de masum olan, ne darbeyle, ne paralel yapılanmayla, ne sızıntılarla hiç ilgisi olmayan binlerce insan "FETÖ"yle ilişkilendirilerek çok ağır cezalarla yargılanırken, on binlercesi işlerinden edilir, iş bulamaz hale getirilir, bir kuru ekmeğe muhtaç edilirken, nice aileler dağılır, "kahırdan ölüm"ler vuku bulurken, mevzu bahis "FETÖ"yse onun tartışmasız en azılı mensuplarından, ele başlarından, tezgahçılarından biri, dünyanın bir ucundan, sığındığı "inlerinden(!)", dünyanın dört bir yanındaki samimi dindarlardan topladıklarıyla yaptıkları dünyalıklarını çıtır çıtır yerken, Türkiye'deki seçmene hitap eden bir video çekmiş.

Kendisini/kendilerini, iktidarın Türkiye'de "terörist" diye yaftaladığı muhalif kitlelerle özdeşleştirmiş. Cumhurbaşkanı'nı hedef göstermiş. Muhaliflerin kullanacağı her oyun, Cumhurbaşkanı'na "biz artık seni istemiyoruz" demek anlamına geleceğini iddia etmiş. Cumhurbaşkanı'na, rahatsız edici bir üslupla "düş yakamızdan" demiş, "musibet" demiş, "defolup gitsin" demiş. "Eli kalem tutanlar yazmalı, Konuşabilenler konuşmalı,  Ta ki bu karanlık dönem bir an önce sona ersin…" buyurmuş.

Hay hay…

Ne demek…

Yeter ki sen iste!

Başka bir emrin var mı şehzadem?

"Sultan Hocaefendi Hazretleri(!)" ne arzu ederler acaba?

Takla atabilenler takla da atsın mı!

***

Tane tane ifade etmeye çalıcağım.

***

BİR:

Eyyy Ekrem Efendi! Madem, o kadar cengaverdin niye firar ettin? Elin kalem tutmuyor muydu; Okyanus ötesinden millete akıl vereceğine ülkende kalıp kendin yazsaydın! Dilin yok muydu; ülkende kalıp kendin konuşsaydın!

Cezaevine mi atarlardı?

Vaktiyle, kumpas kurup cezaevlerine attıklarınız kadar da mı yoksun; mahkeme salonlarında konuşurdun! Hücrende yazardın!

Sahiden haklı, sahiden masum, sahiden doğru olanlar, parmakları tutmaz olana kadar el yazısıyla yazdıklarından dev bir Silivri kütüphanesi kurdular; madem mazlum olansın, zulme uğrayansın, madem abdestinden şüphen yok, sen niye öyle öyle yapmadın?

İKİ:

Eyyy yandaş medya! Bu antipatiklerin efendisi "FETÖ firarisi"nin "darbeye çağırır gibi" oy istiyor olması zaten tek başına yeterince provokatif ve manipülatif. Rezil olan ifadelerini, tırnak içinde, söylemediği şekilde nakledip daha da rezilleştirmenize gerek yok. Boşuna yalan haberci durumuna düşmüşsünüz!

ÜÇ:

Eyyy tek sözüyle saniyede bütün sosyal medya mecralarını, bütün iletişim kanallarını durduran, kitle iletişim araçlarına dilediği sansürü uygulayan baş genel yayın yönetmeni!

Bu markalaşmış(!), tescilli "FETÖ firarisi"ne niye yol verdin? Bu videonun yayılmasına, daha da yayılmasına neden göz yumdun? Sahiden de "muhalefete destek" oluyor olsa bu kadar görülmesine, duyulmasına izin verir miydin?

DÖRT:

Eyyy, bu videoyu muhalefete karşı kullanmakta dakika gecikmeyen iktidar sahipleri!

Yemezler!

Bir taraftan, bu yapının gizlenmekte, gerçek niyetlerini, gerçek hedeflerini gizlemekte, olmadıkları gibi görünmekte, inanmadıkları gibi konuşmakta, düşünmedikleri gibi yazmakta ne kadar mahir olduklarını gerekçe gösterip "kandırıldık" diyeceksiniz…

Diğer taraftan, en büyük becerisi olmadığı gibi görünmek olan bir yapılanmanın en profesyonel, yani çektiği videonun sonuçlarını hesap etme kabiliyeti en yüksek olan mensuplarından birinin söylediklerini, hiçbir "kontra" tavır içermediğini, gizli mesaj, niyet, hedef barındırmadığını varsayarak "olduğu gibi" anlamamızı bekleyeceksin.  

BEŞ:

Eyyy bu "algı operasyonu"nu her kim tasarladıysa o!

Yerel seçime gidiyoruz. Cumhurbaşkanı değil, il ve ilçeleri yönetecek Belediye Başkanlarını seçeceğiz. Belediye Meclis üyelerini, muhtarları…

Kime oy verirsek verelim, Cumhurbaşkanı, 4 yıl daha ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı.

"Öyle olmayacakmış" havası yaratarak, bir korku senaryosuyla, seçmeni "oyu partisini çok çok aşan Cumhurbaşkanı üzerinden konsolide" etmeye çalışmak akıllıca; ama biz de aptal değiliz!

Çabayı takdir ettim!!!

Hem yaratıcı, hem çaresiz kalındığında kimlerin kimlerden medet umar hale geldiğini göstermesi bakımından ibretlik!

Ama yetmez!

İmralı'daki caninin ağzından da bir "Batıda Millet İttifakı'na oy verin" çağrısı, Kandil'deki katil sürüsünden de bir Tunç Soyer olur, Muhittin Böcek olur, Ekrem İmamoğlu olur aday güzellemesi, "Pensilvanya'daki zat"tan da bir "Millet İttifakı'na oy vermeyenler cehennem ateşlerinde kavrulsun" bedduası da servis edilmezse hatırımız kalır…

Sahneye çıkardıklarınız bir iki ucuz figüran, maşa, kukla sonuçta; nasıl bir tehdit algısı oluşturabilirler koca "beka"mıza!

 

Yazarın Diğer Yazıları