İşte Çanakkale’de savaşanların çarpıcı anıları

İşte Çanakkale’de savaşanların çarpıcı anıları
Dünyadaki savaşlar arasında Türklerin adını tarihe altın harflerle yazdıran Çanakkale Savaşı sırasında yaşanan ve yıllar sonra ortaya çıkan anılar halen yürekleri burkuyor.

Savaş bitmiş Fransızlar, İngilizler, Türkler, Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, Mauriler, Anzaklar, Yahudiler, Yunanlılar, İngiliz sömürge askerleri, Hindular, burada yasadıklarını anılarıyla birlikte götürmüştü. İşte o anılardan bazı kısa anekdotlar:

 

 

 

“Bir asker için mutluluk denen bir şey varsa, Türklerle omuz omuza savaşmaktır, fakir insanlardı, buğday kırığından yapılmış çorba, en önemli yemekleriydi. Sağlıksız su içerlerdi, çamur barınaklarında yatarlardı, fakat en modern silah ve araçlarla donanmış düşmanlarına karşı aslanlar gibi savaşırlardı. Ölüme onlar kadar gülümseyerek giden bir millet daha görmedim.
Besinci Osmanlı Ordusu Kumandanı
Mareşal Liman VonSanders”

“Başka millet askerinin, artık muharebeyi kaybettik, yenildik diye silahını bırakıp savaştan vazgeçtiği hallerde, Türk askeri için muharebe yeniden baslar.
İngiliz General Maude”

“Çok cesur harbeden, iyi sevk ve idare edilen asil Türk Ordusunun karsısında bulunuyorsunuz. Kılıcı insafsız bir maharetle kullanan Türk eli, mağlup ettiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.
Müttefik Ordular Başkomutanı
İngiliz Generali Hamilton”

“Türk askerleri korku bilmez, dünyada yenilgi adında bir kavram tanımaz. Türkler Asya’nın centilmenleridir.
İngiliz Mareşal Frenç”

“Cönk Bayrı’nda Süngü hücumundan sonra bir bacağı kopmak üzere olan İngiliz yüzbaşısı avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Ancak siperden, kimse çekip yardım edemiyordu. Çünkü en küçük bir kıpırdanışta yüzlerce kursun yağıyordu. Bu sırada akil almaz bir olay oldu. Türk siperlerinden beyaz bir bayrak sallandı, bir Türk askeri, silahsız siperden çıktı, hepimiz donup kaldık. Kimse nefes almıyor, ona bakıyorduk, asker yaralı İngiliz subayını yerden kucakladı, kolunu omzuna attı ve bizim siperlere doğru yürümeye başladı. Yaralıyı usulca yere bırakıp geldiği gibi döndü. Günlerce bu kahraman Türk askerinin cesareti, güzelliği ve insan sevgisi konuşuldu.
Üsteğmen Casey”

“Türk Askerlerinin savaş ve muharebe için haiz olduğu yüksek niteliklerin önceden bilinmemesi İngilizler için felâket olmuştur. Türk askerlerinin ne yaman muharip olduğunu İngilizler kendileriyle dövüştükten sonra anlamışlardır.
İngiliz Generali Oglander”

BİR ANZAK ASKERİNİN CEPHEDEN AİLESİNE YAZDİGİ MEKTUP

10 Ağustos 1915
Gelibolu

“Sevgili Ailem.

Gelibolu cehenneminden hepinize merhaba!
Siz benim buraya cehennem dediğime bakmayın burası güzel bir yer.
Burası Türklerin vatani ve bu savaş bizim savasımız değil. Asıl kahraman olan Türkler.
Bana sigara ikram eden Türklerden biri “Sen no Ingiliz” diye sordu. “Ben İngiliz değilim” dedim. Sonra elini uzattı, ben TÜRK dedi.
Bana uzatılan eli tuttum. Gelibolu’nun en kanlı savaşlarının yapıldığı o tepede, el sıkıştık. Ben bu adamla neden düşman olmuştum ki?
Bu benim savaşım değil. Yasamak için de hiç isteğim kalmadı, hepinizi çok seviyorum”

Çanakkale Savaşları’nda bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı hatırasında söyle diyor:

“Hiç unutmam, savaş sahasında döğüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.”

“Avrupa’da hiçbir asker yoktur ki, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Hâlbuki Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.
Er Joseph Clements”


19 Ekim 1915 tarihli Üsteğmen T.E.Cozens tarafından yazılan mektup ise söyle:

“Gün içinde yiyecekleri karşılıklı olarak siperin çıkıntısına koyuyor ve gönderiyorduk. Bu sabahın ilk saatlerinde Türklerle bizim arkadaşlar arasında sıra dışı bir dostlukla değiş tokuş yapıldı. Bizim çocuklardan bazıları doğruca düşman siperlerine gidip konserve, reçel, sigara takas ettiler. Yapılanlar her şeyiyle çok güzeldi ve buradaki savaşın ne kadar gereksiz olduğunu gösteriyordu.”

Anglikan Vaizi William Dexter, 24 Mayıs 1915 tarihli mektubunda şunları yazdı:

“Farklı noktalardaki siperler arasında ölülerle kaplanmıştı ve defin gününün ardından yapılan tahminlere göre 12 bin Türk ölmüş olabilirdi. Bu korkunç yığın arasında bizim çocuklar vardı. Cesetler kapkara olduğundan bakılamayacak kadar korkunçlardı, dokunulduklarında parçalara ayrılıyordu.”

SAHİPSİZ BİR MEKTUP

“Türklerin ölüleri 15-16 yaşlarında idiler. Ölüydüler ama gülüyorlardı, bu savaşı kaybedeceğimizi o zaman anladık…”