Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

İşte türban ve PKK planı!..

Tayyip Erdoğan’ın ilkokul çocuklarının türban takması ile ilgili olarak sorulan soruya verdiği cevap hakkında 3 şey söylenebilir:
1) Hayrünnisa Gül’ün vesile olduğu gündeme dolgu malzemesi olmamak yani Hayrünnisa Hanım’ın peşine takılmamak.
2) Seçimi düşünerek türban kartını diri tutmak ve orada bir gedik açmamak!
3) Gönlünde ve bilinç altında var olan, herkes türbanlı olmalı fikrini hayata geçirebileceğini düşünerek surda bir gedik açmamak!
Peki bu üç ihtimalin hangisi mi doğru ya da ağırlıklı!
Bize göre üç seçenekte doğrudur ancak ağırlıklı olan ikinci şıktır.
Evet Başbakan 2011 genel seçim kampanyasını 9 yıldır yaptığı hükümet icraatlarına değil yine türban gibi kavramlara
oturtacak.
Öyle ki Tayyip Bey, çocuklara türban sorusunu cevaplarken seçim sonrasında düşünülen yeni Anayasa’ya atıf yapıp daha bugünden beklentiler yaratmıştır.
Sadece bu strateji bile AKP’nin 9 yıllık icraat bilançosunun iflas olduğunu kanıtlamış oluyor!.
Tayyip Bey’in türbana sığınması siyasi hesaplarının yanı sıra aynı zamanda uzunca bir zaman yüreğinin derinliklerinde yanan kor ateşin de dışa vurumu olacaktır.
Erdoğan, kıyafet devrimini askıya aldıran ve bu bağlamda Cumhuriyet’ten rövanş alan biri olarak tarihe geçmek istiyor.
AKP ve Erdoğan’ın seçimde türban ile beraber kullanacağı bir başka kart da PKK ya da Kürtçüler için oluşturduğu beklentilerdir.
Düşünebiliyor musunuz, çeyrek asırdır vuruşan bir örgüt seçim gününü milat yani doğum günü olarak görüyor!
Sorarım size, PKK ve Öcalan’a güvenilir ve inanılır bir taahhüt verilmese bölücü örgüt bir yıla yakın bir zaman niçin eylemsizlik ilan etsin?
O örgüt yani PKK ve ’önderi’Öcalan ki;  “Bizi 8 yıldır oyalıyorlar, sürekli sözler verip hiçbir şey yapmıyorlar. Artık bu vaatlere kanmayız” demesine rağmen birden ne oldu da tam tersi bir tutuma girdi ve eylemsizlik ilan etti?
Belli ki verilen son söz ya da yapılan son taahhüdün büyük garantileri var!
PKK’nın, Öcalan’ı da kapsayacak şekilde genel affın yanı sıra Kürtçe eğitimden özerkliğe kadar aşamalı bir süreç için kesin garantiler aldığı ortadadır.
Diyeceksiniz ki AKP, böyle bir şeyi niye yapsın?
ABD baskısı ve seçimi kazanmak için!
2011’deki genel seçimler Tayyip Erdoğan için hayat memat meselesidir, zira Erdoğan iktidardan düştüğü gün linç edileceği kanaatinde, dolayısı ile zirveden inmemek için oy devşirebileceği her şeyi kullanıp istismar edecek.
Muhalefet daha bugünden Erdoğan’ın bu stratejini teşhir edip seçim sürecinde etkili olmasını engellemelidir.


SÖZ OLA...
Atatürk dedi görevinden alındı!

“Atatürk’ün Diyanet’e gösterdiği önemi hiç kimseden görmedik” . Bu sözü eden kişi, dün görevinden ayrılmak zorunda kalan eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’dur... Vay sen misin bunu diyen dediler ve Bardakoğlu’nu hemen kapıya koydular... Bir Diyanet İşleri Başkanı’nın o sözü etmesi tarihe geçecek özellikte bir ifadedir, zira dinci bezirganların Atatürk’ü nasıl sundukları ve nelerle itham ettikleri ortadadır. İşte kalitesi ve ilmi asla tartışılamayacak olan bir Diyanet Reisi’nin o sözleri adeta dinci güruha indirilen ilahi bir şamar olmuştur.. Biliyorum AKP, Bardakoğlu’nun görevden alınmasını elbette Atatürk’e bağlamayacak ve inkar edecek ama o sözleri etmesinin hemen ardından alınması başka nasıl izah edilebilir?.. AKP, dinci bezirganları  değil, Bardakoğlu gibi gerçek müminleri kılavuz yapmalıdır!.

 

İLGİSİ DEĞİŞTİ...
Tornacıyı bırak,  Exeter’i anlat Fehmi!

Fehmi Koru dün Büyük Britanya Kraliçesinden madalya alan Abdullah Gül’ün tornacı babasına övgüler yağdırıyor ve oğluyla övünmesi gereğine işaret ediyor... İyi de bizim bildiğimiz ve tanıdığımız Fehmi, işin zahiri ile değil batını ile ilgilenir yani perde gerilerini aralardı. Öyle ki Fehmi bu noktada nam salmış ve komplo teorisyeni diye de adı çıkmıştı... Hal bu iken Fehmi; iş, kankası Abdullah Gül’e geldi mi sadece zahir ile ilgilenir oldu. Oysa batında yani madalyanın arka yüzünde insanı ürpertecek şeyler var ki en başta madalyayı veren kurum İngiliz istihbaratının güdümünde ve Türkiye bağlamında Sevr ile Mavi Kitap’ın hazırlanması gibi pek çok pisliği var... Evet kuşların uçmalarını bile komplo teorileri ile açıklayan Fehmi, Bilderberg toplantısına katılalıberi artık o gibi şeyleri hiç yazmıyor. Durun bir dakika, bu Exeter’de Fehmi Efendi de master mi yapmıştı acaba? Yahu Abdullah Gül ile arkadaşlıkları Exeter’li günlerden gelmiyor muydu?... Vay Fehmi vay!


ZİHNİYET...
AKP, koruma kararımı nasıl kaldırdı?

Ankara’ya 1989’da İstanbul’dan geldim ve 21 yıldır aralıksız olarak 6 ayrı medya kuruluşunun Ankara temsilciliğini yapıyorum. 90’lı yılların başından itibaren yazdığım yazılar ve televizyon programlarım sebebi ile  İçişleri Bakanlığı tarafından talep etmememe rağmen yakın korunma kararım verildi. Aralıksız 10 küsur sene polis korumam birebir yanımdaydı. AKP gelir gelmez şahsımla alakalı olan koruma kararı, önce çağrı üzerine korumaya dönüştürüldü, yani tehlike hissettiğim an,  istediğim zaman koruma veriliyordu. Derken kısa bir süre önce  tehditlerin artması ile yeniden yakın korunma talep ettim. Sonuç mu?... Bırakın korumanın tahsis edilmesini, koruma kararımı tümden  kaldırdılar.. Mehmet Metiner ve Önder Aytaç gibi yandaşlara ikişer üçer polis tahsis eden AKP, bizim için, başına bir şey gelse de kurtulsak diyor herhalde!

Yazarın Diğer Yazıları