Kadının derdi ''türban'' mı, yaşamak mı?..

Kadının derdi ''türban'' mı, yaşamak mı?..

Kadına yönelik sömürünün üzerinden bir kez daha sarsıldı Türkiye siyaseti...

Oysa sadece aile içi şiddetin kıskacında değil, bağnazlık ve gericiliğin cenderesinde de çırpınıyor kadınlar...

1980 sonrası radikal dinciler, çocukları ve gençleri kadınların inançlarını sömürerek kuşatmaya başladı...

1980 sonrası Millî Görüş''ün "türbana özgürlük" adı altında kadınları öne çıkardığı eylemlerin bir amacı da siyasetin yollarını düzenlemekti...

Tarikat ve cemaatlerin mürit, militanlaştırma çabaları sırasında da kadınların inançları sömürüldü...

Şeyhler, mollalar, ulemalar ve kendini efendi diye pazarlayanlar bu kuşatmada takiye peşindeydi...

Orta Doğu ve Afrika''da olduğu gibi, Anadolu''da da siyasal İslam''ın güçlenmesinde erkeklerin değil, kadınların örgütlenmesi etkili oldu...

Örneğin; Erbakan''ı iktidara getiren ve küçük bir pikabın üzerinden başlayarak, devletin bütün sistemini ele geçiren politik organizasyon sadece erkek egemen siyaset değildi...

Asıl örgütlenmeyi kapı kapı dolaşan, yalnızca ailelerini değil komşularını da etkileyen kadınlar yaptı ve onlar siyasal İslam''ın bildirilerini dağıtırken, mitinglerde de en önde yer almaya zorlandı...

İşte bu sırada Nakşisinden Nurcusuna, Menzilcisinden Süleymancısına kadar tüm tarikatlar mürit sistemi üzerinden büyürken en çok kadınlardan güç aldı...

Son yıllarda televizyonlarda fetva adı altında İslam''la ilgisi olmayan bağnazlıkları pazarlayanların hedefi de özellikle kadınlar oldu...

Siyasal İslam, Anadolu kadınını kuşatmak için kendi kadın yazarlarını bile piyasaya sürdü...

Ve onlar sözde dini kitaplarla kendilerine bir kitle yaratırken, kadınları da siyaset için örgütlemeye devam etti...

Erdoğan''ı da iktidara kadınlar taşıdı... Ve özgürlük iddiasıyla başlatılan türban zinciri eylemleri öylesine büyüdü ki, üniversiteler ve devlet kurumlarında CHP''nin de desteğiyle getirilen türban serbestisi Refah Partisi ve ondan kopan AKP''yi güçlü birer siyasal organizasyon haline getirirken, perde gerisindeki asıl güç kadınlardı...

Sömürü, kıskaç ve iktidar...

+++++++++++++

Peki; eğitim üzerinden yürütülen gericileştirmeye ne demeli?..

Türkiye''nin sadece doğusunda değil, Orta Anadolu''da ve Karadeniz''in ücra köşelerinde de okuldan uzak tutulan kız çocukları bir yandan yasa dışı Kur''an kurslarında cemaatlere teslim edilirken, diğer yandan da siyasal İslam''ın arka bahçesi olarak kullanılan medreselerde ve cemaat yurtlarında birer siyasi figüre dönüştürülerek, politik bayraktar haline getirildi...

Özellikle Güneydoğu''da halen yüz binlerce kız çocuğu okula gönderilmiyor...

Kızlar ya genç yaşlarda evlendirilerek törenin girdabına atılıyor, ya tarlalarda çalıştırılıyor, ya da tarikat ve cemaatlerin pençesine sürükleniyor...

Siyasal İslamcılar işte bu yüzden Anadolu''da çaresiz bırakılmış yoksul kızları okutmak için çaba harcayan ve burs vermek için çırpınan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği''nin Genel Başkanı Türkan Saylan''ı sürekli hedef almıştı...

Velhasıl, dincisinden aşiretçisine kadar, oy sistemi politikaya pazarlanırken, sömürü ve rant çarkında kadınlar ezilmeye devam etti...

CHP''nın asıl yanlışı...

++++++++++++++++

Evet; Eğitimsiz, çaresiz, işsiz bırakılırken, bir yandan da siyasal İslam''ın arka bahçelerinde mürit, militanlar haline getirilen kadınlar, diğer yandan bağnazlığın-feodalitenin ve eskimiş törelerin paslı çarkında ezildiler...

Kadını siyaset uğruna sömürenlerin hiçbiri 1990''dan itibaren Doğu kentlerinde işlenen töre cinayetlerine karşı durmadı...

Bağnazlık, kitleleri öylesine kuşatma altına almıştı ki, Urfa''da, Diyarbakır''da, Mardin''deki meydanlarda kadınlar katledilirken, erkekler korumacı bir refleks göstermemiş, onlar da törenin baskısı altındaki vahşi cinayetleri seyretmekle yetinmişlerdi...

İşte adına "töre cinayeti" denilen vahşetler 2010 yılından sonra metropollerde de yaşanmaya başlandı ki, bu ülkede her ay neredeyse 20 kadın vahşi cinayetlere kurban gidiyor...

Baksanıza; İçişleri Bakanlığı''nın verilerine göre, 2021''in ilk 7 ayında 166, 2022''nin ilk 7 ayında ise 158 kadın katledilmiş...

Kadına şiddeti izleyen sivil toplum platformlarına göre, son iki yılda 250''den fazla kadının ölümü ise raporlara "şüpheli" diye yansımış...

Evet; "tüm bu karanlık tabloyu niye sıraladın" diye sormayınız?..

Asıl soruyu biz soralım; Sosyo politik ve ekonomik rant çarkının ortasında birer sömürü figürü haline getirilen kadınların asıl sorunu "türban" mı, yoksa uygar biçimde yaşamak mı?..

Türban devletin bütün kurumlarında yaygınlaşmışken ve bir sorun olmaktan çıkmışken, CHP siyasal İslamcılıkla yarışacağına, Anadolu''dan metropollere kadar kadınlara ulaşıp sorunlarına çare arasaydı ve onları kazanabilseydi bugün zaten iktidardaydı...

Diyeceksiniz ki; "kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren Atatürk''ün CHP''sine mi söylüyorsun bunları, yoksa çarşafa rozet taktıktan sonra türban konusunda AKP''ye koz veren bugünkü CHP''ye mi?.."

Yazarın Diğer Yazıları