KHK'nın hâl-i pür melâli

Bugün KHK konusuna kısaca, yani fazla uzatmadan ve paragraflar halinde değineceğim...

     Herkes, iktidarın hâl-i pür mealini görmüş olacak...

     Öncelikle -Evvel emirde- şunu vurgulamak istiyorum; başımızdaki iktidar, demokrasiden yana bir siyasal topluluk değil. Demokratik işler yapmıyor, sığındığı antidemokratik olguları da demokrasinin gereği gibi göstermeye çalışıyor...

     * Feyzioğlu'nun unutkanlığı

           Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Meclis'in toplantıya çağrılmasını ve son KHK'larda yer alan literatürdeki çarpıklıkların düzeltmesini istedi ama iktidarın, Meclis'i yani millî iradeyi baypas ettiğini unuttu. Millî iradenin yerine ikame edilen tek kişilik iradenin vesayeti altında çıkarılan KHK'lara müdahale edilmesine izin verilmeyeceğini de hiç tahmin etmedi. Öyledir, demokrasi ve hukuk âşıkları ülkeyi yönetenlerin demokratik taleplere karşı çıkacağına ihtimal vermez. 

      * Canlarını yakan soru

     Tankların önüne yattı diye yargılanan yurttaş yokken 121. maddenin neden KHK kapsamına alındığı sorusu iktidara battı, canını yaktı. Göz ardı edilemeyecek bir başka hususa geliyorum; darbecilere direnenler, emir komuta zincirinin en son halkasını oluşturan tankçı askerleri linç etmeye kalktığında, "Askeri darp ettin" diye yakalarına yapışıldı mı... Bu KHK'larda günahsız askerleri koruma maddesi de yer alsaydı fena mı olurdu... Bir grup insanı cezadan muaf tutmak yeni bir sivil çeteleşmeye yol açmaz mı... Tutan tuttuğunu yerden yere vurursa ülke ne hale gelir, hiç düşünüldü mü...

          * HÖH de neyin nesi

          Amaç, 15 Temmuz'da direnenleri korumak olduğu kadar halkı olası bir darbe girişimini engellemek üzere sokağa davet etmek anlamına da geliyor. KHK ile halka demek istiyorlar ki ileride sokağa çıkarsan cezadan muaf olacaksın. Mesaj o kadar hızlı alındı ki kısa adı HÖH olan Halk Özel Harekâtı adında dernek bile kuruldu. Derneğe kaşla göz arasında izin verildi, mensupları da Rambo gibi silahlandı. Demokrasilerde asker olur, polis olur ama HÖH gibi milis güçler olmaz. Bu tür yapılanmalar faşist ülkelerde görülür...

           * Abdullah Gül üzmüş

     AKP sözcüsü Bülent Turan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 121. maddeye muğlak demesine üzüldüklerini söyledi. İşe bakın; beyler üzülmesin diye söylenmesi gerekenleri söylemeyeceksiniz ve efendi hazretlerini asla eleştirmeyeceksiniz. Nerede kaldı meşveret; o olmadan doğruyu ve güzeli bulmak mümkün mü; meşverette bulunulmazsa KHK'lar da böyle antidemokratik olur, prematüre doğar...

     * Sevda bu mu...

     KHK'larda yer alan antidemokratik hükümlerin kaldırılmasını isteyenler safında yer alan AKP'li yok. Hepsi, Genel Başkan Erdoğan'ın ağzına bakıyor, o ne derse papağanlar da tekrarlıyor. Demokrasi sevdası bu mu... Oysa  AKP'liler KHK'ları hazırlayanları "Gelin antidemokratik hükümleri kaldıralım" diyerek uyararak muhalefete koz bırakmazdı. Nerede bunu yapacak feraset sahibi AKP'li... Gün gelir ortaya inşallah birileri çıkar!

Korkusuz rektörler

      Yandaş belediye başkanları usulsüz iş yapar, zimmeti hak sayar da rektörler durur mu...

      Sözcü gazetesi isimlerini sıralayınca öğrendik; tam 8 devlet üniversitesinin rektörü zimmetçi sınıfına dahil olmuş...

      Marifetlerine bakın...

      Kimi eşini, kimi kızını ve oğlunu, kimi kardeşini ve yeğenini başında oldukları üniversitelerin kadrolarında nitelikleri var mı yok mu diye düşünmeden istihdam etmiş... 

      Dört rektör eşini, ya yardımcısı yapmış, ya dekan...

      Aralarında o kadar ileri giden olmuş ki rektörün biri, sekreter olarak göreve getirdiği karısını derhal terfi de ettirmiş...

      Hele biri var ki daha farklı marifet erbabı, oğlunu emrindeki fakülteye kaydettirmiş. Binlerce genç sınava rağmen, kontenjanlara giremezken rektörün oğlu, sanki sadrazamın torunuymuş gibi o fakülteye yerleştirilmiş...

     İşin acı tarafı, bu rektörlerin tamamını o görevlere atayanın da Erdoğan olması...

     Yapılan seçim sonuçlarını listeleyip Tayyip Bey'in bilgisine arz eden ise YÖK...

     Yanlış varsa ikisine ait!

     Demek ki bu iki merci de rektör beylerin zimmetçi olabileceklerini düşünmemiş...

     * * *

     Tek çare var...

     O da rektör atama sisteminin değiştirilmesi.... Akademisyenlerin seçerek sıraladığı listelerin başında yer alan profesörler doğrudan rektör olmalı, herhangi bir mercinin tercihine bırakılmamalı...

     Atamalar, listeye göre yapılmadığında ve kişisel tercihe bırakıldığında ortaya işte böyle zimmetçi bir güruh çıkıyor!

     Bilim yuvalarını sömürü alanları olmaktan kurtarmalıyız!

 

Zam, zam, zam, zum, zum, zum...

------------------------------ ------------------------------ ----------------------

    Yeni yıla zamlı gireceğiz, her türlü harç yüzde 14 zam görecek, köprü ve otoyollar zamlanacak...

    Vergiler artacak, elektrik ve doğal gaz "Artış söz konusu değil" diyen Enerji Bakanı'na rağmen zamlanacak...

    Kent içi ulaşım da pahalanıyor...

    Çarşı pazar yeni yılı beklemeden fiyatları artırdı. Esnaf iflasın eşiğinde, alışveriş azaldı, giderek de duracak...

    Oynatmaya az kaldı...

    * * *

    Büyüme hızı mı...

    Maşallah o tosun gibi, yüzde 11.1; peki neden halka yansımıyor, işte size yeni bir cevapsız soru...

    Zamlı yılda Allah yardımcımız olsun!

Yazarın Diğer Yazıları