Kılıçdaroğlu'na yaşamsal çağrılar!..

Geçmişte ana muhalefete düşmanlık edenlerin de program yaptığı CHP'ye yakın bazı televizyon kanallarına bakılırsa, CHP çoktan iktidara gelmiş de kimsenin haberi yok!!!

Oysa Türkiye'nin gerçekleri "körler sağırlar birbirini ağırlar" programlarında, salon toplantılarında ve özellikle de parti içi iktidar mücadelesi verenlerin penceresinden göründüğü kadar toz pembe değil...

Baksanıza, 18 yıllık yıpranmışlığına rağmen, yapılan tüm anketlerde AKP halen "yüzde 38" bandında durabiliyor...

O halde, ana muhalefetin halen yüzde 25 bandını aşamadığı ortadayken, herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi ve gerçekleri acı da olsa sorgulaması gerekiyor...

CHP gerçekten güçleniyor mu, iktidara yürüyor mu ve en önemlisi de iktidar için kadroları hazır mı?..

Bu soruların yanıtı için biz ne yazarsak yazalım tartışmalı hale gelecek...

O halde sözü, Atatürk konusunda CHP'nin en çok tartışılan isimlerinden biri olan Canan Kaftancıoğlu'nun gündeme getirdiği bir açmaza bırakalım...

Eski milletvekili Emin Şirin, geçen yıl-Ekim ayının ilk haftasında düzenlenen Taksim Toplantısı'nda, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na, "Neden erken seçim istemiyorsunuz?" diye sormuştu... Kaftancıoğlu'nun tepki de çeken yanıtı medyaya şöyle yansımıştı;

"Biz erken seçim istemiyoruz... Çünkü biz seçim gününe ve seçimden sonra Türkiye'yi idare etmeye tam olarak hazır değiliz."

CHP'deki asıl çıkmazlar...

Kaftancıoğlu'nun, AKP ile mücadele etmesi gereken ana muhalefetle ilgili, umutlarda sıkıntı yaratan yukarıdaki yanıtı aslında vahim bir gerçeği de deşifreyi ediyordu...

Sormazlar mı insana; son 40 yıldır iktidar olamayan bir partinin, devletin bürokrasisi içerisinde bir tek sempatizanı kalmış mıdır acaba?..

AKP'nin 18 yıllık iktidarında, CHP'ye oy veren kaç kişi bürokraside yükselebilmiştir?..

Merak ediyordur herkes; CHP iktidara geldiğinde 81 ildeki valilik koltuklarının kaçını doldurabilecek, kaç Milli Eğitim müdürüne güvenecek ve on binlerce bürokrat kadrosuna kimleri atayacak acaba?..

Kaftancıoğlu'nun dikkat çektiği bu derin paradoks CHP'nin tek sorunu da değil aslında...

Çünkü asıl mesele kadro da değil, iktidara gidecek ve o kadrolara yol açacak oy potansiyeli neden yükselmiyor acaba?..

Son 18 yılda dünyanın neredeyse bütün coğrafyalarında siyasi dengeler değişti, sol partiler birçok ülkede devlet yönetiminde etkin oldu ama Türkiye AKP'ye muhtaç olmaktan bir türlü kurtarılamıyor...

Üstelik Türkiye'de tam tersine işleyen iktidar-muhalefet dengesinin ana muhalefet partisinin gidişatını nasıl olumsuz etkilediğini bizzat CHP'nin lideri de kendi ağzından itiraf etmişti...

Geçen yıl-Kasım ayının ilk haftasında, CHP Ekonomi Masası'nın değerlendirme toplantısında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, oylarının artmadığından yakınırken, "Oyumuz beklediğimiz ölçüde artmıyorsa sorumlusu kim; sorumlusu biziz... Vatandaş değil" demişti...

Peki; vatandaş CHP'den ve tabii ki Millet İttifakı'ndan iktidar beklerken, bu arada CHP'nin en büyük kentteki il başkanıyla ana muhalefet liderinin dikkat çektiği "oy- kadro- iktidar" hedefiyle ilgili çıkmazlar giderilemezken, CHP'deki taban erozyonuna neden göz yumuluyor ki?..

Ambargo, ayrımcılık, erozyon...

Yukarıdaki soruya yanıt verecek o kadar çok erozyon gerekçesi var ki, AKP'den şikayet edenlerin de bunlar üzerinde çok düşünmesi gerekiyor...

CNN Türk'e ambargo uygularken, partiye yakın televizyon kanallarında bizzat CHP'lilere ambargo uygulayan ve geçmişte CHP'ye saldıranlara, hatta AKP'lilere bile program yaptıran bir zihniyetin hegemonyası ana muhalefetteki erozyonun tek gerekçesi değil...

Kılıçdaroğlu'nun partiye katkı sunmak isteyenleri engelleyenlerin bu düşmanca ayrımcılığına acilen müdahale etmesi bekleniyor!..

Evet; CHP'deki erozyonu tetikleyen daha büyük sorunlar da var...

Öztürk Yılmaz ve Mustafa Sarıgül'den sonra, yılların CHP'lisi Muharrem İnce'nin de parti kuracağını açıklaması, CHP'den kopuşların artacağının işareti...

AKP'nin son aylarda başlattığı "hedef bir milyon üye kampanyası"nın "1 milyon 400 bine ulaştığı" Erdoğan tarafından açıklanırken, CHP'den kitlelerin kopmasını tuhaf bir pervasızlıkla  umursamamak ne kadar da kahredici değil mi?..

Çelebi'nin "birlik" çağrısı...

İşte önceki gün İzmit'te gazetecilerle konuşurken, Muharrem İnce'nin parti kuracağına ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu şöyle demiş;

"Parti kurmak serbesttir... İsteyen parti kurabilir..."

Şimdi söyler misiniz; iktidara hazır olmadığı ve oylarının da artmadığı en tepedeki yetkililerce açıklanan bir partiden insanların uzaklaşmasını önemsememek, CHP'nin kendi ayağına kurşun sıkması değil mi?..

CHP bu ötekileştirme çabasıyla iktidara gelebilir mi, AKP'yi iktidardan indirebilir mi?..

Uyarılarımızı CHP içindeki sıkıntılarla ilgili genel başkana mektup yazdığı için eleştirilen İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin önceki akşam bir televizyon kanalındaki şu sözleriyle noktalayalım da, gerisini parti tabanı tartışsın;

"Partide birlik sağlansın istiyoruz... Partiden ötekileştirilen bütün insanlar toplansın iktidara öyle yürüyelim diyoruz... CHP güçlü olduğu zaman cumhuriyetin değerleri de güçlüdür."

Yazarın Diğer Yazıları