Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Kılıçdaroğlu’nun türbandaki doğru ve yanlışları!

1) Kemal Kılıçdaroğlu, türban ya da başörtüsüne takındığı tutumla CHP lideri olma sıfatı ile bir tabuyu yıkmıştır ve bize göre doğru olanı yapmıştır.
2) Türban ve laiklik benzeri konular AKP gibi siyasi yapıların sürekli istismar edip oya tahvil ettiği kavramlardı, dolayısı ile Kılıçdaroğlu’nun türban atağı, AKP’nin o istismar kartını elinden almak istemesi şeklinde yorumlanabilir!
3) Kılıçdaroğlu’nun yaptığı türban atağı, kendisine Alevi diye hücum edip bel altı vuruşlar yapan malum bezirganları da susturacak önemli bir ataktır. Kemal Bey, bu adımı ile inançlarla asla ve kat’a bir sorununun
olmayacağını eylemli tavırla ortaya koymuş oldu.
4) Kemal Kılıçdaroğlu’nun türbanla üniversiteye girilmesine takındığı tutumla YÖK
cesaret bulmuş ve bugünkü uygulamasına start vermiştir.
5) Kılıçdaroğlu, yaptığı türban atağı ile CHP’yi oturtmak istediği çizgi ve imajı da gözler önüne seriyor.
6) Kılıçdaroğlu’na göre, CHP rejimin ve sembollerinin bekçisi olmak yerine Avrupa’daki sosyal demokrat partilere
benzemeli.
7) Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki CHP, jakobenizmi ve seçkinciliği reddeden ama küresel realiteleri de özümseyen klasik sosyal demokrat bir çizgide olmalıdır!.
8) Kılıçdaroğlu’nun türbanla ilgili genel yaklaşımı doğru ancak izlediği metot fevkalade yanlış olmuştur.
9) Evet Kemal Bey, türban konusundaki atağını iyi yönetememiştir.
10) CHP, yanlış izlenen bir türban açılımı ya da atağıyla halkın gözünde çok puan kazanabileceği ve büyük sükse yapacağı olayı tabir yerinde ise heder etmiştir.
11) Dahası, aceleci davranılarak CHP örgütü ve Meclis Grubu’nda da homurdanmalara sebep olunmuştur.
12) Var olan görüntü türbanın CHP’de çatlaklar olmasa da huzursuzluğu
kamçılayacağıdır.
13) Türban ya da başörtüsünün referandum sürecinde alel acele yani propaganda zeminleri inşa edilmeden ve amiyane tabirle oyun kurulmadan Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilmesi, AKP’ye yaramış ve ona manevra imkanı vermiştir.
14) Kılıçdaroğlu’nun meydanlarda alelacele üniversitede türbanı serbest bırakacağız söylemine Başbakan Erdoğan karşı hamle yapıp, 13 Eylül günü hemen yapalım demiş ve bu şekilde CHP bu işten hiç
yararlanamamıştır.
15) Bu arada gerek Sencer Ayata gibi CHP kurmayları, gerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizatihi kendisinin türbanın bağlanma biçimine dair ileri sürdüğü tezler ya da o bağlamda ettiği laflar, attıkları müthiş adımı gölgelemiş ve tabir yerinde ise okyanusu geçerken bir bardak suda boğulma durumuna düşmüşlerdir; çünkü Tayyip Erdoğan bunu görüldüğü gibi hemen çarpıtıp istismar etme yoluna gitmiştir.
16) Kılıçdaroğlu eğer türban konusunu diğer ataklarla beraber bir paket halinde eğer şovlarla servis etseydi büyük fayda sağlar ve belli bir imaj tuttururdu, bunu yapamadı!
17) Bu olayda da görüldüğü gibi Kılıçdaroğlu’nun değil birikimli danışman heyeti ve think-thankçı grubu, sıradan bir çalışma grubu bile yoktur ki onun en büyük
eksiği budur.
18) Lider, her şeye kendi koşan değil, her şeye başkalarını koşturabilen insana denir. Klıçdaroğlu lider olmak istiyorsa önce iyi bir ekip kurmayı başarmalı ve kendisini de süpermen olarak görmemelidir!
20) Sonuç: Kılıçdaroğlu’nun türban atağı merhum Ecevit’in takındığı ve kabul gördüğü inançlara saygılı laiklik anlayışının bir diğer boyutudur ve iyi servis edilemese de takdiri hak etmektedir.


 

Hüma Babuna ve Aylin Atmaca’nın açıklaması
Sayın Sabahattin ÖNKİBAR,
6 Ekim 2010 tarihli yazınızda bizim hakkımızda size olan ziyaretimize yönelik bir yazı kaleme almışsınız.
Öncelikle size iletilen asılsız bir haberi direkt olarak doğru kabul etmeyip bize cevap hakkı tanıdığınız için size teşekkürlerimizi sunarız.
Şahsınıza hakkımızda aktarılmış olan bu iddialar tamamen hayal mahsulüdür ve hiçbir gerçek yönü yoktur.
Bizim ve mensubu bulunduğumuz BAV camiası hakkında senelerdir oluşturulmuş bir çok iftiraya dayalı davalar mevcuttur. Hayali kişilerle ve hayali suçlamalarla, gizli şahitler kullanılarak hakkımızda çok kapsamlı davalar açılıyor ve bundan dolayı yoğun olarak bir mağduriyet yaşıyoruz. Biz de bu zor durumdan kurtulabilmek, bunlara çözüm bulabilmek, cevap verebilmek amacı ile bilgi sahibi olduğunu düşündüğümüz kişilerin yardımcı olmalarını talep ediyoruz. Bir çok hukukçuya danışıp görüşüyoruz, fikir alıyoruz. Konu bundan ibarettir.
Bu iddiada olduğu gibi CIA ile bağlantımız olsa zaten hakkımızda böyle davalar açılmaz. Böyle konularla da uğraşmayız.
Bildiğiniz gibi 1992 yılında Sayın Adnan Oktar’a emniyette yiyecek ve içeceğine kokain katarak (**), kanında kokain çıkmasını sağlayan bu karanlık zihniyet ve güçler bugün de yine Sayın Adnan Oktar ve camiamız hakkında akla hayale gelmeyecek iftiralara dayalı senaryolarını sürdürmektedirler. Sizin de aynı şekilde bu iftiralara itibar etmeyeceğinizi umuyoruz.
Bize yöneltilen iftiraların diğer kısmında ise Emniyet İstihbaratla çok yakın ilişkiler içinde olduğumuz iddiası yer almaktadır.
1999 yılında da İstanbul emniyetini ellerinde tutuyorlar şeklinde iddialarda bulunuluyordu. Ancak aynı sene 93 tane arkadaşımız gözaltına alınarak Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde feci şekilde işkence gördü ve bir çoğu aylarca hapis yattı. Nasıl emniyetin elemanı oluyoruz ki, hem işkence görüp hem de aylarca hapis yatıyoruz. Tüm bu iddialar, çok kötü birer vesveseden ibarettir.
En son 2006-2007 yıllarında bir kısım Emniyet amirleri tarafından bir kısım arkadaşlarımızın çete oluşturduğuna dair 60-70 sayfalık bir fezleke hazırlandı. Herhangi bir sorgulama, yargılama yapılmadan, özel olarak oluşturulduğu belli olan birkaç tane gizli tanık ifadesine dayanarak ortada hiçbir delil olmadan, arkadaşlarımıza bu fezleke ile suçlamalarda bulunulmuş ve 60-70 kadar arkadaşımız töhmet altında bırakılmıştır. Biz nasıl emniyetin adamıyız ki aynı emniyet bizi çete ilan ediyor.
Bunların yanı sıra Sayın Adnan Oktar’ın size gösterdiği saygı ve sevgiye bazı kişiler haset etmiş olabilir. Sayın Adnan Oktar, her gün radyolardan, uydu kanallarından ve yerel kanallardan aynı anda yayınlanan ve milyonlarca izleyicisi olan canlı yayın sohbetlerinden birinde sizi öven, saygısını, güvenini ve sevgisini ifade eden sözler kullandı. Bu programdan sonra ise Sayın Adnan Oktar’a, sizin aleyhinizde çok çirkin ifadeler içeren yazılar geldi. Ancak Sayın Oktar bunların hiçbirinden etkilenmedi ve bu iftiralara itibar etmedi, etmez de. Kendisi Hak ne yöndeyse ona göre hareket eder.
Bilgilerinize sunarız.
Ayşegül Hüma Babuna, Aylin Atmaca
(**)Türk Adli Tıp Kurumu ve Scotland Yard dahil 22 yabancı Adli Tıp Kurumu’nun raporu neticesinde kokainin Sayın Adnan Oktar’a emniyetteyken verildiği resmi olarak tespit edilmiş ve Sayın Adnan Oktar bu iftiradan beraat ederek aklanmıştır.


Kundakçı Paşa’nın açıklaması!
PKK ile mücadelenin kahramanlarından Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı dün yazımı okur okumaz telefon etti ve şunları söyledi:  “Doğrudur Aylin Atmaca benim eşim tarafından akrabam ama kendisiyle 20 yıldır görüşmüyoruz. Daha önce de Meclis’de benim ismimi vererek randevular istedi, bana sorana hayır randevu vermeyin dedim. Kendileri ile uzak-yakın ilgimiz yoktur.”

Yazarın Diğer Yazıları