Kiminin dediği kiminin demediği

Kiminin dediği kiminin demediği

Başlık biraz "kiminin parası, kiminin duası" der gibi oldu ama ilgisi yok.

Konu -yine- canım ülkemde yaşanan kafaların tuhaflığı.

Günlerdir, Türk siyasetini, Türk medyasını "İngiliz Savunma Bakanı''nın sadece söylediklerine bakıp, söylemediklerine zinhar kafa yormamaya, söylemedikleri üzerinden yorum ve analiz yapmamaya" çağıranlar, hatta bunu türlü itham eşliğinde dayatanlar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı''nın söylediklerine değil söylemediklerine bakmak gerektiğini savunuyorlar!

***

Geçtiğimiz gece Habertürk ekranında Fatih Altaylı''ya konuk olan Mansur Yavaş''ın, "Benim Kemal Kılıçdaroğlu''nun iradesi dışında bir şey yapmam mümkün olamaz. Onun vesilesi ile adımızı duyurduk. Bir iz bırakıyoruz. Genel başkanların elini rahatlatmamız lazım" demiş olması, Cumhurbaşkanı adayı olmayacağı anlamına gelmezmiş. Sonuçta, Yavaş "Cumhurbaşkanı adayı değilim" demiş.

İngiliz Savunma Bakanı da "Türkiye''de kamp kurmayacağız" demedi; dedi mi?

Onun "Afganistan dışındaki bölgede geçici işlem kampları kuracağız" ifadesini neden "Türkiye''de kamp kurmayacaklar" diye anlamamız gerekiyor bu durumda?

"Siyaset bazen siyasetçilerin ne dediği değil ne demediği üzerinden okunuyor" madem, İngiliz Bakanın "ne demediğine" objektif tutmak neden yalancılık, provokatörlük, ihanet filan gibi büyük büyük suçlamalarla muhatap olunmasına yol açıyor?

Yavaş aday olur olmaz, buna niyeti vardır yoktur bu ayrı tartışma konusu da, siyaseti okuma tekniği açısından apaçık bir çifte standart yok mu İngiliz Bakanın söyledikleri ve söylemedikleri ile Mansur Yavaş''ın söyledikleri ve söylemediklerine bakışta.

 

SORU-YORUM

Medyamızın en kıymetlileri, en güzideleri, en vicdanlı ablalarının, böyle bir teklifi "hakaret" sayacaklarını pekala bildikleri Türk subaylarını öne atarak gündeme getirdikleri "80 yaş ve üzerine af" müessesi, 5 yıl sonra 80 yaşında olacak olan PKK başı cani Öcalan''ı ev hapsine çıkarmayı ve yahut iktidarı paylaşmak konusunda anlaşmazlık yaşamaya başlayınca "terörist" hatta "terör örgütü başı" olduğuna hükmettikleri ve tam da şu sıralar 80 yaşını devirmekle meşgul olan Gülen''i de Pensilvanya''da kaldığının muadili bir çiftlikte ağırlamayı kapsıyor mu?

Bunun için mi itinayla yapıyorlar o "hangi suçu işlemiş olurlarsa olsunlar" vurgusunu?

 

ÇEVİR KAZI YANMASINGİLLER

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar''ın, Afganistan''da görev yapan Türk askerlerinin en kısa zamanda tahliye edileceklerini açıklamasını takiben, Kabil''deki askerlerimizin yurda dönüşü de başladı.

Gözler şimdi günlerdir Türk askerini Afganistan''da tutmanın ne kadar doğru, ne kadar stratejik derinlikli, ne kadar vizyonlu, ne kadar isabetli bir karar olduğunu ve bunun gerekliliğini savunanlarda.

Bakalım bu defa nasıl çevirecekler yakmadan kazları!

"Afganistan''da NATO görevlisi olarak bulunduğumuza göre, NATO görevi bitince ülkeyi terk etmemizden daha doğal ne olabilir, işgalci miyiz canım biz" diyebilirler mesela!

 

MİT REKLAMINA GEREK VAR MI?

Üzerinden bir hayli zaman geçti, Dr. Sinan Oğan katıldığı bir televizyon programında uyarmıştı:

- TSK''nın yaptığı operasyonu adıyla ilan etmenizde sorun olmayabilir, Emniyet teşkilatımızın yaptığı operasyonu adıyla ilan etmenizde sorun olmayabilir ama ne olur MİT operasyonlarında yapmayın bunu! Askerimizin kışlası, polisimizin yüksek güvenlikli karakolları var ama MİT mensupları operasyon bölgelerinde "sivil" halde bulunuyorlar. "Sivil" bir hayat yaşıyorlar. Polis ve askere nazaran daha savunmasız durumdalar. Ve bu haberlerle açık hedefe dönüşüyorlar.

Son TSK-MİT operasyonu haberlerinden sonra hatırlatmak istedim. Sonuçta, MİT de son dönemde az şehit vermedi. Kendini duyurmaya belki de en az ihtiyacı olan teşkilat hakkında bu kadar reklama gerek var mı?

Veya ne gerek var?

 

HELAL LOKMA…

Diyanet İşleri Başkanlığı, internet sitesi üzerinden yöneltilen bir soru üzerine, Kuran''ı Kerim''de ''helal'' olduğu bildirilen deniz hayvanlarıyla kast edilenin balıklar olduğunu, balık sınıfına girmeyecek midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz hayvanlarının helal olmadığını bildirmiş.

Balık dedilerse her balık da helal değildir herhalde.

Mazallah zehirli olanların fani dünyada yol açabileceği hayati tehlike bir yana, "haram parayla alınan helal balık" da ahirette dolanıverir kişinin ayağına!

İslam dünyası, İslam ahlakı adeta bir sırat köprüsünden geçerken, kaygı düzeyinin hâlâ "Sakız orucu bozar mı" düzeyinde olduğunu görünce gerek görmediler herhalde ama keşke kul hakkıyla, rüşvetle, iltimastan, nepotizmden, yolsuzluktan, hırsızlıktan, usulsüzlükten kaynaklanan gelirle boğazdan geçirilen hiçbir lokmanın "helal" olamayacağına dair de bir paragraf ekleselerdi bu çok mühim dini bilgilendirmelerinin bir yerine!

Yazarın Diğer Yazıları