Korona sonrası Türkiye / Necati Gültepe

Korona sonrası Türkiye / Necati Gültepe
Burada anlatılan;

Korona virüsü sonrası, dönüştürülen Dünyanın

Ve bu yeni dünya içinde

Türk Milletinin gelecek hikâyesidir.

 

Olağanüstü günlerden geçiyoruz.

Tabii hayatımızın ya da günlük yaşamın ancak

Dörtte birini kullanabiliyoruz.

Birey olarak dış dünya ile ilgili irtibatlarımızı

Yani sosyal hayatımızı neredeyse sıfırladık.

Evlerde sadece (İdame-i hayat) canlı kalmaya çalışıyoruz.

Bu durum geçici olarak belki sürdürülebilir ama sosyal kısıntı uzarsa!

Bunu şimdilik düşünmek istemiyorum…

 

Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları olarak

Bireysel hayatımız böyleyken

Dış dünyada büyük değişikliklerin hesapları yapılıyor.

Bazı projelerin neredeyse elli sene evvelinden fiiliyata geçirildiğini duyuyoruz.

 

Dış dünya da olup bitenleri daha iyi anlamak için iki kategoride inceliyoruz.

Birincisi, tarihi süreç ki; Başlangıçta meşhur tarihi 'ipek yolu' ile başlayıp

Son senelerde devasa bir küresel program olarak sunulan

'Bir Kuşak Bir Yol' Projesi olarak devam eden faaliyet.

 

İkincisi ise Bu projenin yapılandırdığı gelecek dünyamız.

Yani dijital dünya ve bu dünyada Türkiye'nin nasıl bir yer alacağı meselesidir.

 

Tarihi 'İpek Yolu' ve Onun Karşıtı;

Bir Kuşak Bir Yol Projesi…

 

İpek yolu:

İpek yolu Çin'den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığı ile

Avrupa'ya kadar uzanan dünyaca ünlü tarihi ticaret yoludur.

Bu yol sadece tüccarların değil aynı zamanda, doğudan batıya

Ve batıdan doğuya; Bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin

Ve kültürlerin de yolu olmuştur

 

Herodot'un tarifine göre İpek Yolu;

Tanrı Dağları'nın kuzeyinden geçmekte idi.

Büyük bölümü, Türklerin yaşadığı coğrafyada uzanmaktaydı.

İpek Yolu'nun, Milattan önceki en aktif zamanı S a k a l a r ı n

Ve H u n l a r ı n hâkimiyet döneminde idi.

 

Dünya ticaretinin şah damarı sayılan,

Çin ile Bizans'ı birleştiren büyük ticaret yolu,

En aktif döneminde Türklerin elindeydi.

 

Tarihin en eski ve en uzun karayolu özelliğinde olan

Milattan önce 2.Yüzyıldan 1800 yıllarına kadar

2000 yıl önemini koruyan İpek Yolu,

Doğu Batı, Kuzey Güney etkileşiminin sağlanmasında etkin rol oynamıştır.

İpek Yolu farklı medeniyetlerin, Farklı kültürlerin,

Farklı siyasi olayların, farklı dil ve dinlere sahip milletlerin,

Aynı anda üç farklı ırktan insanların Yaşadığı coğrafyaları birbirine bağlamıştır.

 

İpek Kuşak

Türk mitolojisi onun açılımı olan Türk Tarihi

Ve Türk şuuraltında 2000 yıllık derin hatırası ile

İpek Yolu,  İpek Kuşak olarak var olmuştur.

Bu olguyu en güzel tespit ve tarif eden;

Türk dünyasının büyük Bilgelerinden Rahmetli Turan Yazgan Hocadır:

 

"Türk Dünyasını, Türk Devletlerinin varlığını birliğini

Ve devamını sağlamamız için üstünü bir ipek şalla örtecek

Bir ipek kuşak meydana getirebilmemiz şartıdır.

Bu kuşak siyasî ve iktisadi bir kuşaktır.

Kuşağın doğu ucunda Japonya, batı ucunda Türkiye vardır."

 

Turan Hocam haklı olarak:

"Balkanlardan itibaren Doğu Türkistan'ın doğu hududuna

Ve  S a k a e l i' n e kadar bütün olan Türk coğrafyasını bir tek şal örtülmelidir.

Bu şalın üstünden geçecek; J a p o n y a' dan, başlayıp

Batı ucunda Türkiye' ye uzanan

bir İpek Kuşak tesis edilmelidir." Tespitini yapmıştır.

 

Bu çok yerinde bir tespit ve aynı zamanda tekliftir.

Çünkü hocanın sözünü ettiği bu örtünün

Güvenceye alacağı, ülke ve topluluklar içerisinde en az 20 ye yakın

Türk birlik ve toplulukları yer almaktadır.

 

Bu kuşak siyasî ve iktisadî bir İpek Kuşak olarak

Dünyanın barış ve huzurunu, istikrar ve güvenliğini de sağlayacaktır.

 

Diğer yandan; Çin nüfusunun Moğolistan'a ve

Türk Cumhuriyetlerine doğru taşmasını önleyecektir.

Rusya'nın yeniden Türklere yönelmesini

Ve muhtemel sömürgeci emellerini frenleyecektir.

Böylece, iktisadi bir bütünlük doğacaktır.

 

Ayrıca, teknoloji ve insan gücü yetersizliğiyle kıvranan

Bölgelerin problemleri sona erecektir.

Çin, Rusya, Hindistan ve Doğu Avrupa ülkelerinin

Ve Arap ülkelerinin bahşettiği geniş pazar imkânından yararlanılacaktır.

 

Bu kuşak içindeki Türklerin meskûn olduğu beldeler yanında diğer bütün

Bölge ve ülkelerin; Rus ve Çin'in yayılması emelleri dolayısıyla

Taşıdıkları endişelerden Uzak kalarak

Hür ve müstakil yaşamları mümkün olacaktır.

 

Yukarıdan beri sözünü ettiğimiz bu İpek Kuşağı gerçekleştirmek

Türkiye ve Türk yönetim erki için tarihi, kültürel hatta hayati bir görevdir.

 

Japonlar İpek Yolu filmini bu maksatla çevirmiş ve bu yol üstünde

Türklerin yaşadığını kendi soyuna yabancılaşmış Türk aydınına

Başka türlü duyurmanın imkânsızlığını bildiklerinden

Bu dev harcamayı yaparak halkımızın gözünü açmışlardır.

 

Japonya'nın böyle bir kuşak (İpek Kuşak) projesi için

Hazır olduğunu bütün dünya bilir.

Türk Tarihi ve Türk şuuraltında 2000 yıllık derin hatırası ile

'İpek Yolu' 'İpek Kuşak' olarak var ola dursun.

Türk Devletini ve Milletini tasfiye etmeyi planlayan bir programla

Harekete geçen küresel güçler;

 'Bir Kuşak Bir Yol Projesi' için mevcut Türk yönetimini

Ve hükümetini de yanlarına alarak çoktan yola koyuldular.

 

Bir Kuşak Bir Yol Projesi

Şimdi şu soruların cevabını arayalım;

'Bir Kuşak Bir Yol Projesi' nedir?

Projeye dâhil kaç ülke vardır?

 

Önümüzdeki 50 seneyi şekillendirecektir diye takdim edilen bu proje,

1 trilyon dolarlık yatırımı ve 3 milyardan fazla nüfusu

Bünyesinde taşıyacağı iddia ediliyor.

65 ülkenin dâhil olduğu proje, Asya'nın en doğusu ile

Atlas Okyanusu'nun Avrupa kıyılarını birbirine bağlamayı düşünüyorlar.

 

Küresel güçler tarafından, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'e

2013 yılında ilan ettirilen Ve daha sonra Çin anayasasına da sokulan

"Bir Kuşak Bir Yol" (One Belt One Road-OBOR) projesi,

Son sürat ilerliyor gözüküyor.

 

Bu projenin gözüken yüzü şöyle:

Proje doğrultusunda güzergâh üzerinde ki ülkelerin,

Özellikle Avrupa'dan Asya'ya geçiş hattındaki;

Yol, köprü, kanal, havaalanı ve tüneller ya finans ediliyor ya da satın alınıyor…

 

Bu projede Çin'in Hubei eyaletinin başkenti Wuhan'dan yola çıkan bir tren

Fransa'nın Lyon şehrine 16 günde ulaşacağı söyleniyor.

Türkiye projenin önemli ortaklarından biri olarak,

Çin- Merkez ve Batı Asya Koridoru üzerinde yer alıyor.

Mayıs 2017'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk

"Kuşak ve Yol" Uluslararası İş Birliği Zirvesine katıldı.

 

Bu projenin olmazsa olmaz ilkesi

Ulus devletlere hayat hakkı tanımıyor olmasıdır.

Yani Ulus devletleri ortadan kaldırma projesi de denebilir;

Çünkü bu projeye yatırım yapıp Çin uydusunu devreye sokanlarla

Korona virüs salgının düzenleyenler aynı küresel güçlerdir;

Bunun üzerinde biraz düşünmek gerekir!...

 

Proje sahiplerine (üst akıl) diyorlar.

İşte bu üst akıl Çin'i üs olarak kullanmaktadır.

Ve ilk ortadan kaldırmak isteyecekleri ulus devlet Türkiyedir.

Çünkü Türk toplulukları son 20 sene içinde beş yeni 'Ulusal Devlet' oluşturdular.

Böyle giderse halen özerk gözüken "Kırım, Tataristan gibi"

On' un üzerinde Türk topluluğu,

Milli yani Ulus Devletlerini kuracaklardır.

Çin' i koçbaşı yapıp saldırdıkları ilk Türk Devleti ise;

250 senedir Çin ile savaşan, İslamin doğudaki kalesi,

Türk dünyasının uç beyliği görevini üstlenmiş

Köklü bir ulus devlet olan Doğu Türkistan'dır.

Şimdi "Bir Kuşak Bir Yol" projesinin ayrıntılarını görelim.

 

Yeni Dijital Bir Dünya Kuruluyor

Bu başlığı biraz açalım:

Görülen o ki yeni bir dünya kuruluyor;

Yani insanlık tarihinin kırılma noktasındayız.

Korona virüs kurulmakta olan bu yenidünya için bir başlangıç.

Daha doğrusu eski klasik dönemin bitişi yeni dijital dönemin başlangıcı.

Gelecek tasarımcılarının ifadesine göre bu yeni 

"Dijital" dünya son elli yıldır planlanıyordu.

 

"Bir Kuşak Bir Yol" projesi bu planın ana eksenini oluşturuyor

Ulus devletlerin dışında küresel gücü oluşturan

Büyük Karteller, Tröstler faaliyette geçmişti.

Özellikle siber şirketler dünya ekonomisinin en önünde yer almaya başladığında:

 

(Apple Inc: 1,38 trilyon dolar---Microsoft Corp: 1,27 trilyon dolar----Alphabet Inc: 1 trilyon dolar---Amazon: 931 milyar dolar----Facebook: 632 milyar dolar.)

 

Dünyanın dijital ortama evrilmesini başlatacak düğmeye bastılar.

Ulus devletleri ortadan kaldırıp toplumları sosyal ekonomik

Ve sibernetik olarak tanzim için ilk aşama olarak

Korana virüsü devreye soktular.

 

Bağımsız bilim kurulları, Korona virüsünün laboratuvar üretimi olduğunu

Bunu da Amerika kökenli küresel güçlerin yaptığı düşüncesindeler.

Korona virüsünün dünyada çıkardığı panik kullanarak

Dijital evrilmeye gizli açık öncülük edenler ise:

Bill Gates, Rockefeller ve Johnson ilaç firmaları olduğunu kendileri söylüyorlar…

 

Pilot bölge olarak seçilen ülkenin ise "Çin" olduğu kesinleşti…

Böylece Çin' in otokrat yönetim görüntüsünün bir perde olduğu

Blokçeyn tabanlı dijital devlet yönetimine geçen,

Dünyada ilk devlet olduğu kesinleşti.

 

Çin'de 2020 yılında faaliyete geçirilen "Sosyal Kredi Sistemi"

Aslında yapay zekânın yönettiği dijital devlet düzeneğidir.

Korona virüs öncesi Çin'de Sosyal Kredi Sistemi test ediliyordu

Ve çoğu vatandaş bilgilerini vermekte tereddütlü idi.

Ama korona virüs korkusu ile herkes Sosyal Kredi Sistemi'ne dâhil oldu.

'Big data' ile Çin tam kontrol altına alındı.

 

"Bir Kuşak Bir Yol Projesi" ile

21. yüzyılda dünya tamamen dijital ortama geçecek.

21.yüzyıl dijital dünya kurgusunda Finans sağlayıcılar

New York ve City of London sermayesinden,

Know-How Slikon Vadisi'nden gelmektedir.

 

Çin'in bütün sermayesi ve dijital teknolojisi küresel kuruluşlarındır.

Bu kuruluşlar aynı zamanda "Bir Kuşak Bir Yol Projesi"' nin de finansörleridir.

Asya Yatırım Bankası vasıtası ile Türkiye'de projeye ortak edildi.

Çünkü Türkiye bu projede stratejik ve konjonktürel önemi haiz.

 

Durup dururken ve hiçte ihtiyacı yokken Türkiye neredeyse bütçesi kadar borca sokularak, Özellikle Avrupa'dan Asya'ya geçiş hattındaki;

Yol, köprü, kanal, havaalanı ve tünelleri acaba kimler zorlayıp yaptırdı?...

 

"Bir Kuşak Bir Yol Projesi"'nin aslı esası ve gerçek hedefi

Ulus devletleri yok edip küresel güçlerin emrinde

Doğrudan bireysel kontrollü dijital bir düzen kurmaktır…

 

Şimdiye kadar anlatılanları dikkatle takip ettiyseniz

Türk Devletini ve Milletini 'zor yılların' beklediğini anlamışsınızdır.

Özellikle bu dönemde Türk lafzından ve Türk Tarihinden çok hazzetmeyen

Bir yönetimin bulunması, bu 'zor yılların' hayli çetin geçeceğini düşündürüyor.

 

Neticeten ve her şeye rağmen Tarihçiler ve

Türk Mitolojisi ile uğraşanlar iyi bilir ki;

Türk Tarihinde sürpriz çıkışlar çoktur.

Türk Milleti'nin şuuraltında potansiyel güç olarak

Dar zamanları aşma kabiliyeti her zaman mevcuttur.

Ergenekon'dan çıkan / kurtulan

Tek bir kurt yavrusu da kalsa

Kesinlikle ve muhakkak umut vardır…