Kosova'ya Türk askeri... Maksat ne?

Kosova'ya Türk askeri... Maksat ne?

İki gün önce Balkanlardaki kıpırtıdan bahsetmiştim. Kosova alev almak üzereydi.

Kosova'ya barış gücü gönderdik. Beklenmedik bir durum. Bir aciliyet olmasa, her şeyiyle Kosova'ya açık Türkiye'den barış gücü askeri istenmezdi. (Türk Silahlı Kuvvetleri, 1994'ten itibaren Bosna-Hersek'te, 1999'da da Kosova'da bulunmuştu.)

Millî Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada: "Türkiye, son günlerde dost ve kardeş Kosova'nın kuzeyinde gerçekleşen, bölgesel güvenlik ve istikrara zarar veren olayların diyalog yoluyla çözümü için yapıcı bir tutum sergilemekte ve taraflara itidal çağrısında bulunmaktadır. Kosova'da meydana gelen olaylar sonrası NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığı/Napoli (İtalya) tarafından yapılan talebe istinaden daha önce NATO Kosova Gücüne tahsisli olan 65'inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığımıza (Lüleburgaz) bağlı bir komando taburu ihtiyat birliği olarak görevlendirilmiştir." denildi.

Türkiye, Sırbistan'la da diyalog kuruyor. Ama Sırpların, Ermenilerin Taşnak damarı gibi, bir Çetnik damarı var. Maalesef çok acımasız oluyorlar. 1990'lı yallarda Boşnaklara, Arnavutlara saldırıları bizi dehşete düşürmüştü.

Türkiye'den barış gücünün gönderilmesi, biliyorum, "intikamcı" Sırpların hiç hoşuna gitmeyecek.

Sırpları tanıdım, Boşnakları tanıdım, Arnavutları tanıdım... Sırpların gözünde Boşnaklar da Arnavutlar da "Türk". Sırp liderlerden eski başbakan Zoran Cinciç'le, eski Dışişleri Bakanı Vuk Draçkoviç'le, Sırbistan'ın şimdiki Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç'le, Arnavutluk'un eski başbakanlarından Sali Barişa'yla, Kosova'da istiklâl ateşini yakan İbrahim Rugova'yla konuştum. Yeri geldikçe neler konuştuğumuzu yazacağım.

Türkiye yeni döneme girdi. Bizden mi talep edildi, yoksa, biz mi ısrar ettik, bilmiyorum, muhtemelen biz hatırlattık. İlk işimiz Kosova'ya barış gücü göndermek oldu.

Cumhurbaşkanının yemin törenine Ermenistan Başbakanı Paşinyan da gelmişti. Birinci sıraya Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ikinci sıraya da Paşinyan oturtulmuştu. Saray teşrifatçısı herhâlde cumhurbaşkanları, başbakanlar... sıralaması yaptı. Yine de Paşinyan'a ikinci sırada yer verilmesi beni düşündürdü. Bu vaziyet sanırım Paşinyan'a da izah edilmiştir. Bizim için, Paşinyan'ın özel bir durumu var. Sen yenildin; geride dur havası verilmemeli, bir başka oturma şekli belirlenmeliydi.

Kosova ve Sırbistan şimdi, Kosova'daki Sırpların statüsü yüzünden karşı karşıya. Cumhurbaşkanının yemin törenine Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç ve Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani de davetliydi. Vjosa Osmani gelmişti ama Aleksandar Vuçiç'in geldiği haberine rastlamadım. Vuçiç'in Ankara'yla arası iyi idi. Gelmemesi, acaba Kosova'ya barış gücü askeri göndermemize karşı bir tavır mı?

Biz Azerbaycan'la birlikte Paşinyan'ın başbakanı olduğu Ermenistan'a karşı savaştık. İkinci Karabağ Savaşı'ndan zafer bütün Türklerin. Ermenistan'a karşı savaş ne istilâ savaşı ne intikam savaşı ne sen bana yan baktın savaşı... Hakkımız olanı alma savaşıydı ve üstelik savaşı başlatan taraf da Türkler değildi.

Türklerin bir yanında Ermenileri, bir yanında Rumları/Yunanlıları görürüm. Biraz öteye gittiğimizde Sırplar var. Osmanlı sahasında yüzyıllarını geçirmiş bütün milletlerin iç içeliğinden, kaynaşmasından bahsedebiliriz. Bu vaziyeti gittiğim her ülkede gözledim, hususiyetle, davranış biçimlerine kadar bu yakınlıklara baktım.

Ne yazık ki iç içelik, Osmanlı gücünü yitirmeye başlayınca dış müdahalelerle düşmanlığa dönüştü. Birinci Dünya Savaşı sırasında, düşmanla iş birliği yapan gruplar yüzünden Anadolu'da Ermeniler toptan sürüldü. Çok ama çok acı sürüldü. Binlerce insan aç susuz kaldı, başkalarının eline muhtaç oldu. Kimi saldırıdan, kimi acından, kimi salgından, kimi kahrından öldü. Hâlâ yas tutuluyor ve bu yas, kimilerinde düşmanlığa evriliyor, intikam ateşiyle yürekleri tutuşuyor.

Kafkaslar ve Balkanlar, benim gözümde her zaman farklıdır. Balkanların hemen bütün bölgelerinde gazetecilik çalışmalarımın ötesinde, "değerler"i anlama çalışmaları yaptım.

Kafkaslarda da öyle... Çeçenistan'ın bende ayrı bir yeri var. (Son kurtuluş bayramlarında Grozni'deydim.) Ruslara karşı savaşı kazanabilselerdi, Avrupa'nın bir ucu (Kafkasya Avrupa içinde kalır.) yeni bir dünyaya açılacaktı.

Türkiye'nin emelleri, istikrarı için Balkanlarda da Kafkaslarda da sükûnet şart.

(Kosova üzerinden devam edeceğiz.)

Yazarın Diğer Yazıları