Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Kumpasın sınırı yok!..

Kumpasın sınırı yok!..

"Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş" özdeyişini günlük hayatımızda yaşıyoruz. Sağ olsun AKP iktidarı sayesinde "Adliyeleri mekan eyledik..." Ergenekon kumpasının zirvede olduğu günlerdeki yazılarım yüzünden "FETÖ''nün hedefi" haline getirildim. Gazete yazılarımı, televizyon konuşmalarımı mercek altına alıp, özel hayatımı bile takibe başladılar. Zaafımı bulmak için tezgah üzerine tezgah kursalar da atlattım. Derken konferans, panel ve gezilerimin peşine düştüler. 2012 yılında Nazilli Belediyesinin kitap fuarı ve söyleşi programında konuşma yaptım. Salonda 3 ayrı amatör kamerayı görünce yerel medya sanmıştım. Konuşmamı sakince bitirip, soru-cevap faslına gelince; salonun belirli yerlerine yerleştirilen Fetö''nün enikleri tahrik eden sorular yöneltmeye başladılar. Anlatımlarımda isim vermediğim halde devrin Başbakanı ve Cumhurbaşkanını mı kastettiğimi isimlerini zikrederek sordular. "Sakın ha! Bana suç işletemezsiniz! Ben bu numaraları yemem!" cevabını vermeme rağmen bir kaç ay sonra "Devlet büyüklerine hakaret" suçundan soruşturma açıldı. Fetönün polisleri konuşmamın içinden cımbızla seçtikleri "Hırsızlık-yolsuzluk" kelimelerini tutanağa yerleştirmiş. O kadar kötü bir iddianameydi. "Meslek hayatım boyunca Türkçe konusundaki hassasiyetim ortadadır. İddianamede yazılan kötü cümleleri kurmam mümkün değil. Madem görüntü kayıtları var. Montajsız ham görüntüleri bana da verin. Savunmamı ona göre yapayım" talebim kabul edilmedi. TCK''ya göre hüküm zanlının yüzüne okunur. Bana 11 ay 20 gün hapis cezası verildi. İtiraf ettik. Usulen Nazilli''ye çağırılıp, dosyadan habersiz nöbetçi hâkim tarafından tebliğ edildi. İstinafa itiraz ettik. 3 ay içinde noter gibi onaylandı. Yargıtay yolu kapalıydı. Cezaevine giriş yaptık. İyi hâl ile tahliye edilip, adli kontrole tabi tutulup 11 ay boyunca haftada 2 gün imza attık vs... O günden bu yana konuşmalarımın başından sonuna kadar kayıtlarını arşivliyorum. Edremit''te yaptığım söyleşinin de baştan sona kaydını aldım. Ne olur, ne olmaz!

***

Dün konuşma metnimin "Suç" denilen bölümünü yayınladım. Bugün de geri kalan son kısmını yayınlayarak "Cımbız"cılara mesaj gönderiyorum. Niyet okuyarak suç oluşmaz. Ne demişim son bölümde:

"Değerli dostlar, yolculuk, yolda yoldaş olmak güzel bir şey. Ben 30 yılı devirdim 40 yıla geliyor gazeteciliğim ve bunun önemli bir bölümünü Ankara''da yaptım gazeteciliği. Ama biz onu doktor olarak biliyorduk . Çok sevdiğim bir ağabeyim. Bugün Ankara''dan buraya gelirken 6 saat yolculuk yaptık. Yoldaşlık öyle bir şey. Burada biz yola çıktıklarımızla devam edeceğiz, yolda bulduklarımızla değil, onu bir söyleyelim, onu hatırlatalım. Bu abim, İlber Hocam diyor ya entelektüel olmak için en az üç kuşak lazım, üç kuşak. Bu ağabeyin, bu özelliklerini bilmiyordum ben. Onu kadın doğum uzmanı ve kanserle mücadele eden bir profesör zannediyordum, Profesör Dr. Demir Özbaşar''ı ve ''Cerrah Olmak'' isimli bir kitabı var. Çok da etkilendiğim bir kitap. Yolda gelirken ne öğrendim biliyor musunuz? Türkiye''nin ilk Kardiyoloğu, Meclisi Mebusan''ın Milletvekili askerî doktor dedesi Atıf Bey, Mustafa Kemal''le 19 Mayıs''tan önce İstanbul''da buluşuyorlar. Gazi Paşa diyor ki "Ben deniz yolundan gidiyorum sen kara yolundan geç ve beni karşıla. Millî mücadeleyi başlatıyoruz." Dedesi bu Samsunlu. Anneannesi kim? Anneannesi, CHP nin 30 yıl kadınlar kolu genel başkanlığı yapan Zübeyde Hanım ve TBMM milletvekili ilk milletvekili kadınlardan. Hocamın özellikleri burada bitmiyor. Hocam aynı zamanda geçtiğimiz gün dediler ya "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu''na SSK Genel Müdürü''yken kaç tane hastane yaptın?" O da çıkardı ortaya çıkardı listeyi. 54 tane hastaneyi isim isim Türkiye''nin her yerinde Kemal Kılıçdaroğlu döneminde yapıldığı kanıtlandı. Sonra SSK Genel Müdürlüğü''nü asaleten yapan tek kişi. Hep böyle vekaleten götürürler. Ben şimdi müsaade ederseniz, sizi bu çok değerli Hocamla Prof. Dr. Demir Özbaşar ile tanıştırmak istiyorum. Hocam lütfeder misiniz? Şimdi Demir Hocam, bütün dünyayı gezmiş çok tıp alanında. Ama bu özelliklerini kimse bilmiyor. Biz tarihin televolesini değil, tarihin gerçeklerini öğreneceğiz. Biz tarihi Fesli Deli Kadir''den değil, Sinan Meydan''dan ve gerçek bilim insanlarından, böylesi büyüklerimizden öğreneceğiz. Tarihi yaşayarak öğreneceğiz. Ben sözlerimi çok fazla uzatmak istemiyorum. Ama burada söz veriyorum. Aslında biz gazeteciler konuşmak için değil, sizlerle konuşarak sizden bilgi almak için görevliyiz. Atayurt yayınlarının standındayım. Gece kapanana kadar hepinizle ayrı ayrı sohbet etmek isterim sorularınıza cevap vermeye gayret edeceğim, temennilerinizi alacağım ve en kısa zamanda yazacağım. Yarın da Halk Tv''deyiz, orada da burayı anlatacağım. Ben mikrofonu sevgili hocama teslim ediyorum. Hepinizi saygılar sunuyorum. Geliyor gelmekte olan..." Demişim. Hepsi o kadar.

Hayatımda hissettiğim boşluğu Prof. Dr. Demir Özbaşar ile dostlukla doldurdum. O''nun muhteşem kitabının her sayfasının altlarını çizerek okuduğum eserini yazmak üzere sevgi ile kalın...

 

Yazarın Diğer Yazıları