Mağdur edilmeyenler ülkesi olacak mıyız?

Ne biçim ülke olduk?
İktidar, iki çift laf söyleyecek on adım yürüyüp içindekileri dışa vuracak kitlelere, siyasal gruplara göz açtırmıyor.
Bu nasıl demokrasi?
Gerçi diyeceksiniz ki, "demokrasi mi kaldı", olmayan şeyin eleştirisi yapılır mı?
Haklısınız.
Halkısınız da insanın aklı almayınca başka ne diyeceğiz?
Öğrenciler itiraz ediyor, birkaç adım yürümek istiyor, karşılarında polis.
İşçiler, sendikacılar yürüyecek, karşılarında gene polis.
Adamlar işten çıkarılmış, patrondan alacakları var. Evde çoluk çocuk aç bekliyor. Hakkını normal yoldan istiyor patron vermiyor.
"Yürüyüp sesimi duyurayım" diyor iktidar ona da müsaade etmiyor. Karşılarına Jandarmayı dikiyor.
Ne yapacak bu insanlar?
İnsanları dumana boğmuşsunuz.
Dikmişsiniz santralleri, kirli havayı bütün ovaya, yerleşim yerlerine basmışsınız.
Ne bitkiler nefes alabiliyor, ne halk.
"Bari derdimizi devletimize, hükümetimize anlatalım" diyor.
Dilekçe yazıyor.
Ses yok.
Gene yazıyor.
Gene ses yok.
Mahkemeye veriyor, mahkemede kim hakkını almış ki iktidar karşısında halk da alsın.
Sonuç yok.
Hatta haydin mahkeme; "haklısınız" demiş olsun.
Kim bu kararı uygulayacak?
Ortada "adalet getireceğim" diye iş başına gelmiş ve fakat geldikten sonra adaletsizliğin kralını yapmakta olan bir siyasal güç var.
Velhasılkelam, benim ülkemde konuşmak, yürümek, hiç olmazsa içini dökmek için birkaç cümle söz edecek olanın karşısında zaptiye bekliyor.
Konuşma.
Yürüme.
İtiraz etme.
Şimdi bir de "fotoğrafımızı da çekme" genelgesiyle katmerli yasak geldi. Neden çekmesin? Kendi yaptıklarınızda bir olumsuzluk yoksa korkacak bir şey de yoktur. Öyle değil mi?
N''olacak konuşsa.
Bıraksanız söylese.
Eleştirse, övse…
Ne olacak?
İşçiler 1 Mayıs''ta yürüyüp hep bir ağızdan; "İşçisin sen, işçi kal" diye haykırsa hepimiz sınıf değiştirip işçi mi olacağız?
İktidar mantığını anlamakta zorlanıyorum. Haksızlığa uğradığını düşünen insanlar bırakın kendilerini anlatsın.
Yürüyerek, konuşarak, toplu gösteri yaparak eylemde bulunanların hepsi, önce mağduriyet yaratanları, sonra toplumu muhatap alıyor. Elbette toplum, bunları değerlendirecektir. Bu anlamda toplumun ülkede yaşanan haksızlıklardan haberi olmasın mı?
Korkulan bu mu?
"Halk, bilir duyar da bize oy vermez" mi diyorlar? Eğer öyle düşünüyorlarsa elhak doğrudur. Çünkü halkın kendi kendini yönetmesi demek olan demokrasi, seçmen iradesinin göstergesi olan iktidarlar eliyle yönetilir.
Öyle ise?
Öyle ise kimse yürümesin, itiraz etmesin, meydanlara çıkmasın istiyorsanız, kimsenin yürümeye gerek duymayacağı bir ülke ve ekonomik düzen yaratmanız gerekir. Bunu başarmış olsanız bile insanlar bayram yapmak için, kendini göstermek, varlığından herkesi haberdar etmek için bile gene yürür, konuşur.
Demokrasi böyle bir şeydir.
Devletin ve iktidarın itiraz edeceği yer bellidir: Kamu düzenini bozduğunda, toplumu bölüp ayrıştırdığında, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiğinde kolluk gücü biber gazıyla, TOMA''sıyla elbette hazır bulunacaktır. Buna kimse itiraz etmez.
Ne zaman mağdur edilmemişlerin ülkesi haline geleceğiz?

Yazarın Diğer Yazıları