Maskesiz hayata geçerken

Pandemide iki yılı geride bıraktık. Dünya olarak yaşadığımız zorlu süreçte maske, hijyen, mesafe ve aşılara ilişkin yapılan uyarılara geçmişten bugüne baktığımızda kurallarına göre hakkıyla uyanlar da oldu. Hiçe sayıp ihmallerde çok fazlasıyla kayıp yaşadık. Yaşamaya da devam ediyoruz. 2020 yılında pandeminin Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilan edilmesinin ardından İngiltere ve Danimarka bugüne baktığımızda Covid yasaklarını kaldırdı. Amerika''ya baktığımızda da maske ve diğer kısıtlamalar rahatlatıldı.

Ülkemize baktığımızda ise, açık havada maske kullanma zorunluluğu iptal edilirken, HES kontrolü uygulamasına da son verildi.

Fransa''dan gelen haberde ise, 14 Mart itibarıyla kapalı alanlarda maske zorunluluğu kaldırılacağı ve çok sayıda mekanlara girişlerde aşı belgesini gösterme zorunluluğunu getiren Covid-19 aşı kartı uygulamasının askıya alınacağı belirtilmekte.

Türkiye adına Bilim Kurulu ekibiyle yaptığı toplantı sonrası Sağlık Bakanı Fahrettin Koca''dan da önemli açıklamalar geldi.

Bakan Koca, "artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz. Yeni dönemde HES kodu uygulaması kaldırıldı. Hiçbir kurum ya da kuruluşa girişte HES kodu istenmeyecek" dedi.

Yeni dönemde, hastalık belirtisi olmayan kişilerden de test istenmeyecek ve eğitimde ise okullarda 2 vakanın çıkması durumunda karantina uygulaması olmayacak açıklaması oldu.

Sayın Bakanın açıklamasının ardından özellikle toplu taşıma ve kapalı alanlarda vatandaş maske kullanımında maske yasağının kaldırılması onayı çıksa da yine de dikkatli olmakta fayda var. Bir süre daha kullanacağız bunun şakası yok konuşmalarını duyuyorum.

Sağlığın şakası yok. Tedbirimizi kaliteli yaşam için sürdürmeyi unutmayalım.

Kaygı Bozukluğu nedir?

Sağlık dünyanın en önemli zenginliğidir. Yaşam bütünseldir. Hayatın içerisinde nasıl yaşarsak bir o kadar ruh ve beden sağlığımız iyi ve kötü olarak tepkiler vermektedir. Ruh ve beden sağlığı bütün olduğu için kendimize çok iyi bakmamız lazım. Günümüz şartlarında, yaşam koşulları, ekonomik şartlar, pandemi sürecinde, depresyon artışları diye sohbet ederken, konunun uzmanı Rami Hastanesi''nden klinik psikolog Beyza Kara, kaygı bozukluklarına ilişkin örneklemeler ile önemli bilgiler verdi. Sizlerle paylaşıyorum:

İnsan dışarıdan bir tehdit algıladığında kendisini korumak amaçlı tepkiler verir. Bu tepkiler duygusal, davranışsal veya bedensel olarak olabilir.

Duygusal tepkilerden birine de kaygı diyebiliriz. Kaygı aslında kişiyi hayatta tutan bir tepkidir.

Örneğin; kişinin hızlı gelen arabadan kaçmasını sağlayan duygu kaygıdır. Bu noktada kaygı duygusu için hayatidir diyebiliriz ancak ortada gerçek bir tehlike olmadığında, günlük yaşamını etkileyen bu duyguyu, kişinin yüksek düzeyde yaşamasına Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu denir.

Belirtiler nelerdir?

Kalp atışlarında hızlanma, hızlı nefes alıp-verme, titreme, baş dönmesi, sürekli panik halinde olma, gergin ve huzursuzluk hali, kaygı oluşturan durumdan kaçma veya ondan başka bir şey düşünmeme şeklinde olabilir.

Çocuklarda ise fizyolojik belirtilere ek olarak hırçınlık, sinirlilik, gerginlik, karın ağrıları, tırnak yeme, nedensiz ağlama nöbetleri, alt ıslatma/dışkı kaçırma, dikkat dağınıklığı veya odaklanamama şeklinde görülebilir.

Türleri nelerdir?

1-Yaygın Kaygı Bozukluğu

Kişinin, olayın veya durumun gerçekliğine oranla aşırı ve sürekli kaygı duyması halidir. Çoğu zaman evhamlı kişiler olarak da tanımlanırlar. Örneğin; sağlık sorunları, çocukların yaşayabileceği olaylar, ekonomik durum, ev işleri veya randevulara yetişememe gibi konularda fazlasıyla endişe hali görülmesidir.

2-Panik Bozukluk

Kişide tekrarlayıcı beklenmedik panik atakların olması ile ve ataklar arasındaki zamanlarda başka panik atak olacağına ilişkin, kişinin kaygı duyması halidir. Panik ataklar kişide "kalp krizi geçirip, ölme, kontrolünü yitirip çıldırma" gibi düşüncelere sebep olabilir.

3-Fobiler

Kişinin canlı, nesne veya olaya karşı duyduğu yoğun korku halidir. Yükseklik korkusu, kan fobisi, agorafobi, örümcek, yılan, kedi veya köpek fobileri şeklinde sıralanabilir.

4-Obsesif Kompulsif Bozukluk

Kişi kendisine kaygı veren durumdan kurtulmak için yineleyici davranışlarda bulunur veya kendine ait farklı davranış kalıpları geliştirebilirler. Tekrar tekrar yıkanma, elleri sürekli yıkama, tek sayıları sayma, aynı çizgiden yürüme veya çizgilere basmadan yürüme, eşyaları biriktirme, eşyaların simetrik durmasını isteme şeklinde örneklendirilebilir.

5-Sosyal Kaygı Bozukluğu (Sosyal Fobi)

Kişinin başkaları tarafından değerlendirilebileceğini düşündüğü ortamlarda kaygı ve korku duymasıdır. Örneğin; kalabalık ortama girmezler, sunum yapmak istemezler. Çocuklarda bu durum yaşıtlarının olduğu ortamlarda veya yetişkinlerle iletişim kurduklarında gözlemlenebilir.

6-Seçici Konuşmazlık (Mutizm)

Çocuğun konuşma bozukluğu olmadığı halde belli ortamlarda konuşmaması halidir. Örneğin evde ailesi ile konuşan çocuk okul ortamında yaşıtlarıyla veya çevresindeki kimse ile konuşmadığında bu bozukluktan bahsedebiliriz.

7-Ayrılık Kaygısı Bozukluğu

Çocuklarda görülen anne ve babalarından veya birincil bakım vereninden ayrılacaklarına yönelik duyduğu derin kaygıdır. Çocuğun anneden veya başka bakım vereninden ayrıldıkları durumlara karşı aşırı korku tepki vermesi ve ayrı kalmaya tahammül edememe halidir. Genellikle çocuğun kreş veya anaokuluna başladığı zaman gözlemlenmektedir.

Kaygı bozukluğu tedavi edilerek azaltılabilir, en çok tercih edilen yöntemlerden biri psikoterapi uygulamalarıdır. Çocuk, ergen ve yetişkinler de Bilişsel Davranışçı Terapi kullanılabilirken çocuklarda ayrıca oyun terapisi de tercih edilebilir. Bir diğer tedavi yöntemi de ilaç tedavisidir.

Yazarın Diğer Yazıları