Meclis-i Mebusan ölmedi kalbimizde yaşıyor!

Meclis-i Mebusan ölmedi kalbimizde yaşıyor!

14 Mayıs'ta oluşacak yeni mecliste temsil edilmeyecek terör örgütü kaldı mı acaba? 'Demokrasi şöleni' bu olsa gerek, irili ufaklı bir yığın terör örgütümüz yeni mecliste yerini alacak!..

Onlarca yıldır dünyamıza giren terör örgütlerinden bir tek IŞİD'den emin değiliz galiba!.. Veya onlar da 'kripto' vaziyette yer kapacaklar!.. Hiç abartı yok, diğerleri otobüs terminalindeki firmalar gibi dizilecekler!..

Sanki Meclis-i Mebusan diriliyor!.. Bebek katillerini savunanlar… Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarına karşı çıkanlar… Türklükten nefret edenler… Türk bayrağının ve devletinin adını beğenmeyenler… Devleti, işgal edilmesi gereken varlık olarak görenler… "Sen Türk dersen" diye başlayan cümlelerle düşmanlık kusanlar… Türkiye'yi 'savaş yurdu' olarak niteleyenler… Yüz yıllık intikam peşinde koşanlar…

Türkiye Cumhuriyeti, daha önce hiç şahit olmadığı bir meclise şahit olacak… Çünkü 50+1 sistemi, herkese pazarlık şansı tanıyınca terör örgütlerine ve onların siyasî uzantılarına gün doğdu… Hiç olmadıkları kadar 'muhataplık' şansına sahip oldular…

Domuz bağı cinayetleriyle meşhur Hizbullah'ın siyasî uzantısının, bundan 10 yıl önce devlet katında muhatap bulacağını ve askerî gemi inşası için sac kesim törenine katılabileceğini tahmin edebilir miydiniz? Tıpkı Habur'da, 'pişman olmayan' teröristlerin düğün alayı gibi karşılanıp 'pişmanmış' gibi gösterilmelerini ve ondan sonraki o aşağılık çözüm sürecini tahmin edemeyeceğiniz gibi…

***

Yeryüzündeki hangi demokrasi bu türden bir temsile onay verir, kendi ayağına sıkar? Bir avuç oya ihtiyaç duyan siyaset, herhangi bir pişmanlık emaresi göstermeyen terörist yapıların önünde adeta diz çöküyor!.. Bu rezaleti de kendi tabanların beklentisine göre 'millî' veya 'demokratik' makyajla izah etmeye çalışıyor!..

Oysa bayrak rahatsızlığı olan, o rahatsızlığı gizlemiyor!.. Birlikte anıldığı terör örgütüne asla 'terörist' demiyor!.. Bebek katilini 'kurtarılması gereken tutsak önder' olarak görüyor!.. Her biri Türkiye Cumhuriyeti'ni 'intikam alınması gereken' bir varlık olarak kabul ediyor!.. Senin 'namus' olarak gördüğün hududa 'namussuzluk' gözüyle bakıyor!.. Eline imkân geçtiğinde neleri yapabileceğini açık açık kusuyor!..

Eğer demokrasi 'ahmaklar rejimi'yse biz bu yaşananlara tabii ki demokrasi diyebiliriz!.. Terör örgütlerinin tıpkı bayramlarda geçit töreni yapılması gibi mecliste geçit töreni yapabilecekleri demokrasi!..

50+1'i şart koşan Başkanlık Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk devletine ve milletine atılan en büyük kazıktır… Sözünü ettiğimiz tabloyla bu tehlike bir kere daha belgelenmiştir… 'Siyaseti koalisyonlardan kurtaracak' diye pazarlanan sistem, terör örgütlerinin bile pazarlığa dahil edildiği daha çok parçalı koalisyonları doğurmuştur!.. Makul siyaset, terör örgütlerinin siyasî uzantılarının ipotek alanına sürüklenmiştir…

Dün, 'Devlet, prangalarından kurtulacak' edebiyatı yapılırken, bugün gelinen noktada prangaların arttığını, suçluların 'pazarlık ve şantaj gücü'ne kavuştuğunu görüyoruz… Millî iradeyi kuvvetlendirmek varken devlet düşmanlığını legalleştiren bir sürece girildiğine şahitlik ediyoruz…

***

Referandumda 'hayır' diyenlere şu kelimelerle ateş ediyorlardı: "PKK'yla, IŞİD'le, FETÖ'yle, DHKPC'yle aynı çizgidesiniz…" Şimdi yine soralım: Yeni mecliste hangi terör örgütü olmayacak?

O halde tekrar edelim: Rejim bu ipotekten kurtarılamazsa, dozu her seçim artacak çok daha büyük risklere gebe demektir… Toplumun farklı kesimlerinin temsilini sağlamak, değişik görüşlere hayat alanı oluşturmak başkadır, onlar adına siyaset yaptığını öne süren suç örgütlerinin, parti, dernek, vakıf, cemaat şeklinde örgütlenmiş 'organize yapılar'ın temsil gücünü ele geçirerek masanın diğer tarafına oturtuluyor olması başka…

50+1 sistemi, suça teşvik sistemidir… Masum ve makul insanları, sonuç alma uğruna suçun içine çeker, küçük-büyük radikal grupların pazarlık, kapris, tehdit ve şantajına açık hâle getirir… Zaten getirdiği de ortada…

Yazarın Diğer Yazıları