Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hulki CEVİZOĞLU

Hulki CEVİZOĞLU

​​​​​​​"Med-Cezir Akıllı"… The endless wars must end!

Böyle buyurdu Trump!

"Sonu olmayan savaşlar sona ermeli" imiş!

*

"Endless wars must be ended" demiyor.

Yani, "Sonu olmayan savaşlar sona erdirilmeli" demiyor.

*

Birinde savaşların birer "düşünen özne" olduğu, kendi kendisine eylemi başlatıp bitirebileceği gibi "anlamsız bir anlam" çıkıyor.

*

Böyle bir şey tam da Trump'a yakışan bir durum.

Hani eskiden, "Tam Aziz Nesinlik durum" derdik ya, işte öyle.

Bu da "Tam Trump'lık durum!"

Gel-git akıllı (med-cezir akıllı) insanlar dünyayı yönetmeye kalkınca böyle oluyor.

*

"Sonu olmayan" savaşlar sona ermeli ise, "sonu olan" savaşlar (yani ABD'nin kazandığı savaşlar) devam mı etmeli?

Tüm savaşları ABD mi kazanmalı?

Onların kazandığı savaşlar haklı ve meşru mu, Habermas'ın kavramıyla sorarsak, onların kazandığı savaşlar "meşruiyet krizini" aşıp, haklılık mı kazanmış oluyor?

Sonu olmayan savaş deyimi, Trump açısından, "biz bu savaşı kaybettik" demek mi?

Örneğin, Vietnam gibi küçücük bir ülkede, travmatik etkileri yıllarca da süren, çok ağır yenilgi ABD için bu kapsama mı giriyor?

ABD, 1919'DA TÜRKİYE'YE YENİLDİ!

Trump biliyor mu bilmiyorum ama, biri kulağına fısıldasa iyi eder:

ABD, yalnızca Vietnam'da, Afganistan'da, İran'da yenilmedi.

ABD, en önemli yenilgisini yüz yıl önce 1919'da Türkiye'de Atatürk'ten aldı.

*

Bir kez daha tekrarlıyorum.

ATATÜRK, 1. DÜNYA SAVAŞINI BİTİREN MUZAFFER KOMUTANDIR!

1918'de sona erdiği -tarih bilinci yok edilen kitleler tarafından- bir "kalıp yargı" olarak kabullenilen ilk büyük savaş, Türkiye'nin bir yıl sonra işgali ile devam etti.

Dünya Savaşı, bizim "Kurtuluş Savaşı" adıyla andığımız (aslında topraklarımızda devam eden Dünya Savaşı'nın) milli mücadele sonucu bitmiştir.

Üstelik, bizim savaşımızda yanımızda hiç kimse yoktu.

Dünya Savaşı'nda ise, her iki taraf da birçok ülkenin koalisyonundan oluşuyordu.

*

15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunan efzun askerleri tarafından işgale başlanmasından 13 gün önce, 2 Mayıs 1919'da dönemin ABD Başkanı Windrow Wilson - (hani o ünlü "Wilson Prensipleri" diye o dönem çok insanın sarıldığı dayatmanın sahibi)- Paris'te tüm işgalcileri toplamıştı.

İtalya'nın söz dinlemediği toplantıda Wilson, Türkiye'nin "paylaşım planını" yapmış, diğer işgalcilere görevlerini tek tek dağıtmıştı.

*

(Bu konudaki tüm ayrıntıları, belgeler ve fotoğraflar "1919: Gizli ABD İşgali" adlı kitabımda okuyabilirsiniz.)

(Özellikle üniversitelerin tarih bölümlerine tavsiye ederim ki, biraz araştırma dersi alsınlar!)

ABD BAŞKANINA ÖĞÜTLER

ABD Başkanına söylenecek çok söz var.

Savaşları başlatma!

Dünyanın masum ülkelerine emperyalist saldırılar düzenleme!

Başta "enerji" olmak üzere dünyanın ekonomik kaynaklarını sömürmek için, dünyanın dört bir yanına ordular, uçak gemileri gönderme, kıtalar arası füzelerle tehdit etme!

İnsan ol!

Savaş tohumları ekip dünya uluslarını birbirine kırdırma, birbirini yiyen "yamyam ülkeler" üretme!

FOBİK NARSİSİZM

Fobi ve narsisizm kelimelerini, bu satırları okuyan, herkesin bildiğine eminim.

Bu iki kavram birleşip "fobik narsisizm" haline gelince başka bir şey oluyor.

Kendi korkularının esiri olan, korkularına yenilen ve bundan kaçıp kurtulmak isteyen fobik kişiler, bilinçdışı olarak, bunu narsisizmle aşmaya (da) çalışıyor.

Yani, "büyüklenmeci" (narsist, öz-sevici) bir tavır sergileyerek korkuları yeneceğini sanıyor.

Bu bir çeşit "korkuya karşı meydan okuma" durumu.

*

Bu durumda, karşımızda bir "konuşan özne" görürüz ama aslında karşımızdaki "konuşan bir nesne"dir.

Korku nesnesidir!

Kimi zaman insanların niçin "insan" gibi davranmadığına şaşarız.

İşte bu yüzdendir.

*

Bağlayayım.

Savaşlar sona "erdirilirse" ABD kime silah satacak?

Ülkesinin dev ilaç sanayii nasıl ayakta kalacak?

Sağlık sosyolojisinin genel tespiti şudur:

"İlaç tüketebilmek için hastalık üretmek gerekir!"

Bunu yıllardır uygulayanlar, silah ve bomba tüketebilmek için de savaş üretmek gerektiğini bilmiyor mu sanıyorsunuz?

 

Yazarın Diğer Yazıları