1 Kasım'ın tartışmasız tek kazananı Ahmet Davutoğlu, en çok kaybedeni ise Devlet Bahçeli. Biri 13 yıldır iktidarda olan AKP'yi yüzde 49.5'lik oy oranıyla dördüncü kez zirveye taşıdı. Diğeri 18 yıldır başında bulunduğu MHP'yi yüzde beşlik oy ve 40 milletvekili kaybıyla dördüncü parti konumuna düşürdü.
Siyaset kitabına göre her ikisinin de yapması gerekenler çok açık ve net. Kazanan hükümeti kurup ülkeyi yönetecek, kaybeden "Sen bilirsin" dediği Türkiye'den aldığı yanıtın gereğini yapacak.
Nedir o?
Partisinin tabanından ve içinden yükselen olağanüstü kurultay çıkışlarına kulak vermek. Yani "Bu talebi gördüm, bundan kaçmam. Demokrasinin gereği ve cilvesi budur" diyerek parti içi güven oylamasının önünü açmak. Bunu yaparken de geçmişte bir şekilde MHP'yle bağı kopan ya da kopartılan küskün, kırgın herkesi kongreye davet ederek "İsteyen aday olabilir" demek.
Peki Bahçeli bunu yapar mı?
Yapmayacağını çok açık söyledi. Daha doğrusu, klasiğini ve istikrarını(!) bozmayarak kafadan yine "hayır" dedi. Çünkü 7 Haziran gecesinden bu yana MHP liderinin kelime dağarcığında "evet"e yer yok. Aslında var da kendisi için "Lazım olduğunda kullanırım" diye saklıyor...
***
Dün bir zamanlar Bahçeli'nin çok yakınında olan bir isimle bu "hayır" tutkusu yüzünden gidilen seçimdeki yenilginin nedenleri üzerine konuştuk. Söze "Devlet Bey 13 yıl önce de evet diye tutturduğu için 3 Kasım 2002'de erken seçime gidilmiş ve hüsrana uğramıştık" diye başlayan eski genel başkan yardımcısı ve İstanbul milletvekili, ardından da 1 Kasım'ın faturasını Bahçeli'ye keserek, nedenlerini şöyle sıraladı:
"Halka yüzünü dönmedi. İktidarı tek adamlık ve tek adama boyun eğmekle suçladı, diğer taraftan kendisi tek adamlık yaptı. Hiçbir demokratik tavır ortaya koymadı. Halka propaganda yapmak yerine halkın kendisine neden oy vermek zorunda olduğunu gösterdi. Kendisine yöneltilen suçlamaları izah etmeye bile gerek duymadı, sloganındaki gibi 'sen bilirsin Türkiye' dedi. Türk halkı da ona gerekli cevabı verdi."
Bunun üzerine biz de "Parti içinden Bahçeli'nin geçmişteki 'evet'ine niye kimse 'hayır' demedi? Ya da Bahçeli'nin bugünkü 'hayır'larına neden herkes 'evet' diye onay verdi?" sorusunu yönelttik.
Buna gelen yanıt ise sadece gülmek oldu...
Tunca Bengin / Milliyet
Bahçeli kaldığı sürece MHP'ye ekmek yok!..
(...) Bahçeli'nin MHP'yi şahsi malı, kendi partisi gibi görme, iktidardan uzak tutma politikasının bedeli ağır oldu..
Ülkücü camia meydanlara çıkamaz hale geldi..
MHP'de artık Karadenizliden, Akdenizliden, Egeliden, Orta Anadoluludan Trakyalıdan zor oy ister..
Ne diyecekler?
Seçmen, git işine, sen iktidar olmak istemiyorsun ki niye oy vereyim derse ne cevap verecekler?
MHP'de de hesaplaşma olacak..
Çünkü, Bahçeli MHP'de politika yapmanın önünü kapattı..
İktidar olmamak için politika yapılmaz herhalde!..
*
1 Kasım seçiminde belli oldu.. Bahçeli genel başkan kaldığı sürece MHP'ye ekmek yok...
Mehmet Tezkan / Milliyet
*
AKP'yi memnun etti
Sevgili okurlar. Bu sütunda hep fıkra yazıyorum ama bugün sizlere fıkra gibi bir haber nakledeceğim...
Manisa'da, milletvekili sayısını 5'e çıkaran AKP'de sevinç devam ediyor.
Seçimi açık farkla kazanan AKP'nin Manisa Milletvekili Recai Berber, yaptığı basın toplantısında, çok sayıda MHP'li seçmenin AKP'yi desteklediğini belirterek:
"Bize bunu sağlayan Devlet Bahçeli'ye çok teşekkür ediyorum. Onların sayesinde bunlar oldu. Allah bazen ummadığımız yerden destek verir. Sağ olasın Bahçeli" dedi.
Rahmi Turan / Sözcü
*
En büyük başarısı yenilmek
(...) Çünkü MHP cenahında cemaat ne derse desin imam bildiğini okumaya devam edecektir! Seçim sonrasında MHP Lideri tarafından yapılan şu açıklama bu tezimizi destekleyen bir açıklama olarak tarihe geçmiş bulunuyor:
Oyunu bozduk, barajı aştık!
Herkesin "müthiş bir yenilgi" olarak kabul ettiği sonucun bu sözlerle "sanki büyük bir başarıya" imza atılmış gibi gösterilmeye çalışıldığını kim inkâr edebilir?..
Zeki Ceyhan / Milli Gazete
*
'Milliyetçi camia ölü evi gibi'
MHP'nin eski ağır toplarından Şevket Bülent Yahnici, partisine ağır eleştiriler yöneltirken "MHP 1 Kasım seçimlerinden oy, puan, sandalye kaybıyla çıkmıştır. Gün itibariyle milliyetçi camia, cenaze çıkmış ölü evi gibidir" dedi;
"2002'de ülkeyi seçim macerasına sürükleyen irade ile bugün, 7 Haziran'dan 1 Kasım seçimine sürükleyen irade aynı kafa yapısıdır. 3 Kasım 2002'de AKP'ye tepsi içinde iktidar sunan irade, bugün de 1 Kasım'da yine AKP'ye tek başına iktidar kapısını açmış ve iktidarı sunmuştur. 2002'de % 8 olan oylar bugün %12'ye düşmüştür."
Yahnici'nin eleştirileri özetle şu noktalarda toplanıyor:
-Yöneticiler, MHP'nin içinde bulunduğu hazin tablonun farkında değillerdir. Dünyayı okuyamayacaksınız, Türkiye'yi okuyamayacaksınız... Etrafta olup biteni göremeyeceksiniz... Gördüğünüzü anlamayacaksınız, algılayamayacaksınız... Sonra da yenilgiyi algı operasyonları ile izaha kalkacaksınız.
-Seçim kampanyanızı ürettiğiniz ve üreteceğiniz fikir ve projeler üzerine değil de çıktığınız bütün TV kanallarında "dedi, demedi, dedim, demedim, demediler, vs." gibi basitlikler üzerine kurarsanız, netice maalesef böyle olur.
- Genel Başkan ve yönetim başta olmak üzere bütün Milliyetçi Hareket camiasının Necip Fazıl'ın deyimi ile "nefis muhasebesi"ne, feraset ile düşünmeye ve davranmaya ihtiyacı vardır. Türk milliyetçisi olarak, bu sözleri ifade etmeyi zaruret görmekteyim..
Yalçın Bayer / Hürriyet
*
Latif Demirci / Hürriyet