Geçtiğimiz günlerde CNN Türk'te korona virüsünün tartışıldığı programda 'uzman kişilerin konuşmadığını' savunarak tepki gösteren ve stüdyoyu terk eden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, yeni açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Ceyhan, Radyo Karakutu’da yayınlanan Bidebunuizle programında Yavuz Oğhan’a konuştu. Hiçbir tedbir alınmazsa yaklaşık 1 buçuk ay sonra dünya nüfusunun yarısı enfekte olacağını ifade eden Ceyhan, “Bizde durum nasıl?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“SAVAŞIN İLK CEPHESİNİ GEÇTİK, İKİNCİ CEPHE DAHA ZOR”
“Bu işi bir savaş gibi düşünürseniz bu savaşın ilk cephesini artık geçtik. Savaşta ön cepheye bir kuvvet koyarsınız. O kuvvet hiçbir zaman en güçlü ordunuz olmaz. Çünkü düşman o hattı geçtikten sonra esas güçlü hattınızı oraya koyarsınız. İlk kuvvet görevini yaptı. Burada beklenen faaliyet devlete yönelikti. Devlet o faaliyetleri yürüttü.
Bize geç geldi virüs. Ama şimdi ikinci cephedeki savaşı doğru yürütemezsek biz sadece bir iki hafta geriden takip ederek İtalya, İspanya ve İran’ın yaşadıklarının aynısını yaşarız. Çünkü bu ikinci savaş daha zor. Burada devletin yaptıkları yetmiyor. Bireysel, kurumsal faaliyetler ve medyanın yaklaşımları çok önemli.Dolayısıyla burada iyi bir savaş vermezsek diyelim ki 70 bin hastayı bir ay sonra değil iki ay sonra görürüz.”
“SAĞLIK BAKANLIĞI VAKA TANIMINI GENİŞLETMELİ”
Virüsün bize geç gelmesinin, diğer ülkelerin yaşadığı tecrübeleri görme avantajını sağladığını belirten Ceyhan, Güney Kore ve Japonya’nın çok fazla test yaparak salgını kontrol altına aldığını, Türkiye’nin de benzer bir yöntem uygulamak zorunda olduğunu vurguladı. Türkiye’nin korona virüs testi için yurtdışıyla bağlantı şartı koyduğunu dile getiren Ceyhan, Sağlık Bakanlığının vaka tanımını değiştirmesi gerektiğini söyledi. Ceyhan, “Sadece maddi engeller yok. Aynı zamanda bu kadar testi yapacak kit lazım. Aynı sıkıntıyı bütün Avrupa ülkeleri ve ABD’de çekiyor. Parası var ama alacak kit yok. Salgınlarda en büyük problem budur. Yine belli bir kurallara bağlamak zorundasınız. Her ateşi çıkana, öksürene test yapacağım derseniz günde 40-50 bin test yapmak zorundasınız. O da mümkün değil. Hiç değilse solunum sıkıntısı olanlar şartı da konabilir. Ama genişletmek lazım” ifadelerini kullandı.
“DEVLETİN ALDIĞI KARARLAR YETMEZ…”
Müzeler, ören yerleri, Kapalıçarşı gibi riskin yüksek olduğu yerlerde tarama yapılmasının virüsü taşıyanların tespitinde faydalı olacağını söyleyen Ceyhan, evden çıkmayarak izolasyonun sağlanmasındaki önemi anlatırken İtalya’ya örnek verdi. İtalya’da vaka tespit edildikten sonra hükümetin uyarılarının dinlenmediğini belirten Ceyhan, bu şekilde virüsün İtalya’nın tamamına yayıldığını ifade ederek, “Kurallara uymazsak, bunu tatil gibi değerlendirirsek bizde de aynı şey olur. Devletin aldığı kararlar yetmez bunu ne kadar uyguladığınız önemli” dedi.
“81 İLDE DE VİRÜS VARMIŞ GİBİ DAVRANMAMIZ LAZIM”
“Paniğe yol açmamak lazım ama insanları da kaygısız hale getirmemeliyiz. Boş verin, önemsiz dediğimizde insanlar yapması gerekenleri yapmıyor” diyen Ceyhan, “Bu vakaların yerinin, yaşının açıklanması işi biraz daha ciddiye bindirmez mi?” sorusuna, “Bence şu anda yerin hiçbir önemi kalmadı. Dünya Sağlık Örgütü “Her tespit edilen 1 vakaya karşılık 10 tane tespit edilmemiş vaka olduğunu düşünün” diyor. Bizde 47 vaka mı açıklandı, 470 olarak düşünün. Böyle olunca 81 vilayette de bu virüs varmış gibi davranmamız lazım. Yakında zaten her tarafta olacak. Bu sayı artacak” sözleriyle yanıt verdi.
“SOSYAL İZOLASYON KESİN VE EN ETKİLİ YÖNTEM”
Sosyal izolasyonun önemine dikkati çeken Ceyhan, “Şu anda bulaştırma katsayısı 3’e yakın. 1 kişi ortalama 3 kişiye bulaştırıyor. Hiç müdahale etmez kendi halinde bırakırsanız 2 ay sonra Türkiye’de 40 milyon insan hastalığa yakalanmış olur. Bunu yavaşlatmak tamamen alınan tedbirlerle ilgili. Örneğin; sadece karantina uygulaması tek başına bulaştırma katsayısını 3’ten ikiye indiriyor. Sosyal izolasyonu da yapabilirseniz bu yaklaşık 1’lere iniyor. O zaman salgın azalarak durma eğilimine giriyor. Burada sosyal izolasyon kesin ve en etkili yöntem” ifadelerini kullandı.
