Milletin kaderini değiştiren yolculuk
Sevgili okuyucularım geçtiğimiz Perşembe günü 19 Mayıs Atatürk''ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı''nı kutladık. Büyük Önder Mustafa Kemal''in Samsun''a ayak basışının 103. yılıydı. Millî Mücadele''nin adımıydı. Yazı günüm olmadığı için biraz gecikmeli de olsa bu önemli günle ilgili yazmak istedim.
İlk defa 1926 yılında kutlanan bayramın Türkiye ve Yavru Vatanımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için anlam ve önemi çok büyük.
Bilindiği üzere, Kurtuluş savaşının ilk temel adımı 19 Mayıs''ta atılmıştır. Bu Mustafa Kemal Paşa''nın Samsun''da Tütün İskelesi''ne adım atışının tarihidir.Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının 19 Mayıs 1919''da Samsuna çıktığı gün İtilaf Devletleri''nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşının başladığı gün kabul edilmektedir. Aslında bunun başlangıcı Bandırma vupuruna bindiği tarih olan 16 Mayıs''tır.
Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
***
Pandemi dönemi kaybettiğimiz tarihçi yazar Muhittin Nalbantoğlu her gün, "Mutlaka tarihinizi unutmayınız… Araştırmalarınızı çok yapınız. Çok okuyunuz" derdi. Haber Merkezinde Atatürk ile ilgili bilgilerini, büyük bir heyecanla gözleri dolarak bizlere anlatırdı. Bizler de çok özel bilgileri, konunun uzmanından dinlemenin mutluluğunu yaşıyorduk.
İşte Nalbantoğlu''nun bu özel bayramımıza ilişkin bizlere anlattığı ve köşesine aldığı kıymetli yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
...
19 Mayıs ve Atatürk
İşgal altındaki Türkiye''nin durumunu rahmetli Yusuf Ziya Ortaç çok çarpıcı ve düşündürücü bir şiirinde şöyle anlatır:
"Ağlamaktan gözlerin kızarmıştı
akları
Büyük yas karartmıştı kırmızı
bayrakları
Boyunlar bükülmüştü, başlar
durmuyordu dik
Kendi vatanımızda vatansızlar
gibiydik
Anayurda dörtbaştan saldırmıştı
düşmanlar
Türkün büyük derdini Türk olmayan ne anlar..."
Türkiye otuz asırlık tarihinin en büyük felâketini yaşıyordu. Ülkenin dört bir yanı işgal altında inliyordu. Millet kan ağlıyordu. Düşmanlar ve azınlıklar coşku içinde idiler. Artık Türk''ün işi bitmişti. Aç kurtlar gibi vatanın her tarafına saldırmışlardı. Tarihler 16 Mayıs 1919''u gösteriyordu. Uzun süren bir hazırlıktan sonra Mustafa Kemal Paşa İstanbul''dan Anadolu''da bir direniş hareketini örgütlemek için ayrılıyordu. Aynı günlerde Yahya Kemal Beyatlı Türk''ün geleceğine de ışık tutan şu mısraları yazıyordu:
"Fakat bu çok süremez, mutlaka
şafak sökecek,
Ateş ve kan ile siler ordumuz
bir gün lekeyi
Bu insana bir şeyn (utanç) olan
mütarekeyi..."
Atatürk İstanbul''dan ayrılırken neler hissettiğini daha sonraki yıllarda, büyük Türk zaferinden sekiz yıl sonra ilk defa İstanbul''a geldiğinde milletine şu veciz sözlerle anlatıyordu:
"İki büyük cihanın mültekasında (-birleştiği yerde) Türk tarihinin ziyneti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul bütün milletin kalbinde yeri olan eşsiz kahraman İstanbul şehridir. On yıl önce işgal altındaki kan ağlayan İstanbul''dan içim sızlayarak ayrıldım. Uğurlayanım yoktu. On yıl sonra taşan, coşan İstanbul''a kavuşmuş bulunmakla sonsuz bir gurur ve mutluluk içindeyim..."
Atatürk''ü Samsun ve Anadolu yollarına götüren Bandırma vapurunda yanında bulunan arkadaşlarının "Atatürk ile Samsun''a çıkanlar" kitabında anlatıldığına göre yukarıda zikrettiğimiz "İstanbul''dan içim sızlayarak ayrıldım" duygularını yaşarken gözleri yaşlarla dolu imiş.
Rakam olarak kısacık bir süreyi gösteren bu tarihler arasında rahmetli Mithat Cemal Kuntay''ın dediği gibi "Bazen bir rakamda bin yıl gizlidir: Türk''ün ondokuz Mayısı."
Biz bugün bu aziz vatanda -herşeye rağmen- huzur içinde yaşıyorsak o büyük ızdırap yıllarındaki uykusuz geçen harita başlarında çalışanların, ve bu çalışmaların kan bedelini canı ile ödeyen isimsiz kahraman Mehmetçiklerin bir millet yaşasın diye kendini feda edenlerin yüzüsuyu hürmetinedir. Allah baştaki Mustafa Kemal ve arkadaşlarına, Kurtuluş Savaşı şehitlerine rahmet eylesin.