Tarih karşısında AKP!

Rehinelerin kurtulmasında zamanlama gerçekten manidar. 

Bu hamur çok su götürecek bir hamur ama biz bugün daha genel bir zaviyeden, dipnot, terim ve kavramlarda boğulmadan, genel bir  “Tarih ilmi”  zaviyesinden bakacağız AKP dönemine... Çünkü her icraat bir “Tarih” aynı zamanda. 
AKP bir yandan ülkenin bir yandan kendi tarihini yazıyor ve bizler de yazılan bu tarih içerisinde yaşıyoruz.
Biliyorsunuz, “Tarih”in muhtelif tarifleri vardır.
İlahiyatçılar Tarih’i, “Dinler mücadelesi” olarak kabul ederken, milliyetçiler, “Milletler mücadelesi” olarak tanımlar.  
Sosyalist ve Komünistler için Tarih bir “Sınıflar mücadelesi”  daha doğrusu emeği temsil eden işçi sınıfı ile sömürüyü temsil eden işveren sınıfı savaşıdır. 
AKP ve lideri Erdoğan ve kadrosu, yönettiği Türkiye’ye hemen her alanda hezimet üstüne hezimet yaşattı, yaşatıyor. 
Eğer Erdoğan tarihi “Bir dinler mücadelesi” olarak algılıyorsa, kendileri döneminde Türkiye’de kaybeden İslâm dini olmuştur.  
Hem de hemen her alanda... 
Türkiye, boydan boya apartman kiliseleri ile bu dönemde dolmuştur. İslâm’ın kesinlikle yasak ettiği zina ve domuz eti bir şekilde serbest bırakılmış, bir dönem,  “Allah katında din İslâm’dır”  ayeti hutbelerde okunamaz olmuştur. Çünkü Erdoğan, arkasında kilise ve CFR bulunan  “Dinlerarası Diyalog” un Eş Başkanlığı’nı kabul etmiş, hatta bununla övünmüştür. Artık ne için verildi ise dünyada ilk defa bir Müslüman lidere, Amerikan Musevi Lobisi tarafından “Büyük Cesaret Ödülü”  takdim edilmiş, Erdoğan da bu ödülü almayı içine sindirebilmiştir. Ders kitaplarında domuzlar sevimli gösterilmiş, Peygamber resimleri yayınlanmış, toplantılarda “Müslüman kadınların Hıristiyan ve Yahudi erkeklerle evlenmeleri” propagandasına ses çıkartılmamıştır. Evet, Erdoğan, “Tarihi, bir dinler mücadelesi”  olarak görüyorsa, İslâm dini onun döneminde bütün kalelerini kaybetmiş, camiler bile AKP propagandasının yapıldığı mekânlar haline getirilmiştir. Müslüman camilerini kışla haline getiren ABD askerleri Erdoğan tarafından övülmüştür.
... Eğer Erdoğan “Tarih bir milletler mücadelesi” diyor böyle kabul ediyorsa, o, Türk milletinin dün Başbakanıydı bugün Cumhurbaşkanıdır ve Mecliste  “Türk milleti” için yemin etmiştir. Gelin görün ki Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde en çok kaybeden Türk ve Türklük olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nde Türklük etnik gruplardan bir etnik grup haline dönüştürülmüş, 36 parçanın biri olarak takdim edile edile, en sonunda bu 36 parçanın en itibarsızı, hatta en günahkâr ve en suçlusu haline dönüştürülmüştür.
Ermeni’sinden Rum’una, teröristinden, isyan çıkartanlarına kadar tarihte hangi milletle bir “var yahut yok olma mücadelesi” yaptı ise cümlesinden özür dilemesi gerektiği Erdoğan döneminin geldiği son noktadır. Devlet tabelalarından  “T.C.” ibarelerinin söküldüğü, Devlet madalyalarından  “T.C.”  remzinin çıkarıldığı ve belli bir bölgesine  “Kürdistan” adı verildiği dönem, Türklüğün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Erdoğan dönemi olmuştur. Özetle Erdoğan döneminde İslâm da Türklük de “kaybeden” lerdendir.
... Eğer, Erdoğan bir sosyalist, bir komünist gibi düşünüyor yani, Erdoğan’a göre Tarih bir  “emekçi-sermayedar”  mücadelesi ise onun döneminde kaybeden sürekli  “emekçi”  kazanan ise sürekli “emperyalizm”in Türkiye’deki taşeronları ve tabii yurt dışındaki kökleri ve efendileri ile bankalar olmuştur.
Asgari ücrete yüzde 5-6 zam, emeklilere yılda 10-15 lira fazla vermek bile Erdoğan’ın gücüne giderken sömürü sınıfının çalma-çırpma aygıtları servetlerini birkaç misli artırmıştır. Çiftçiye 5 liraya verilen mazot ‘Mavi Tur’ yapan yat sahiplerine 2-3 liraya verilmiş, ilaçtan vergi alınırken pırlantadan vergi alınmamıştır.
Zenginle yoksul arasındaki uçurum alabildiğine açılmış, devleti talan etmekte bakan ve çocukları yarışır hale gelmiş, hiçbir iş yapmayanların evlerinden kasalar dolusu yabancı paralar çıkmış, gece gündüz çalışanlar ise ay sonunu bulabilmek için yüksek faizli kredi kurbanı olmuş yahut bir paket makarna ve pirinçle iktidar partisinin yüzünü gözetler hâle gelmiştir. 
Evet, Erdoğan’ın devri iktidarında Tarih bir dinler mücadelesi ise kaybeden İslâm dini, Tarih bir milletler mücadelesi ise kaybeden Türk milleti, Tarih bir sömürü-emek mücadelesi ise, kaybeden emekçi olmuştur. 

Yazarın Diğer Yazıları