Trabzon’un çıkışı zor...

“Vur” deyince öldürenlerin çokça değilse bile epeyce bulunduğu bir şiddete ben diyeyim “eğimli”, siz söyleyin “sevdalı” toplumuz. Siz buna bir  de sabretmeyi bilmemeyi ekleyin!

Böyle bir toplumun söylem ve eylemleri ile en büyük zararı da kendi kendine vermesinden doğal bir şey yoktur. Ki bu söylem ve eylemler dışarıdan bilinçli bir şekilde tahrik edilmiş olsa bile, sonuçta zararı kendini bu yanlışlara kaptıranlar öyle ve böyle görmektedirler. Ünlü düşünür, devlet adamı Hamilton’un ifade ettiği gibi: “Haklı bir davaya en büyük zararı, muhaliflerin sert eleştirileri değil, yandaşlarının akılsızca ve ölçüsüzce destekleri verir.”

* * *

Siyasetten spora kadar hemen her alanda kendine yer bulan bu “akılsız yandaş davranışı” son haftalarda büyük haksızlığa uğrayan, uğratılan Trabzonspor’da maalesef haklı olduğu davada koca bir camiayı belki tam olarak haksız değilse bile zor ve kendine yakışmayan bir hale sokmuştur.

* * *

Gaziantepspor maçında verilmeyen net bir penaltı ile uğranılan haksızlık zirve yapmış olsa bile, sonrasında yaşanan alıkoyma olayları ve başta Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu olmak üzere sarf edilen sözler, maalesef Trazonspor’u hak etmediği zor bir sürecin içine taşımıştır. Çok yanlış oldukları, sahipleri tarafından edilen özür beyanları ile de onaylanan sözler, kendileri ağır cezalara çarptırılmış olsa da sebebi ne olursa olsun, haklı veya haksız sadece Trabzonspor’u değil, koca bir camiayı hatta Trabzon’u daha da zor durumda bırakmıştır.

Kenara çekilsinler

“Daha da” diyorum, çünkü Trabzonspor her konuda, her alanda, her açıdan çok kötü ve çok zorlu bir sürecin içindedir. Süper Lig’deki yeri, oynadığı futbola benzemeyen oyunu, 500 milyon lirayı aşan borcu, dağılmış yönetimi, bölünmüş taraftarı ile sadece tarihinin değil, belki de önündeki 5-6 yılını da kapsayacak bir kötü gidişat Trabzonspor’un bugünkü tarifidir.

* * *

Bu kötü tarifin içinden zirveye çıkmak imkansızdır. Düzlüğü çıkmak ise, kelimenin tam anlamıyla bir “topyekün fedakârlık ve toplu hareket” gerektirmektedir.

Yeter ki, şimdiye kadar yanlış reçetelerle bu kulübe zarar verenler hadlerini bilsin, kenara çekilsin ve üzerinde leke olmayan, üzerine kir yapışmayacak olanlara bu işi bıraksınlar. Kendileri de, yaptıkları hataların, işledikleri günahların bedelini ödemek için sadece ve sadece kendilerinden talep edilenleri yerine getirsinler. Yani, “Gölge etmesinler, başka ihsan istemez.”

 

Yazarın Diğer Yazıları