MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Erdoğan'ın en güvendiği lider Bahçeli!

Bütün sorunlar bitti geriye bir tek Başkanlık kaldı!..

Onu da Tayyip Bey çözmeye çalışıyor…

(…)

Tayyip Bey Saray'a çekildikten sonra yalnızlaşmaya başladığını düşünüyor…

Kudreti bölüşmüş olmaktan sanki pişmanlığı var!..

7 Haziran öncesi 400 vekil istedi, sonra 330'a kadar düştü, ama hüsrana uğradı…

O nedenle de 1 Kasım'a kadar bu konuyu hiç gündeme getirmedi…

1 Kasım'da alınan sonuç, onun için yeni bir umut yarattı…

Sonuç alabilir mi?..

Türkiye'de Devlet Bahçeli gibi bir parti lideri varken neden olmasın?!..

Mehmet Türker / Sözcü

 

Samimiyet testi

(…) Kişioğlu bir kez hüküm giymeye görsün, arkası da yoksa, "ama o zaten suçlu!"diyerek gelen vurur, giden vurur, böylelikle toplumsal bir yaptırım olan ceza da zulme dönüşür.

Tutukluluk konusunda da kafalardaki karışıklık korkunçtur.

Her şeyden önce, tutukluluk, yargılamanın selameti açısından bir tedbirdir, amaa çoğunlukla tutukluluk ile infaz birbirine karıştırılır.

Tabii bir de 12 Eylül döneminde kurumlaşmış olan tutukluluğu, yargı yoluyla yargısız infaza dönüştürme uygulaması da vardır ki hâlâ devam etmektedir.

Doğrusu bu dönemin bütün büyük davalarında olduğu gibi, Can Dündar ile Erdem Gül olayındaki uygulamanın da bu olduğu açıktır.

Av. Turgut Kazan'ın, Can Dündar ve Erdem Gül'ü Silivri'de bir dost olarak ziyareti sonrasında Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yazdığı 03.12.2015 tarihli mektupta da belirtildiği gibi, arkadaşlarımıza Silivri kampusunda reva görülen muameleyle, bir kez daha tutukluluk cezalandırmaya dönüştürülmüş bulunmaktadır.

***

Gerçekten de Can ve Erdem'e uygulanan tecrit hem 5275 sayılı yasaya, hem anayasaya hem BM ilkelerine ve hem de AİHS'ye aykırıdır.

Tutukluluğu cezaya dönüştürmeye kimsenin hakkı yoktur. Tutuklu hükümlü değildir ve hükümlüye göre kimi ilave hakları vardır. Yasa gereği yazma hakkına sahip olan bu arkadaşlarımıza bir yazıcı verilmesi yasal haklarıdır.

Unutmayalım ki, tek parti döneminde hükümlü olarak yatmış olan Nâzım Hikmet'e daktilo verilmişti. Şimdi, tutuklu konumunda olan Can ve Erdem'e aynı olanağın sağlanmaması düpedüz yasalara ve hukuka aykırıdır.

Kimse çıkıp da "yazmalarına izin veriyoruz ya, daha ne istiyorlar!" diyemez, çünkü bu onların yasal haklarıdır. 12 Eylül döneminde, bu haktan resmen olmasa bile fiilen yararlandırılmıştır insanlar.

Can Dündar ve Erdem Gül'ü Silivri'de bir dost olarak ziyaret eden Avukat Turgut Kazan Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan uygulanan tecridin kaldırılması ve kendilerine birer yazıcı verilmesinin sağlanması için Adalet Bakanlığı kanalıyla Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'nü uyarmasını istiyor.

Bu istek karşısındaki tavrı, Dündar ve Gül'ün tutuksuz yargılanmaları yolundaki temennisini dile getiren Davutoğlu için bir samimiyet testi olacaktır.

Bakalım Başbakan ne kadar içten?

Ali Sirmen / Cumhuriyet

 

Türkiye-Suriye sınırına duvar çekilecekmiş!

Bütün Suriye Türkiye'ye aktı

şimdi geri dönmesinler diye duvar örüyorlar!

Akif Kökçe / Milliyet (Açık Pencere)