Muhalefet fark atarsa...
Yüksek Seçim Kurulu, 14 Mayıs seçimleri için yurt dışında 75 ülke ve 156 temsilcilikte sandık kurulacağını açıklamıştı.
YSK, sonradan yurt dışındaki 9 merkezde seçimleri iptal etti, 19 merkezde sandık sayısını artırdı
YSK açıklamalarına göre yurt dışında yaklaşık 3.200.000 seçmen oy kullanma hakkına sahip. Yurt dışında kullanılan oylar, temsilciliklerde kurulan sandıklarda oy verme işlemi bitince, torbalar mühürlendikten sonra diplomatik kuryeyle Türkiye'ye gönderiliyor.
YSK açıklamalarına göre yurt içerisinde oy verme süresi bittikten sonra, yurt dışından ağzı mühürlü olarak gelmiş olan oy torbaları, genel esaslara uygun bir şekilde, Çankaya'da bulunan "Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulu"nun denetimi altında, sandık kurullarına açtırılarak sayım ve dökümü yaptırılacak ve tutanak altına aldırılacak. Bu tutanaklar esas alınarak birleştirme işlemlerine ilişkin tutanak düzenlenecek ve sonuçlar Ankara İl Seçim Kurulu'na iletilecek.
Yurt dışından gelen oy torbaları, Atatürk Havaalanı'ndaki saklama odalarında bekletiliyor. CHP'nin resmi açıklamasına göre de "Yurt dışındaki 4.969 sandıkta ve oyları muhafaza etmekle görevli 155 saklama ulaştırma kurulunda, parti görevlisi bulunduruluyor hatta oyların saklandığı odaların kapılarına siyasi partiler de kilit takmaktadır. Siyasi partinin üyesi gelmeden oda açılamamaktadır. "
***
Buraya kadar bütün işlemler kuralına göre devam ediyor diye düşünülebilir. Devam edelim...
Yurt içinde ne tartışılıyor peki?
CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İçişleri Bakanlığı'nda Yüksek Seçim Kurulu'na paralel bir seçim takip sistemi kurulduğunu tespit ettiklerini açıkladı.
Erkek, İzmir'in Kiraz ilçesinde kaymakamlığın, İçişleri'nin talebiyle ilgili bir yazıyı ilçe seçim kuruluna ilettiğini, kendilerinin de "paralel sistem"den bu şekilde haberdar olduğunu belirtti. İçişleri'nin talimatını uygun bulmayan ilçe seçim kurulu, YSK'ya da sorarak, seçim günü anlık sandık sonuç tutanaklarının kaymakamlığa verilmesi talebini reddetti.
Kaymakamlıktan talepte bulunan ise İçişleri Bakanlığı'na bağlı Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi Başkanlığı...
***
Genel seçimlerde, İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanları'nın istifa etmesi uygulaması, son Anayasa değişikliği le birlikte ortadan kaldırıldı...
İçişleri Bakanlığı, hiçbir yetkisi olmadığı halde Yüksek Seçim Kurulu'nun görev alanına girmek istiyor. Bu durum şimdilik engellenmiş gibi görünüyor.
Diğer taraftan Erzurum mitinginde, Ekrem İmamoğlu'nu taşlamak için örgütlenmiş taşlama ekibine, istihbaratta görevli bir uzman çavuşun öncülük ettiğinin ortaya çıkması da mide bulandırıcıdır.
***
Demokratik ülkelerde seçimler, hâkim gözetiminde yapılır. İl ve İlçe Seçim Kurulu Başkanları ve yardımcıları hâkimlerden oluşur...
Adalet Bakanı'nın istifa etmediğini de bir kenara bırakalım, yargı büyük ölçüde FETÖ'nün elindeyken 15 Temmuz'dan sonra AKP'nin kontrolüne geçmedi mi? AKP'de aktif siyaset yapanlar, hâkim ve savcı olarak atanmadı mı?
Yine yurt dışı oyları taşıyan Türk Hava Yolları, Ulaştırma Bakanı'nın emrinde değil mi?
Nasıl ki İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanları'nın istifa etmesi bir seçimin sağlıklı yürümesi için gerekli şartlardan biriyse, yurt dışındaki seçim süreçlerinin de Dışişleri Bakanlığı etkisinden uzak sürdürülmesi gerekmez miydi?
Ya, yurt dışında oy kullanma süreci, oyların torbalanması, oylama bitene kadar saklanması, diplomatik kuryeyle yani Dışişleri Bakanlığı personeli eliyle taşınmasında hâkim gözetimi olduğu söylenebilir mi?
Sürecin neresine bakarsanız bakın hukuka uygun değildir! İktidarın özellikle yargıyı siyasallaştırdığı, kendisine oy verecek yabancıları vatandaş yaptığı bir süreçte, muhalefetin seçimleri kazanması için ciddi bir fark atması gerekir...