Müjdesi de hayatı gibi "saray"

20 Temmuz 1974''teki Barış Harekatı;

Dünyaya meydan okuyarak, Kıbrıs Türkü''nün yaşam hakkı için verilen mücadelenin, en keskin hamlesidir.

Enosis çılgınlığına karşı, katliamlara karşı, Türk''ü yok sayan, Kıbrıs''ı Rum''un malı gören nobranlığa karşı, "Yeter artık" denilen, asil duruştur.

"Toros" Rauf Denktaş ve mücahidlerinin, kelleyi koltuğa aldığı, serini meydana koyduğu bir büyük kavgadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''nin Dünya''ya ilan edildiği gün taçlanan bir büyük adımdır.

**

Dün 47''nci yıldönümüydü.

Bugüne kadar yapılan törenlerde, Kıbrıs''taki Türk varlığı dünyaya tekrar tekrar haykırıldı.

Kendi yağında kavrulmaya çalışan Kıbrıs Türklüğü''ne, anavatandan her daim destekler verildi.

Analarının ak sütü gibi helaldir.

**

Ancak, ilk kez ilginç bir müjdeyle gitti Türk heyeti Lefkoşa''ya.

Eski "Mücahid"lerin, doymaz "Müteahhit"e dönüştüğü yeni Ak Parti kimliği, vere vere, bir "Saray" müjdesi verdi.

"Mücahidim" diye iktidara gelenler, "Mücahidlerin" kurduğu Cumhuriyete de, müteahhitlik alışkanlıklarını taşıdılar.

Türkiye''de 110 odalı saray yaptıran,

Okluk Koyu''nda tabiatı biçip yazlık saray yaptıran,

Ahlat''ta göl kenarındaki araziyi bile saray ile onurlandıran (!) eski mücahid, müteahhitlerin yeni hamisi,

Adaya da saray müjdesiyle gitti.

**

O Cumhuriyetin büyük kahramanı, kurucu Cumhurbaşkanı''na hakaret edip, neredeyse kovacak kadar mevzuya yabancı aklın, aklına gelen tek şey, yine inşaat, her yerde inşaat, her yerde saray.

Rauf Denktaş''a saygısızlık edebilecek kadar ileri gitmekten ar etmeyip, ödül olarak buton götürmek, gerçekten de mevzuyu anlamamak.

Ama yapacak bir şey yok. Fıtrat böyle.

**

Türklük mü diyecekti?

Vatan mı diyecekti?

Kardeşlik mi diyecekti?

Dünyayı saraydan gözleyenin müjdesi, saraydan başka ne olacaktı ki?

 

"ŞAHSIM" DEVLETİNİN PROTOKOLÜ!

Kıbrıs Barış Harekatı''nın 47''nci yıldönümünde tam bir skandal yaşandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanına misafir olarak Oğuzhan Asiltürk''ü, Fatih Erbakan''ı, Devlet Bahçeli''yi de alarak Lefkoşa''ya gitti.

Başka misafirleri de vardı.

**

İYİ Parti heyeti, Türk devletinin değil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''nin davetlisiydi.

Siyasi İşler Başkanı Cihan Paçacı Genel Başkan Vekili olarak, TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu da, Meclis Grubu''nu temsilen, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar''ın davetlisi olarak Lefkoşa''ya gitti.

Hem partinin, hem de temsilcilerin Kıbrıs davasına bakışı malumunuz.

Dr. Fazıl Küçük''ten, Rauf Denktaş''a kadar, Kıbrıs Türklüğü''nün kutsal davasına omuz veren her mücahide şükran beslerler.

**

Gittiler ama ne oldu dersiniz?

Ak Partili Cumhurbaşkanı ve ekibinin alışageldiğimiz şımarıklığı törene de yansıdı. Ev sahibinin protokolü yerine, misafirin protokolü devreye girdi.

Ve Ankara''daki ağaların misafirleri ön sıralara alındı.

Ev sahibinin misafirleri ise arka sıralara atıldı.

Devlet teamülü nedir, protokol teamülü nedir bilmeyen, belki de bilip de işine gelmeyen akıl, Lefkoşa''da da başroldeydi.

Bu bir fıtrat.

Türkiye Cumhuriyeti''ni "Şahsım" devleti olarak gördükleri için, ''Yavru Vatan''ı da çiftlikleri saydılar.

Tüm öncelikler ağanın ve ekibinin oldu.

Şımarık bir iktidarın şımarıklığı, sınırları aştı.

**

Sonuçta, Cihan Paçacı ve İsmail Tatlıoğlu, kırıp dökmeden alanı terk etti.

Ardından, Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş''ın kabrine geçtiler.

Rahmet okudular, dualarını okudular ve Ankara''ya döndüler.

**

1974''ün kahramanı Rauf Denktaş''a saygısızlık edenlerse, 1974''ün 47''nci yıldönümünde, işi en çok sahiplenen oldular.

Aslında komik oldular da, farkında değiller.

**

Vesileyle ruhun şad olsun Dr. Fazıl Küçük.

Ruhun şad, mekanın Cennet olsun Rauf Denktaş.

**

Ne diyordu şarkıda;

"Geçer, geçer, daha öncekiler gibi,

Bu da geçer, neler neler geçmedi ki.."

Yazarın Diğer Yazıları