Mutfak enflasyonu daha yüksek

Nisan ayında yıllık TÜFE oranı yüzde 10.94 oldu. Yıllık TÜFE oranı, işçi ve memurlar için önemlidir... Çünkü ücret ve maaşlar, satın alma gücünü korumak için bu orana göre artırılıyor. Ancak bu oranlar TÜİK'in harcama sepetindeki oranlara göre oluşturulmuş, zengin ve fakirin ortalamasıdır.

TÜFE sepetinde en önemli harcama gurubu gıda ve alkolsüz içeceklerdir. Gıda ve alkolsüz içeceklerin  TÜİK'in harcama sepeti içindeki payı yüzde 22.77'dir. Gıda ve alkolsüz içeceklerin yüzde 10,94 olan enflasyona katkısı 2.57 yüzde puandır.

Ne var ki, gıda ve alkolsüz içeceklerin (Musluk suyu içemeyeceğine göre) düşük gelir guruplarının harcama sepeti içindeki payı en az yüzde 40'tır. Bu orana göre gıda ve alkolsüz içeceklerin enflasyona katkısı daha yüksek 4.51 yüzde puan olacaktır. Arada 1.94 yüzde puan fark var.

Yine düşük gelirli gruplar için bir diğer önemli harcama gurubu konut harcamalarıdır. Bu gurubun TÜİK'in harcama sepeti içindeki payı yüzde 14.34'tür. Konut harcamalarında  yıllık TÜFE oranı yüzde 14.52'dir. TÜİK hesabına göre, konutun TÜFE'ye katkısı 2.08 puandır.

Gerçekte ise konut harcamalarının düşük gelir grupları harcama sepeti içindeki payı en az yüzde 25'tir. Bu durumda düşük gelir guruplarında konut harcamalarının yıllık enflasyona katkısı 3.63 puana çıkıyor. Arada 1.55 yüzde puan fark var.

Bu hesaba göre, TÜİK sepetinde düşük gelir guruplarının gıda ve konut harcamalarının sepet içindeki payı yüzde 65 oluyor. Diğer yüzde 35 harcamalarını da yıllık enflasyon 10.94 üstünden değerlendirirsek  düşük gelir gurupları ile işçi ve memurun 2020 nisan ayı yıllık TÜFE oranı yüzde  12.07 oluyor.

Özetle; mutfak enflasyonu da dediğimiz düşük gelir guruplarının geçinme enflasyonu açıklanan enflasyondan 1.13 yüzde puan daha yüksektir.

İşçi ve memura, ortalama TÜFE oranında zam yaparsanız birde büyümeden pay vermezseniz bu kesimin  satın alma gücü düşmüş olur. Gelir dağılımı bozulur.

Bu nedenledir ki; işçi ve memur giderek daha yüksek oranda düşük gelir gurubu içinde yer almıştır. TÜİK, eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelirine göre sıralı ilk yüzde 20'lik grup (En fakir kesim) içinde, işçi ve memur gelirlerinin payı 2011 yılında yüzde 44.8 iken, 2018 yılında yüzde 48,5 olmuştur. Yani işçi ve memur diğer kesimlere göre nispi olarak daha fazla yoksullaşmıştır.

Çözüm zor değildir. TÜİK'in işçi ve memurun da içinde bulunduğu düşük gelir dilimine göre  ayrı bir sepet oluşturmak gerekir. Bu kesimin harcama sepeti içinde gıda ve konut harcamalarının gerçek ağırlıklarına  göre ayrı bir enflasyon endeksi yapılmalıdır. Bu endekse "Geçinme endeksi" deniliyor. Ücret ve maaşlarında bu geçinme endeksine göre artırılması gerekir. Bu durumda TÜİK üç endeks, Yİ-ÜFE, TÜFE ve Geçinme endeksleri yapmış olacaktır.

Aslında İstanbul Ticaret Odası (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi yapmaktadır. Ancak  bu endeks yalnız İstanbul için yapılmakta, tekniği eskimiş ve baz yıl çok geride kalmıştır.

Buraya kadar iyi de , TÜİK bu endeksleri yapar mı? Yapması için siyasi iktidarların bu konuda kararlı  olması gerekir. Bu güne kadar bu niyet görülmedi. O zaman iş sendikalara kalıyor. Sendikalar  ideolojik saplantılardan kurtulup iktidardan beklentilerini bir yana bırakıp çalışanın hakkına odaklanırlarsa, yapabilirler. Zira ''hak verilmez alınır.''

 

Yazarın Diğer Yazıları