PKK'nın yol haritası kimin elindeydi?

İktidar, "beka" gerekçesini vatandaşa kabul ettiremedi. Üstelik "beka sorunu varsa, bunun sebebi 17 yıllık AKP iktidarıdır" algısı oluşmasına yol açarak, kendi ayaklarına kurşun sıkmış oldular. AKP tabanında oluşan, "Bunlara ciddi bir ders verme zamanı geldi" kabulüne karşı, "Bizi Kandil ve Pensilvanya önünde boyun eğdirmeyin" cevabı da zihinlerde "Oslo, Habur, Dolmabahçe" gibi eski kayıtları çağrıştırdı.

Geriye kala kala, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Bunlar, 325 PKK'lıyı HDP iltisaklıyı CHP, Saadet Partisi ve İYİ Parti listelerinden aday yaptılar. Bu listeleri kendileri yazmadı. Listeleri Kandil verdi, yoksa bunlar onları tanımaz" iddiası kaldı. Öyle ki Soylu'nun bahsettiği 325 adayla ilgili liste Sabah ve Hürriyet gazetelerinde yayınlandı. Hürriyet, bu dosyayı, Sabah'tan alıntı yaparak, "İstihbarat raporlarında yer aldı. İşte PKK bağlantılı adaylar." diye verdi. Bu arada, 325 kişinin kimlik numaralarını da yazdılar!

Fakat, hangi istihbarat servisinin raporu, o belli değil! Fişlemeye benziyor.

***

Anlaşılıyor ki, birçok il ve ilçede iki ittifakın oyları kafa kafaya gidiyor. Fakat, "PKK, millet ittifakını destekliyor" iddiasını öne sürerek, AKP'ye ders verecek kararsız görünen seçmeni, son dakikada caydırmak için çabalıyorlar.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, bir taraftan "En fazla Kürt oyunu alan parti AK Parti'dir. Bu seçimde de öyle olacaktır." derken diğer taraftan "1 Nisan'dan sonra Sayın Yavaş seçilirse Ankara'da belediyeyi HDP yönetecektir." iddiasını tekrarlıyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise "İtirazımız, karşı ittifakın içinde PKK'nın olması, HDP'nin olması. Hangi güç farklı farklı görüşlerden olan partileri, PKK'yı, FETÖ'yü ve tüm terör örgütlerini aynı çatı altında birleştirdi? Bu konuda izahta bulunmak zorundalar." diyebiliyor!

Verilecek cevap, "Sizi çözüm sürecine kim ikna etti? Oslo'da sizi PKK ile masaya oturtan güç kimdi? Habur'da teröristleri karşılamanızı kim dayattı? Dolmabahçe mutabakatını imzalamanızı kim emretti? Kandil-İmralı hattını kim kurdurdu" olabilir hatta Oslo görüşmelerinde "koordinatör ülke temsilcisi"nin müzakereleri başlatırken, "Bu, sadece bizim fikrimizdi. Ne Türk tarafından ne de Kürt tarafından olumlu yönde herhangi bir teklif aldık. İki tarafın değil, bizim sorumluluğumuz altında girişilen bir inisiyatiftir. Abdullah Öcalan tarafından üretilen kendi fikirleri parlamentoda yasa çıkaracakları zaman dikkate alınacaktır." dediği hatırlatılabilir!

Yine 2011 seçimlerinden sonra PKK saldırıları yoğunlaşınca, Murat Karayılan'ın, "demokratik özerklik konusunda mutabakata vardık ama hükümet, seçimden sonra buna uymadı" sözleri hatırlatılabilir.

Oslo'da PKK'yla görüşenlerin, "Önderliğin (Abdullah Öcalan'ın) yol haritası elimde. Maddeleri de belli. Haydi buyurun müzakere edelim. Ordunun şu an yaptığı planlı bir operasyonu yoktur" sözleri hatırlatılabilir.

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu hatırlatmaları yapmıyor; "Bizim belediye meclis üyesi olarak belirlediğimiz adayların tamamı CHP'li. Bunların her birisi savcılıktan temiz kâğıdı almışlardır, YSK bunlar aday olup seçilebilir diye 'evet' demiştir. Senin istihbarat örgütün yok mu? Bunlar PKK'lı ise niye tutuklamadın? Nasıl olup da temiz kâğıdı verdin? Eğer 'Böyle bir karalama kampanyasından yola çıkarak oy devşirebilir miyiz?' diye düşünüyorlarsa bu milletin aklı, belleği, neyin ne olduğunu görme gibi bir feraseti var" diye cevap veriyor.

Bu cevabın yeterli olup olmayacağını ve milletin aklını, belleğini ve ferasetini, 1 Nisan sabahı hep birlikte göreceğiz.

Tabii, bu tartışmalarla ekonomik krizin unutturulduğu da bir gerçek!

 

Yazarın Diğer Yazıları