‘PKK’ya karşı olası Türkiye-İran ortak operasyonu

‘PKK’ya karşı olası Türkiye-İran ortak operasyonu
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin İran'la PKK'ya yönelik ortak operasyon yapılacağını açıkladı. Peki olası Türkiye-İran ortak operasyonun kapsamı ne olabilir, hangi bölgeler hedef alınacak?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin İran'la PKK'ya yönelik ortak operasyon yapılacağını açıkladı. "Çok uzun zamandır Türk devletinin tezidir birlikte operasyon yapmak" diyerek, İran ile karşılıklı istihbari değerlendirmelerin de olduğunu kaydeden Soylu'nun bu önemli açıklamaları Türkiye'nin terörle mücadelesinde önemli gündem maddesi oldu.

Peki olası Türkiye-İran ortak operasyonun kapsamı ne olabilir, hangi bölgeler hedef alınacak, Astana sürecine etkisi ne olur? İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi, Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar olası operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Sputnik'te yer alan habere göre, Dr. Babüroğlu, İran ve Türkiye'nin ortak operasyon yapmasının çok önemli olduğunu belirterek, bölgenin coğrafyasına dikkat çekti.

İran'la Türkiye arasında yaklaşık 350 km'lik bir sınır olduğunu anımsatan Babüroğlu, "Doğuda Iğdır'dan güneyde Hakkari Yüksekova'ya kadar olan sınır hattı düşünüldüğünde çeşitli yerlerde özellikle Güneydoğu'da PKK bölücü terör örgütünün kampları var. En önemlisi Kandil'in İran'a bakan doğu yanı. Bu bağlamda yapılacak ortak operasyon, Hakkari Yüksekova'nın doğusundan Van'ın Başkale ilçesini içine alan PKK'nın bulunduğu yerler hedef alabilir fakat en önemli ve büyük hedef Kandil'in İran'a bakan doğu yanıdır. Askeri harekat planı çerçevesinde buraya yapılacak bir operasyon burada bulanan PKK bölücü terör örgütünün zayıflatılmasına hatta etkisiz duruma getirilmesine neden olabilir. Türkiye için bu bir avantajdır çünkü İran sınırından özellikle Kuzey Irak'tan terör örgütü elemanları Türkiye'ye sızarak eylem yapma girişiminde bulunmaktadır" dedi.

"ASTANA SÜRECİNİ OLUMLU ETKİLER"

Dr. Babüroğlu, olası operasyonun iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirmesi açısından da önemli olduğunun altını çizdi. Astana sürecine vurgu yapan Babüroğlu, "Astana sürecinde devam eden Türkiye-Rusya-İran arasındaki işbirliğinde, Fırat'ın doğusunda ve Membiç'te bulunan PYD/PKK terör örgütünün de İran tarafından bir terör örgütü olarak kabul edilmesine yol açacaktır. PKK bölücü terör örgütünün etkisiz duruma getirilmesi açısından iki ülke arasında kararlı bir operasyon önemlidir, iki; Astana sürecinin, işbirliğinin daha olumlu bir atmosferde, Türkiye-İran arasında yürütülmesi açısından da önemlidir, Astana sürecini olumlu etkiler" diye konuştu.

"ABD'NİN İRAN KARŞITI CEPHEYE TÜRKİYE'Yİ ÇEKME GAYRETİ ÇARESİ KALACAKTIR"

Bir başka önemli sonucun da ABD bağlamında olacağını anlatan Babüroğlu, ABD'nin İran'a karşı bir cephe açmış durumda olduğunu, Suudi Arabistan ağırlığında, 9 Arap ülkesiyle stratejik ittifak kurmak istediğini belirterek, bu ülkelerin İran'a karşı olası operasyonda kullanılacağını kaydetti.

Türkiye'nin ise İran'a karşı bu cepheyi ve ABD'nin İran'a yaptırımlarını desteklemediğini ifade eden Babüroğlu, "Ancak ABD, Türkiye'nin de bu cephede yer almasını istiyor. Şimdi bu operasyon eğer gerçekleşirse bu şu demek; ABD'nin İran'a karşı açılacak cepheye Türkiye'yi çekme çalışması ve gayretleri sona erecektir, çaresiz kalacaktır. Türkiye İran'a karşı olan cephede değil, ABD cephesinin karşısında İran'la işbirliği yapacaktır. Bu da İran ve Türkiye açısından olumlu sonuçtur" diye konuştu.

AĞAR: BAMBAŞKA DENKLEMLERİ BERABERİNDE GETİREBİLİR

İstihbarat anlamındaki işbirliğine dikkat çekerek "Bu nerelere evrilir iyi bakmak gerekiyor" diyen güvenlik uzmanı Abdullah Ağar da, "Çünkü başka denklem var, oradan okumasını yapmak gerekiyor. Amerika'Nın İran üzerine bir etkisi var, Türkiye üzerine kimyası örtüşen ama farklı bir etkisi var, benzer bir etki Körfez ve İsrail için de geçerli. Yani şimdi Körfez'in ABD'nin ve İsrail'in kimyaları farklı ama olumsuz etkileriyle karşı karşıya kalmış iki komşu ülkenin işbirliğinden bahsediyoruz. Bu denklem içerisinde iki ülkeyle de işbirliği yapan bir Rusya fotoğrafı var" dedi.

İran ile Türkiye arasında, geçmişten beri iki dost, kardeş ve komşu ülke olmalarına karşın çok ciddi rekabet ve güvensizlikler olduğunu belirten Ağar, şöyle devam etti:

"Acaba bu PKK'ya karşı yapılacak işbirliği bambaşka denklemleri beraberinde getirebilir mi? Getirebilir. Çünkü jeopolitik akıntılar oraya taşıyor. Yani Türkiye'nin, İran'ın ve Rusya'nın ilişkilerinin devamlılığına, gelişmesine ve aynı eksene girmesine yönelik bir jeopolitik akıntı var şu an coğrafyada. Yani Amerika, Körfez ve İsrail iki ülkeye husumet üretiyorlar, etki üretiyorlar bu husumet üzerinden. Eksenleşme doruk noktada, gerilim doruk noktada. Amerika bir tarafa İran'a yaptırımlar uygularken diğer tarafıyla da Türkiye'ye karşı benzer havuç sopa edebiyatı devam ediyor."

"ORTAK OPERASYON AÇIKLAMASININ SİYASİ, STRATEJİK GÖNDERMELERİ VAR"

Abdullah Ağar'a göre bu süreçte Türkiye ile İran'ın PKK'ya karşı ortak operasyon açıklamasının aynı zamanda uluslararası ilişkiler açısından siyasi bir mesajı da var. Ağar, "PKK gibi bir terör örgütü konusunda İran ile Türkiye'nin işbirliği iradesi çok kıymetli ve değerlidir, anlamlıdır ama sadece PKK'nin fiziki varlığıyla mücadele olarak tanımlanamaz. Belli ki siyasi bir göndermesi var, uluslararası rekabet anlamında da stratejik bir göndermesi var" dedi.

Bunun nereye evrileceğinin kapsamı görüldükten sonra cevaplanabileceğini kaydeden Ağar, "Ama böyle bir iradenin dahi ifade edilmiş olması bakan düzeyindeki bir seviyede anlamlı olduğunu düşünüyorum, değerlidir" diye konuştu.