Bilim Kurulu Üyesi Tevfik Özlü, virüsü durdurmanın tek yöntemini açıkladı

Bilim Kurulu Üyesi Tevfik Özlü, virüsü durdurmanın tek yöntemini açıkladı
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü’den korona virüs salgınındaki son durumla ilgili açıklama geldi. Herkesin önlemlere dikkat etmesi durumunda salgının 15-20 güne bitebileceğini belirten Özlü, “İsteyen 1 sene çocuğunu okula göndermeyi erteleyebilirse yoğunluğun da önüne geçilebilir” önerisinde bulundu. 

DHA’ya konuşan Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, vücutta bağışıklık kazanma yöntemleri olarak aşı olmak, enfeksiyon geçirmek ve plazma verilmesi olduğunu söyledi.

Özlü, Covid-19 virüsüne karşı ise bu yöntemlere yeterince güvenilemeyeceğini belirterek "Enfeksiyonu geçirenlerin çoğunluğunda Covid-19'a karşı vücutta antikor oluşmasına rağmen koruyuculuk kesin olarak bilinmiyor. Bazı hastalıklarda ömür boyu, bazılarında ise 3-4 ay koruyuculuğu oluyor. Covid-19'u geçirenlerde de tekrar enfeksiyon olacak mı yoksa kalıcı mı, bu sorunun cevabını henüz tam olarak bilmiyoruz. Virüse karşı etkili ve güvenilir bir aşı henüz bulunmadı. Bulunacak aşının ise etki süresi de bilinemeyecektir" dedi.

'GERÇEKÇİ BİR BEKLENTİ DEĞİL'

Duyarlı immun hücreler yoluyla da vücutta bağışıklık gelişebileceğini ancak Covid-19'da bu hücrelerin ne kadar etkili olduğunun bilinmediğini belirten Özlü, “Salgının yoğun olarak yaşandığı ülkelerde bile virüse karşı antikor oluşmuş kişilerin oranı yüzde 7'lere ulaşabiliyor. Bizde ise rakamlar çok daha düşük. Enfeksiyonu geçirerek bağışıklık kazanmanın da bu salgını durdurmada gerçekçi bir beklenti nedeni olamayacağı açığa çıkıyor ve bu bağışıklığın ne kadar koruyucu olduğunu bilmiyoruz.

Enfeksiyonu geçirenler yeniden hastalanabilirler. Bu konuda raporlar ve bulgular var. 'Ben hastalığı geçirdim, atlattım, korunmama gerek yok' diyemeyeceklerini söyleyebiliriz. Aşı ve enfeksiyon geçirerek bağışıklık kazanmakta virüsten korunmak için yeterince güvenilir bir yöntem değil. Yine hastalığı geçiren kişilerden alınan plazma ve antikorlar hasta kişilere verilerek pasif bağışıklık oluşturuyor. Ancak bu yöntemin her hastada etkili sonuç vermiyor" diye konuştu. 

“KENDİMİZİ KORURSAK VİRÜSE YAKALANMAYIZ”

Virüsün hızlı mutasyon geçirebildiği belirten Özlü, "Aşıyla da elde etseniz, hastalığı geçirerek de elde etseniz kazandığınız bağışıklık uzun süre etkili olmayabilir. Virüsler hızlı mutasyon geçirerek genetik yapısını değiştiriyor. Virüse karşı bağışıklık kazanmak yerine maske, mesafe ve hijyene dikkat ederek virüse yakalanılmamasına odaklanılmalı.

Şu anda hepimizin üzerinde yoğunlaşması gereken husus virüsten korunmak. Salgın devam etsin ama biz kendimizi korursak virüse yakalanmayız. Hepimiz dikkat edersek de salgını durdururuz. Hepimiz buna dikkat edersek virüs bulaşmaz, 15-20 gün içerisinde de virüs kaybolur gider, salgın da durur” ifadelerini kullandı. 

“VELİLER ÇOCUKLARINI 1 YIL OKULA GÖNDERMEYEBİLİR”

Öte yandan Prof. Dr. Özlü, Hürriyet gazetesinden Fulya Soybaş’a yaptığı açıklamada dikkat çeken bir öneri ortaya koydu. Özlü, “İsteyen 1 sene çocuğunu okula göndermeyi erteleyebilirse yoğunluğun da önüne geçilebilir” ifadelerini kullandı.

Özlü,  “Mesafe, maske konusunu çocuklara uygulatmak çok zor olacak. Bu noktada belki bir dönem hibrid eğitim yapılabilir. Kısmen okulda kısmen dışarıda ya da dönüşümlü, bir gün boş bir gün dolu, uzaktan eğitim takviyeli bir sistem uygulanabilir. Ayrıca aileler için gönüllülük esası da bir çözüm olabilir. İsteyen 1 sene çocuğunu okula göndermeyi erteleyebilirse yoğunluğun da önüne geçilebilir” önerisinde bulundu. 

Prof. Dr. Özlü,  “Bin rakamı psikolojik sınır, o nedenle sayının düşüyor olması sevindirici ancak öteki taraftan yoğun bakım ile entübe hasta sayımızda artış var. Ölüm oranlarında da azalma yok. Günlük vaka sayısına bakıp da ‘Oh! Bu iş bitti, rahatladık’ dememek lazım çünkü tek parametre bu değil. Salgın henüz hız kesmiş değil. Bir karar gidiyoruz işte. Tedbirlere harfiyen uymak, gevşememek lazım” dedi. 

Özlü,  “Kurban kesme alanlarında, evlerde ya da bayram namazı sonrasındaki bayramlaşmalarda insanların maske takıp, mesafeye uyacakları konusu bana pek gerçekçi gelmiyor. Bayramı artış olmadan atlatırsak ne âlâ. Vekâletle kurban kesilmesini öneriyorum ama biliyorum alışkanlıklar da var.

İlla kurbanını kendi alacak, kendi kesecek. Hadi büyükşehirleri denetlediniz diyelim. Köyler, kasabalar, oralara nasıl yetişilecek? O insanlara ulaşmak, kurallara riayet etmelerini sağlamak çok zor. Kavurmalar yapılacak, mangallar yanacak, beraber masaya oturulacak. İnanın çok büyük risk var. Bu süreç iyi yönetilemezse vaka sayısının artacağını düşünüyorum.” ifadesini kullandı.