Putin'i bırakıp İmamoğlu ile uğraşılıyor

Doğrusunu NTV yaptı. İdlib'deki saldırılar ele alındı. Kapımızdaki esas tehlike tartışıldı. Yakın Plan'daki değerlendirmeyi Deniz Kilislioğlu yönetti.

Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekinel'in ortaya koyduğu formül en uygunuydu; "Türkiye İdlib'de tampon bölgeyi süratle kurmalı. Ondan sonra da Rusya ile pazarlıklara başlamalı." Bu arada tek tutarsız konuşmayı Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar yaptı. Şu sözlerini anlayan var mı; "Hâlâ Rusya ile anlaşma sağlanabileceğine inanıyorum."

Akademisyen Filiz Katman ve Em. Büyükelçi Uluç Özülker'in ortaya koyduklarına rağmen hâlâ Polyanna gözlükleri takabilmek şaşırtıcı.

Vurun abalıya

Dün yazdım ama genişletmek istiyorum. Ekrem İmamoğlu'nun haftalar önce planlanmış olsa da Erzurum tatiline karşıyım. Barış Yarkadaş'a aynen katılıyorum.

Tuhafıma giden, bunca büyük sorun varken, İBB Başkanına niçin bu kadar yükleniliyor. Kimi gazeteci geçinenlere lafım yok. Adamların tek malzemesi İmamoğlu'na saldırmak.

Olası İstanbul depreminin maliyeti 500 milyar doları bulacağı kesin. Buna rağmen çıkıp "Kanal İstanbul'u ille de yapacağız" inadını bana kimse anlatamaz. Bu noktada insanın aklına eski bir film geliyor; "Kongre Eğleniyor."

Yeni tehlike

Yetmiyormuş gibi Türkiye dahil tüm dünyanın başına yeni bir problem daha çıktı, Koronavirüs. Keşke bu büyük sorun yılan-köpek yiyicilerinin sınırlarında kalsaydı. Vebadan beter bir salgına yol açtığı kesin.

Sakın bize bulaşmaz demeyin. Bakın "Domuz Gribi" Karaman'a kadar geldi. WHO'nun -Dünya Sağlık Örgütü- kırmızı alarm verişi tehlikenin büyüklüğünü gösterdi.

Sade vatandaşın yapacağı tek şey var; temizlik, temizlik, temizlik...

Düşmanlıkta son nokta

Bir taraftan kimi Müslüman ülkelerin saldırısı altında, öbür yandan Avrupa Parlamentosu'ndaki temsilcilerin küstahlıkları altındayız.

Son olarak Yunanistan'ın faşist Altın Şafak Partisi'ne mensup Ioannis Lagos'un AP kürsüsünden Türk bayrağını yırtışıyla bayrak taştı. Lagos denilen bu şerefsize sadece İstiklal Savaşı'nda yerdeki Yunan bayrağını kaldırıp katlayan Mustafa Kemal'i örnek vermek istiyorum. Bu millet, Lagos gibilere gerekli dersi mutlaka verecektir!

Beşiktaş, nihayet doğruyu buldu

Sergen Yalçın'ın Kartal'a çalıştırıcı olarak dönüşü bir sürü imkânsızın gerçekleşmesiyle mümkün oldu. Kupa yenilgisinden sonra Malatyaspor yönetimi Yalçın'ın işine son verdi.

Peşinden Abdullah Avcı'nın yaptığı seri hatalar, ikinci sebep oldu. Neticede Avcı da yollandı. Sonuncu şık da Sergen'le anlaşmanın sağlanmasıydı. Yani eski benzetmeyle "çöpçatan teyze"nin çabaları sonuç verdi.

Sabır zamanı

Buz gibi bir havada imza törenine 12 bin kişi gelirse iyidir dendi. Hazırlıklar buna göre yapıldı. Oysa imzaya tanık olmak isteyenlerin sayısı tam 21 bin 183 kişiydi. Gelenlerin tamamı sadece Sergen Yalçın diye bağırdılar. Eski futbolcu, yeni teknik sorumlunun geniş bir opsiyonu mevcut.

Endişem Beşiktaş camiasının sabırlı olmaması. Demek ki, "gevşemek yok, yola devam." Tabii biraz hoşgörülü de davranacaklar.

İkinci müjde

Öte yandan son anda müthiş bir yeteneğin transfer edildiğini söylemeliyim; Ajdin Hasic raket gibi bir sol ayak. Yani arzulanan 10 numara. "Profesyonel mukavele için niye bu kadar beklendi" derseniz, "nihayet 18 yaşına bastı" cevabını verebilirim.

Beşiktaşlılara müjde vermek istiyorum; yeni bir Sergen geldi...

***

Yarışmalar

Ekranlarda ilgi toplayanların başında bilgi yarışmaları gelmekte. O kadar çok ki... Aralarından üç tanesinden bahsetmek istiyorum.

Ben Bilirim'i 360'ta Alper Ateş sunmakta. İzleyenlerdenim. Tamamen yerli .

Milyoner, atv'nin ağır topu. Kenan İmirzalıoğlu, Kenan Işık'ın yolundan devam etmekte. Halen mirasını yiyor.

Bence en yenisi ve yenilikçi olan 3'te 3 Tarih. TRT'deki yapım yeni buluşlara gebe. Dekorları bile değişti. Sunuculuk koltuğuna Pelin Çift oturtuldu. O da fena değil.

GÜNÜN SÖZÜ

Aynaya pek az bakan, kusurlarını pek az görür. Cenap Şahabettin

Yazarın Diğer Yazıları