Ramazan Kimleri Değiştirebilir?

Acaba ramazan kendini sorgulama ayı olabilir mi? Olmasına olur da sonuçları beklendiği gibi çıkar mı orası tartışılır.

Her insan istemediği tüm davranışlarından kurtulabilir mi?

Bu sorunun iki yönlü cevabı var: Hem evet, hem de hayır.

Kısacası kendini düzeltebilecekler var, düzeltemeyecekler var.

Önce düzeltilemeyeceklere bakalım.

Birincisi şu: Hiç kimse doğuştan genetik olarak getirdiği davranış özelliklerini değiştiremez. İstediği kadar kendini sorgulasın. İstediği kadar tefekkür etsin, durum değişmez.

Nedir bunlar?

Mesela sakin tabiatlı, oldukça yavaş davranan biri, kendini sorgulayıp,  "Ben neden böyleyim. Biraz hareketli olsam olmaz mı" dese ve kendini değiştirmek istese bile sürdürülebilir bir haraketli kişiliğe dönüşemez.

Kısacası insanın fıtratı, özü kolay değişmez.

Böyle bir kimse, sakin tabiatlı doğmuş, ölünceye kadar öyle kalacaktır.

Başka neyi değiştiremeyiz?

Çocuklukta zihin kodlarımıza işlemiş, kişiliğimizin parçası haline getirdiğimiz davranışlarımızı da kolay değiştiremeyiz. Bu davranışlar, aile yaşantılarımızın sonunda, büyüme süreci içinde bize bulaşmıştır, dolayısı ile sonradan kazanılmış ve öğrenilmiş davranışlardır ama kolay değişmez.

Değişme ihtimali var mıdır?

Vardır ama iyi bir uzman desteğinin oldukça yoğun çabalarıyla mümkün belki olabilir.

"Olabilir" diyoruz, çünkü olsa bile bir müddet sonra yeniden ortaya çıkması mümkündür.

Örnek verebilir misiniz derseniz, evet veririm.

Örneğin paranoyak bir kişilik, narsist bir insan.

Benmerkezci düşünen, ahlaki gelişim bakımından çıkar odaklı bir hayat anlayışına sahip kişi.

Bu ve daha benzerlerinin yaratıcısı ailelerdir. İçine doğdukları geliştikleri sosyal çevredir.

İnsanlar kendi kendilerine zalim ve zorba, gaddar, salt çıkarcı olmaz. Onları, önce içinde büyüyüp geliştikleri aile, sonra yakın çevre böyle yapar.

Bazı filmlerde bu tür konular işlenir.

Çocukluğunda annesinin babasını aldattığın şahit olan ve bu sebeple de hem annesi ve hem de annesinin eve getirdiği erkekler tarafından aşağılanan, şiddete maruz kalan çocuklar büyüdüklerinde kadın düşmanı olurlar. Kolay cinayet işleyebilirler.

İşte bu insan, kendini istediği kadar sorgulasın, üstüne bir de hacca gitsin, gelsin ramazanda tefekkür edip sorgulasın, yaptıklarının yanlış olduğuna kanaat getirse bile bu yıkımdan uzun süreli psikolojik bir tedavi almadan asla herkes gibi olamayacaktır. 

Peki, Allah tefekkür ediniz derken imkânsızı mı söylüyor?

Elbette hayır.

Olması gerekeni gösteriyor.

Ancak o kimseler, yukarıda anlattığımız kimseler değil. Yukarıdakilerin durumu özel. Allah, patolojik vakalara değil, düzelebilir kimselere bunu söylüyor.

Onlar, doğruyu bildikleri halde bile bile yanlışta ısrar edenler.

Mesela?

Din eğitim öğretim almış diplomalı kimseler oldukları halde, insanlara doğruyu söylemeyenler. Adam ya da kadın gazeteci olmuş. Önüne iktidar partisiyle ilgili halkın bilmesi gereken bir haber geliyor, ya da kendisi şahit oluyor. Halkın menfaatine olacak bu gelişmeyi çarpıtarak okuyucusuna duyuruyor. Bunun örneğini önceki gün İmamoğlu'na limon alımıyla ilgili yapılan  çarpıtma haberde gördük.

Benzer şekilde, toplumun (Müslüman halkın) çıkarına olmayacak bir ihaleyi, sırf iktidar siyaseti istiyor diye yandaşa veriyor. Kopon arazi ile ilgili ÇED raporu isteniyor, o müminlerin hilafına, toplumun aleyhine, kamunun değil, torpilli kişinin, ya da siyasi erkin menfaatine uygun hazırlıyor.

Ne oldu şimdi?

Müslüman ahali/halk zarar etti, çıkar grupları kazandı.

Murat Ağırel'in Sarmal adlı kitabında bunun örnekleri var.

Ramazan arınma ayıdır, tamam. Tamam, da kim ders alıp kendini sorgulayacak? Kim Allah'ın istediği gibi "tefekkür" edecek de kendini düzeltecek? Dileriz hem korona ve hem de ramazan, bu komploculara almaları gereken dersleri verir de hak yolunda hizaya gelirler.

 

dfs-004-001-011-001-001.jpg

Yazarın Diğer Yazıları