Reform yapılsa da uymaz

Boşuna huzur aramayın. Boşuna reform da beklemeyin. Mevcut tablodan beklentilerimizi karşılayacak sonuç çıkmaz.
Hayır, karamsarlık üretmiyorum.
Meteorolojinin "yağmur yağacak" demesi gibi, ben de verilere, ortama, gelişmelere bakıyor ve öyle tespitte bulunuyorum.
Hepsi bu.
Söyler misiniz lütfen. Huzur nasıl gelecek ya da gelsin?
Günlerdir siyasal şiddet konuşuluyor benim ülkemde.

Hukuk tartışılıyor.
İçişleri bakanı bile yargıdan şikâyet ediyor. Hal böyle olunca tuz kokmuş olmuyor mu?
Öyle ise huzur nasıl gelecek?
Gelmeyecek.
Çünkü düzenin yerini düzensizlik, kuralların yerini, kuralsızlık aldı.

"Reform yapacağım" diyor iktidar.
Yapamazsın.
Niye yapamaz?
Çünkü "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" da ondan.
Ülkenin içinde bulunduğu manzara iç açıcı değil, iç karartıcı.
Parlamentonun bir üyesi, eski bir grup başkan vekili dövülüyor, iktidardan ses çıkmıyor.
Meclis suskun.
Gazeteciler dövülüyor, gene garip bir sessizlik.

Savcılar bile tehdit edilir oldu.
Bu durumda kim ne reformu yapacak da etkili olacak? Haydin yaptı diyelim, kim inanacak? Nasıl etkili olacak?
Bakın, Deva Partisi Genel Başkanı Babacan: "İş dünyası parama çökerler korkusu var" diyor. Ülke bu hale getirildiyse hangi reform derdimize çare olacak?
Önceki akşam, katıldığı bir televizyon programında, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, gayet yerinde bir tespit yaptı. Adalet reformunu soran gazetecilere "Asıl reform kişinin kendisinde yapacağı reformdur" dedi.
Doğru değil mi?
Siz, istediğiniz kadar kanun çıkarın. O kanunlara, sadakatle bağlı kalacağına yemin edenler, yeminine sadık değilse, adalet nasıl gelecek?
Gelmeyecek.
İşte Türkiye'nin asıl sorunu bu.
Tüm milletvekilleri anayasaya bağlılık yemini ediyor.
Doğru mu?
Evet.

Peki, uygulama nasıl?
Anayasa mahkemesinin kararlarını bile uygulamayan kimseler var. Kendi çıkardığı kanunlara uymayan vekiller, iktidarlar, etkili ve yetkili kimseler var. Bunlar, kurumların ahlakını bozuyor. Buradan da anlaşılacağı gibi adalet sorunu, kanun yokluğundan değil, kişilerin iş ahlakından, kişilik özelliklerinden ve bizatihi öz karakterlerinden çıkıyor.
Öyle ise gerçek reform, bizzat insanın kendi kendini reforme/ıslah etmesiyle başlıyor diyebiliriz.
Mesela bizde olanlar başka ülkelerde neden yok? Oralarda devlet-siyaset-muhalefet yok mu?
Var!
Ama hiçbir gazeteci sokakta saldırıya uğramıyor. Hiçbir muhalif, iktidarı eleştirdi diye, trol ordusuyla abluka altına alınmıyor.

O ülkelerin hiçbirinde, iktidarın hoşuna gitmeyen basının önü kesilmiyor. Hatta Amerikan örneğinde olduğu gibi ülkeye zarar verdiği düşünülen Trump gibilerin sosyal medya hesapları şirketlerce dondurulabiliyor. Üstelik hesabı kesilen devlet başkanı iktidar koltuğunda iken bunlar oluyor.
Sonuç olarak diyebilir ki; bu ülkeye lazım olan asıl şey, zihniyet değişimidir. Asıl inkılap/refom/ıslah  da budur.
Yapabilecekler mi?
Hiç sanmam!.. 

 

Yazarın Diğer Yazıları