Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Bu katliamı kimse yazmıyor!

 

Suriye’deki “hakikat” katilleri

 

Önceki bütün savaşlarda olduğu gibi, Suriye’deki iç savaşın ilk kurbanı yine hakikat mi olmuştur?
(...)
Anlamak için önce medyaya bakmak lazım çünkü nahoş hadise o tarafta cereyan ediyor. Günümüzde hakikatin politik amaçlara kurban edilmesinde baş rolü bilerek ya da bilmeyerek medya oynuyor. Ya da medya, güç merkezlerinin bu bahisteki oyun sahası.
(...)
Gerçeğin bize ulaşmadan, bir yerlerde kurban edildiğine dair şüphe çok yaygınlaşmış olmalı ki, Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) bu yıl 19-21 Mayıs’ta Ürdün’ün başkenti Amman’da düzenlenen Dünya Kongresi’ndeki ilginç panellerden birinin konusu da buydu:
“Gerçeğin nirengi noktası: Suriye haberciliği nasıl yapılmalı ve kime güvenmeli?”
(...)
Bir medya organı ya da “gazeteci”, Suriye’de savaşan taraflardan birinin iddialarına sorgulanamaz gerçek özelliği atfediyor ve bunları kesinlik vurgusu içeren bir dille aktarıyorsa, ona güvenmeyeceğiz.
Bir medya organı ya da  “gazeteci”, Suriye’de savaşan taraflardan birinin çıkarlarını zedeleyecek haber ve olguları gizliyor veya görmezden geliyorsa, ona güvenmeyeceğiz.
Bir medya organı ya da “gazeteci”, Suriye’de savaşan taraflardan birini haberlerinde kullandığı dil ve sözcüklerle yüceltiyor, kayırıyor, öteki tarafı da şeytanileştiriyorsa ona güvenmeyeceğiz...
Kadri Gürsel/Milliyet

 

+++

 

GÜNÜN SORUSU

 

Doğudaki yatılı bölge okullarını kapatma kararı iktidarla PKK temsilcileri arasında yürütülen görüşmelerde mi alındı?
( PKK; Kürt zenginlerinin değil yoksulların çocuklarını kullanmaktadır. Şimdi siz bölgedeki bedava eğitim veren okulları da kapatırsanız, artık yoksul çocuklarının tek
kurtuluş yolu, PKK yolu gibi görülecektir.
Hükümet bu yakıcı gerçeğin farkında değil midir,
yoksa bile bile mi yapmaktadır?)
Rıza Zelyut/Güneş

 

+++

 

Bu durumda “örtülü hilafet” adaylarının da meşruiyeti yok

 

...Birileri kalkıp da Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Pakistan vd.’den birini referans alıp ümmetin bütünlüğünü bir birimin hakimiyeti altına almaya çalışırsa, tabii ki bu da onun  “ideal politiği” dir, ama bu ideal politik benim anladığım İslam bakış açısından meşru değildir. Çünkü liderliği ümmet belli bir coğrafi bölgeye, belli bir kavime veya belli bir ülkeye devretmez. Görünür verilere baktığımızda her bir bölge veya ülke seçkinlerinin “İslam’dan ve İslam birliği”nden söz etseler bile,
zamirlerinde yatan
kendi liderliklerinde birliktir. Bu konuda herkesin kendine göre meşruiyet zemini inşa etmesine yetecek miktarda argüman tedarik etmek zor değildir...
Ali Bulaç/Zaman

 

+++

 

Amerika dümeni...

 

İşte size Amerika’nın dünya jandarmalığı rolünü en iyi yorumlayan demeçlerden biri... 30 Ocak 1991 tarihinde Körfez Savaşı sırasında basına yansıyan demeç aynen şöyle:
“Körfez Savaşı ABD’nin emperyalizmi ve siyonizmi dünyaya hakim kılmak için yaptığı bir savaştır. ABD Rusya sorununu çözdükten sonra
bütün dünyayı kendi emrinde tek bir devlet yapma kararı aldı. Böylece
siyonizmin egemenlik planı yürürlüğe konuldu. Türkiye’deki üslerin
NATO maksatları dışında kullanılmayacağı yasaların hükmüdür. Fakat bugünkü uygulamada bu üsler
NATO’ya değil ABD’nin emrine
verilmiştir...”
Bu sözlerin sahibi mi? Biraz şaşırtıcı bir gerçek; Recep Tayyip Erdoğan... O yıllarda Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Erdoğan, oldukça doğru çizgide konuşuyor.
İktidara gelirken ve sonrasında ise ABD’nin dümensuyuna girilmiştir. Peki ABD dostluğu Erdoğan’a ve Türkiye’ye hayır getirdi mi?
Washington’a götürdüğü talep dosyası ve aldığı hayal kırıklığı  yaratan cevaplar bu soruyu da aydınlatıyor.
Melih Aşık/Milliyet

 

+++

 

RTE’nin özel polis ordusu

 

...Başbakan ve arkasından İçişleri Bakanı Güler, stadyum vb. gibi yerlerin özel güvenlik korumasından çıkartılacağını ve bu amaçla 10 bin özel koruma memurlar ordusu kurulacağını açıkladı. Yani özel polis ordusu geliyor!
Biliyorsunuz, stadyumlar RTE ve iktidarın protesto edildiği yerlere dönüşüyor bazen. Beyefendi çok rahatsız! Çünkü tam da halk kesiminin bulunduğu stadyumlarda protestolar kendilerini çileden çıkartıyor! Oraları kendine bağlı özel polis ordusu ile koruyacak. Bu ne demektir, neler olacak, anlayın artık!
Bir okurum hemen notunu gönderdi:  “Özel polisler, faşizme giden yapı taşlarından biri daha mı? Koruma memurları akla
Hitler’in SS’lerini getiriyor.”
Orhan Bursalı/Cumhuriyet

 

+++

 

Maa$allah

 

“ABD Merkez Bankası’nın gevşek para politikasına devam edeceğini açıklaması, piyasada olumlu karşılandı, dolar sert düştü, 1.45 liraya
geriledi.”

 


*

 


“Avrupa Merkez Bankası’nın faiz arttırımını ertelemesi, piyasada olumlu karşılandı, dolar sert düştü, 1.50 liraya geriledi.”

 


*

 


“Brezilya’nın sürpriz faiz indirimi, piyasada olumlu karşılandı, dolar
sert düştü, 1.60 liraya geriledi.”

 


*

 


“Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın dövizdeki yükselişe izin vermeyeceğini açıklaması, piyasada olumlu karşılandı, dolar sert düştü, 1.65 liraya geriledi.”

 


*

 


“Dokuz günlük Ramazan Bayramı tatili Türk Lirası’na yaradı, piyasaların kapalı olmasına rağmen, dolar sert düştü, 1.70 liraya geriledi.”

 


*

 


“Barack Obama’nın yeniden ABD Başkanı seçilmesi, piyasada olumlu
karşılandı, dolar sert düştü, 1.75 liraya geriledi.”

 


*

 


“ABD’nin bile notunu düşüren Standart&Poors’un Türkiye’nin notunu yükseltmesi, piyasada olumlu karşılandı, dolar sert düştü, 1.80 liraya geriledi.”

 


*

 


 “Moody’s’in notumuzu yükseltmesi ve IMF’ye borcumuzun bitmesi,
piyasada olumlu karşılandı, 1.85’e
dayanan dolar sert düştü, 1.84 liraya geriledi.”

 


*

 


Siz bakmayın bugün doların bu
kadar gerilemesine, yarın öbür gün olumlu bi gelişme olur, sert düşer,
daha da geriler... E siz de olumlu
karşılarsınız artık.
Yılmaz Özdil/Hürriyet

 

+++

 

Ahlak bekçisi!

 

Önceki gün Ankara Metrosu’nun Kurtuluş durağında,  “Sayın yolcularımız, lütfen ahlak kurallarına uygun hareket ediniz” anonsu yapılmış... Yolcular tepki gösterince, metro yetkilileri bu anonsu  “Kameralarda uygunsuz şekilde görülen gençleri uyarıyoruz”  diye savunmuş...
CHP Ankara Milletvekili Üyesi Levent Gök, konuyu Meclis gündemine taşımış ve “Metro kameralarının asıl işlevi vatandaşların ahlakını ölçmek midir?” diye sormuş...
Ben de merak ediyorum; istasyonda araç bekleyen yurttaşların ahlak kurallarına uygun davranıp davranmadığına kim, hangi yasaya göre karar veriyor? Anonsu gerektiren ahlaksızlıklar neler?
Mustafa Mutlu/Vatan