Sadece siyaset değil şahsiyet meselesi

Dünyada seçimlere gireceği için suçlanan başka parti var mı? Bütün partilerin varlık sebebi seçimlere girmek ve genel/yerel iktidarlara ulaşmak olmalıyken, bu temel görevi yerine getirmek istiyor diye neredeyse hakaretlere varana kadar eleştirilen başka parti var mı?

İYİ Parti’ye yapılan tam anlamıyla budur… Bir parti seçimlere girmediği için eleştirilebilir, ona kızılabilir, varlığı sorgulanabilir… Peki bir partiyi doğal görevini yerine getirirken “Seçimlere neden giriyorsun?” diye hesaba çekmek nasıl bir cüret ve saygısızlıktır?

Lütfediyorlar: “Diğer bölgelerde girebilirsiniz ama Ankara ve İstanbul’da girmeyin”!.. Sanki kendi kurdurdukları bir yedek partiye veya tabela partisine hitap ediyorlar!.. Sanki İYİ Partililerin şahsiyetleri yok, teşkilatları yok, seçmenleri yok, iradeleri yok, itibarları yok!.. Ve sanki İYİ Partililer ihtiyaç hâlinde ‘CHP’nin kurşun askerleri’ gibi davranmaya hüküm giymişler!..

***

İYİ Parti, daha 6 ay önce yapılan seçimlerde yüzde 13 oy almış ve 5 milletvekili çıkarmıştı Ankara’da… İstanbul’da ise yüzde 8.22 oy almış, 8 milletvekili çıkarmıştı…

Yok sayılamayacak çaptaki bir oy toplamının sahibine “Bizim için kendini imha et” baskısı yapılırken, aksi hâlde seçimlerin vebali yükleniyor… HEDEP ve TİP’ten yüksek sesle isteyemediklerini söz konusu İYİ Parti olunca rahatlıkla seslendirebiliyorlar…

Liberal soldaki bu rahatlığın, bu cüretkârlığın, bu küstahlığın, ihtiyaç akçesi lâzım olduğunda İYİ Parti’ye ‘sefer görev emri’ çıkarabilme nezaketsizliğinin bir sırrı olmalı… 2019 seçimlerinde İYİ Parti’nin payına ‘sıfır’ büyükşehir düşerken bunun bir adaletsizlik olacağını düşünmeyenler, şimdi İstanbul ve Ankara’nın faturasını hazırlıyorlar akıllarınca…

***

Bir an için İYİ Parti’nin Ankara ve İstanbul’da seçimlere girmediğini ve CHP’yi desteklediğini var sayalım… Diyelim ki, HEDEP de seçimlere girmedi ve CHP adaylarını destekledi… Bu ittifak seçimleri kazandı veya kaybetti… Sonrasında ülkede 4 buçuk yıl seçim yok… Bu durumda, büyük iddialarla kurulmuş ama ittifaklara mahkûm olmuş İYİ Parti seçmenini ve teşkilatlarını, büyük idealler ve büyük hedefler için bundan sonra hangi siyaset nasıl motive edip ayakta tutacak, heyecan verecek?

Esas siyasî risk burada… Daha 6 ay önce Ankara ve İstanbul’da alınan oya rağmen aday çıkarmamakta değil… Parti yönetimi de bu riski gördüğü için kararlı biçimde doğru yerde duruyor…

***

Zarurî ikazlarımızı tekrarlayarak bitirelim: İYİ Parti’nin seçimlere her yerde tek başına girmesi, sadece ‘siyaset meselesi’ değil, aynı zamanda ‘şahsiyet meselesi’dir…

Bir parti niye var? Her seçime ittifakla girecekse, varlığının anlamı nedir? Parti, bir başka partinin amaçlarına daha beleş yöntemlerle ulaşması için ‘ırgat’ rolüne kıyamete kadar zorlanabilir mi? Bir parti ve onun genel başkanı, “Seçimlere hür ve müstakil olarak gireceğiz” dedikçe linçe tâbi tutulması, hangi siyasî ahlâkla açıklanabilir?

MHP’deki kurultay sürecinde üçte ikisinin değişimden yana tavır alan delegeler, bu sürecin mecburiyetten ayrı bir parti kuruluşuyla sonuçlanacağını, o ayrı partinin sürekli ittifaklarla anılacağını ve hak etmediği halde ‘PKK/HDP iş birlikçiliği’ ithamı dolayısıyla gerçek açılım alanına ulaşamayacağını bilselerdi yine de değişimden yana tavır koyarlar mıydı? 40 yıllık partilerini terk ederler miydi?

Şüphesiz hayır… İşte tam da bu noktada İYİ Parti hak etmediği töhmetten kurtulmak için doğru adımlar atıyor… Biliyor ki, bu sıkıştığı alandan çıkıp daha geniş toplumsal kesimlere ulaşmanın yolu, ‘kendi’ olmaktır… Neden başkasının günahları altında sürekli ezilsin?

Yazarın Diğer Yazıları