Sağınıza-solunuza yazıklar olsun!..

Sağınıza-solunuza yazıklar olsun!..

Cumhuriyetin kuruluşuna giden yolda açlık, sefalet, cehalet, geri kalmışlık ve nihayetinde savaşlar da vardı...
Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu'yu parçalamak isteyen Fransızlar'ın, İngilizler'in ve Yunanlılar'ın işgaline direnirken, bu ülkenin evlatları Mustafa Kemal'in giriştiği Kurtuluş mücadelesinde yüz binlerce şehit verdi...
Atatürk'ün askerî ve siyasi dehası olmasaydı; irade, kararlılık ve cesaret Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olan Samsun'a çıkışın gerekçesi yapılmasaydı Türkiye bugün Orta Doğu ya da Afrika bataklığının içerisinde hiç kuşkusuz çırpınmaya devam edecekti...
Cumhuriyete giden yol ne kadar zorlu ve acılı olduysa, 1923'teki Aydınlanma Devrimi ile temelleri atılan yeni rejim dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kalkınma hamlesi ile Türkiye'nin dört bir yanını demir ağlarla örerken, bir yandan da fabrikalarla hem ekonomiyi hem de sosyal yaşamı canlandırmaya çalıştı...
Ve bir dönem yokluk içerisinde tükenmeye yüz tutmuş bir coğrafyada aydınlanmanın ışığı tüm dünyaya örnek de oldu...
Çünkü cumhuriyet tek parti dönemine kadar, yani "siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz" diyen Menderes'in cumhuriyeti her alanda yıpratmasına kadar geçen süreçte sadece kendi yağıyla kavrulmamış, uçak ihraç edecek bir ülke haline de gelmişti...
Önce ANAP'ın, sonra DYP'nin, en sonunda da AKP'nin özelleştirme adı altındaki planı bir yağmaya dönüşünce, sadece cumhuriyeti ayakta tutan tesisler elden gitmedi, bu ülkenin sosyoekonomik dayanakları da birer birer yıkıldı...
ANAP döneminde "benim memurum işini bilir" şeklindeki utanç verici yaklaşımla baş gösteren bürokrasideki laçkalık AKP döneminde liyakatin yerle bir edildiği bir kadrolaşma yağmasına dönüşünce, sadece devletin bürokrasisinde değil sağlıktan ekonomiye kadar bütün alanlarda kahredici bir erozyon da başladı...
Ve nihayet cumhuriyetin 100. yılının kutlanmasına çok az kalmışken, Kurtuluş, kuruluş ve aydınlanmanın tersine dönüş süreci lidersiz ve çaresiz kalmış milyonlarca yurttaşı kahrediyor...

Başını kuma gömen CHP...

Aydınlanmanın taşlarını cehaletin yollarına döşeyen Devrim Yasaları ANAP döneminde başlayan erozyonla darbe alırken, AKP döneminde eğitim üzerinde başlatılan yozlaşma yaşamın tüm alanlarında ağır travmalara yol açtı...
30 yıllık bürokratik tarikatlaşma süreci AKP döneminde cemaati devlete darbe yapacak boyuta taşırken, Türkiye sadece sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan sarsılmadı, en çok da Çanakkale Savaşı'ndan Meclis'in açıldığı 1920'ye kadar geçen süreçteki ağır travmalar sonrası kurulan laik rejim de sarsılmaya başladı...
Evet; cumhuriyet 3,5 ay sonra yüzüncü yılını tamamlayacak...
Artık "Dünyada kaç devlet vardır ki, müthiş bir Kurtuluş direnişinin ardından soylu bir rejim kurmuş olsun" diye sormanın manası yok...
Çünkü Osmanlı'nın yıkım sürecinde, Kuvvacıların Anadolu'da başlattığı cumhuriyetleşme kavgasının dünyada eşi benzeri yoktu...
Ancak bırakın sosyal, siyasal açıdan sarsıntıları, en çok eğitimi, sonra da bürokrasiyi darmadağın eden çarpıklıklar, yüzüncü yılına giderken cumhuriyete büyük acılar yaşatmaya devam ediyor...
Bırakın AKP'yi ve diğer partileri, oy uğruna Altıok'un rotasından çıkarak gericiliğe, bölücülüğe taviz veren CHP bile bugün cumhuriyeti savunma konusunda aciz hale düşmüş ki, bu erozyona sebep olanlar ne kadar utansalar azdır...
Neredeyse iki yıl öncesinden bu yana CHP'li belediyelere defalarca "Cumhuriyetin 100. Yılı için nasıl bir eser hazırladınız" diye sormuşken İstanbul'dan Ankara'ya, İzmir'den Adana'ya kadar hiçbir belediye başkanının sesi çıkmadı...
Geçmişte cumhuriyetin kuruluş yıl dönümleri için yarışmalar düzenleyen CHP Genel Merkezi bile 100. Yıl için ne yapacağını açıklamadı... Çünkü ortada hiçbir proje yok...
Cumhuriyeti kuran parti ve ona bağlı belediyeler, 100. Yıla yakışacak bir park, anıt, bulvar, meydan ya da bir kültür-sanat merkezi açma konusunda şu ana kadar bir duyuru yapmadığına göre, cumhuriyete travmalar yaşatan AKP kılını kıpırdatır mı?..
AKP'nin 4 yıl önceden itibaren, Cumhuriyetin 100. Yıl dönümü hazırlıklarıyla ilgili kurduğu komisyonun ne yaptığını da kimse bilmiyor...
Ancak tek mesele CHP'den AKP'ye kadar siyasetin tüm kanatlarıyla bunlara bağlı belediyelerle kurumların cumhuriyetin 100. Yılına damga vuracak bir eser hazırlığında olmaması değil... Çünkü başka duyarsızlıklar, ihanetler ve sorumsuzluklar da var ki, yürek yakıyor...


Gaflet, dalalet, ihanet!..

Heyhat, cumhuriyet 100. Yılına da tıpkı 1923 öncesinde olduğu gibi yokluk, sefalet, acı ve travmalarla giriyor...
Türkiye Cumhuriyeti'nin para birimi yerle bir olmuş, ABD Doları dün 27 liraya, Euro ise 31 liraya dayanmıştı...
Cumhuriyetin en büyük dayanağı olan eğitimdeki skandallar ise Millî Eğitim Bakanı’nın kızlar için ayrı okul hazırlığını duyurmasıyla büyük bir rezalete dönüştü...
Ve yazının başında dikkat çektiğimiz emperyal işgalin bir benzerinin Cumhuriyetin 100. Yılı yaklaşırken, istilayı andırırcasına korku yaratmasına ne demeli?..
Göç İdaresi ya da siyasi partilerin açıklamalarına göre, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında ne idüğü belirsiz "5 ile 18 milyon arasında" kaçak-sığınmacı dolaşıyormuş...
Peki; cumhuriyetin kuruluşu öncesinde hem Kuvayi Millîye, hem de Mustafa Kemal'e direnen çetelerin benzerlerinin PKK, IŞİD ve FETÖ adı altında yıllardır cirit atmasına ne demeli?..
Cumhuriyetin verimli toprakları olsun diye, kurtarılması için kan dökülen Harran'dan Çukurova'ya, Konya Ovası'ndan Trakya'ya kadar milyonlarca dekar arazinin dışa bağımlı tarım yüzünden çöle dönüşmesini ise herkes izlemekle yetiniyor...
Ve ne tuhaf ki, Türkiye'de en az 60 milyon insanı yoksulluk ve açlık sınırının cenderesinde tutan hayat pahalılığı, tıpkı cumhuriyet öncesinde insanların ekmeğe, peynire muhtaç hale geldiği gibi vahim bir tabloyu da yansıtmaya başladı...
Cumhuriyetin ne kadar sahipsiz bırakıldığının son örneği ise utanç verici... İşte MTV gibi kanunsuz vergilerin yasalaştığı Meclis'teki oylamaya katılmayan muhalefet milletvekilleri utanmadan sokaklarda dolaşabiliyorlar...
Söyler misiniz; böylesi bir ortamda ve bu kafayla yüzüncü yıla gidilirken, "Cumhuriyet ilelebet payidar kalacak" mı?.. "Gaflet, dalalet ve hatta ihanet" içerisindeki siyasi güruha ne diyelim acaba?.. Sağınıza-solunuza, topunuza yazıklar olsun!..

Yazarın Diğer Yazıları