Sanırsın kendileri terbiye abidesi

Sanırsın kendileri terbiye abidesi

Eşini, evladını, kardeşini, babasını; aile fertlerinden birini, hatta kan bağına da gerek yok "candan öte" saydığı dostunu, arkadaşını herhangi bir yakınını şehit vermiş olan birinden "normal" davranmasını bekleyemeyiz.

Soğukkanlılık bekleyemeyiz…

Sağduyu bekleyemeyiz…

Anlayış bekleyemeyiz…

Yaşadığı dayanılmaz ve telafisi mümkün olmayan acının türlü yansıması olabilir;

Öfke…

İsyan…

Beddua…

Küfür…

Lanet…

Kin ve nefret hatta…

Hepsi anlaşılabilir.

Buradan hareketle, şehit yakınına küfrettiğini doğrulayan Lütfü Türkkan''ı kim savunabilir?

Hiçkimse!

***

Ama arkadaş…

AK Parti cenahından gelen tepkileri duyan da sanır ki, Türk tarihinin gelmiş geçmiş en terbiyeli, en nazik, en üsluplu, en müeddep (Türkçeciler celallenmesin hemen, bazen de muhatabınızın anlayacağı dilden konuşmak gerek!) iktidarının temsilcileri kendileri!

***

Mevzu, "vatan uğruna can veren şehitlerimiz"le ilgili diye bu derece hassaslaştılar desem…

Öyle sokakta, bir anda, spontane, tahrik üzere gelişmiş bir "karşılıklı gerginlik" anında da değil "taziye" için bizzat aradıkları şehit kardeşine "O da bu mesleği seçmeseydi" diyen kendileri…

"Karakteri bozuk şehit babaları var" ilanında bulunan kendileri…

"Şehit" ünvanını "kelle" seviyesine düşüren kendileri…

Terörle mücadelede öldürülen PKK''lıları "Hepsi benim çocuğum… Benim çocuklarım öldürüldü" diye savunan kendileri…

"Askerin görevi ölmek, bunun için maaş alıyor" diyen kendileri…

Şehit anasını da, şehit babasını da "mahkemelerde süründüren" kendileri…

Şehit abilerini ordudan, gazileri belediye kadrolarından atan kendileri…

Hangisinin "faili" AK Parti''de barındırılmadı da, şimdi utanmadan diyete zorluyorlar İYİ Parti''yi!

Bakın daha Habur''a, çözüm sürecine, Öcalan mektubuna gelmedim bile; Türkkan''ın "şehitlik" kavramının karşılık geldiği değerlerden bağımsız olarak "karşısındaki kişiye" küfrü cümle cümle şehit ailelerini incitti (ki incitebilir), ama bizatihi "şehitlik" kavramını hedef alan, "şehitlerin" uğruna can verdiği değerleri örseleyen, mücadelelerini anlamsızlaştıran onca laf, söz, tavır incitmedi öyle mi!

***

Öyle-böyle muhafazakarlık dindarlık iddiasında olan bir çevre ya, "belden aşağı" ifadelerden ötürü bence celallenmeleri desem…

20 yıldır, sözde ilahiyatçılarının belden yukarı çıktıklarını gördük mü ki!

Ayrıca… Binlerce şehit ailesinin de dahil olduğu koca bir milletin, hepimizin "anasına söven"leri ihalelerle abat edenler yine kendileri!

Kadın gazetecilere apış aralı tehditler savuran mı istersiniz, bırakın mecazını mevzu bahis küfrü fiiliyata döken sapık, sapkın din simsarlarını koruyan mı!..

Bırakın siyaset mezarlığına gömülmeyi, içlerinden kaçı bugün "yetmez" diye tepindikleri o diledi!

Hiçbiri.

***

Hepsi bir yana…

Türkkan''ın yaptığını mazur görmek imkansız diye, "Bunlar daha iyi günler, daha neler olacak neler" sezonunun açılması akabinde yaşananları tartışmayacak mıyız?

İYİ Partili vekilin karşılama şeklinin esef vericiliği, muhalefeti hedef alan bir "sokak tuzağı" olmadığı mı gösterir?

Muhalefetin, tuzağa düştüğünü mü yoksa!

Bu iklimde seyredecek bir seçim sürecinin ciddi bir "psikolojik savaş"a da sahne olacağı aşikarken, "uzman desteği" dahil bütün seçenekleri değerlendirmeli; "hedef" durumundaki muhafelet partileri!

 

ÜLKÜCÜ ŞEHİT AİLELERİ DE DAHİL Mİ!

Ercüment Yahnici

12 Eylül öncesi, evinin önünde katledildi.

Alparslan Türkeş''in "Çoğu zaman rüyama girerler. Sanki geçit resmi yapar gibi gözlerimin önünden geçerler. Uykularım kaçar. Kalkar Cenab-ı Hakk''a sığınır, ruhları için dua okurum" diye andığı şehitlerindendi ülkücü hareketin.

Türkeş, defnini "Ercümentim gelir aklıma. Mezar bile dar gelmişti yavruma. Mezara sığmamıştı" diye tarif etmişti.

Devlet Bahçeli''nin de öğrencisiydi.

Şehidin, MHP''de yapmadığı görev kalmayan ağabeyi Şevket Bülent Yahnici''nin küçük oğluna ikisinin adı verilmişti:

Ercüment Devlet Yahnici.

***

Doğru bildiği yolda lafını sözünü esirgemeyen, hani "babası olsa tanımaz" derler ya; o model biridir Ercüment.

Ele avuca sığmaz…

Sivri dillidir…

Zapt edilemez…

Son dört-beş yıldır, dostluk namına düzenli olarak görüşüp konuştuğum "3" kişiden de biridir; ben bile haberdar değildim.

"Yaratmak istedikleri korku iklimine katkı sağlamamak için" saklamış. Meğer, adını taşıdığı amcası gibi evinin önünde pusu kurup saldırmışlar ona da!

Fark şu ki; ülkücü şehit Ercüment Yahnici''nin yeğeni Ercüment Devlet Yahnici''ye saldıranlar "ülkücülük" iddiasında olanlar!

Keza daha önce de, hali hazırda görevde olan bir MHP Genel Başkan Yardımcısı tarafından "tokatlanmakla" tehdit edilmişti.

***

MHP''nin, şehit yakınlarına saygısızlık, saldırı, hakaret vesair konusundaki "resmi görüşü", grup toplantısında ilan edildiği gibi, bunların "Soysuzluk, şerefsizlik, edepsizlik, ahlaksızlık, kansızlık" olduğu şeklindeyse;

Ülkücü şehit Ercüment Yahnici''nin yeğeni Ercüment Devlet Yahnici''nin önce partide resmi görevi bulunan kişilerce tehdit edilmesi, peşinden de ne tesadüftür ki saldırıya uğramış olması nedir?

Koyulan ölçü ülkücü şehit aileleri için geçerli değil mi?

Bu yüzden mi, bütün emek ve görevlerinin yanısıra bir "ülkücü şehidin oğlu" da olan Atila Kaya, partiden son derece hakaretamiz ifadelerle ihraç edildi?

Yazarın Diğer Yazıları