Saray'ın kanal sıkışıklığını aşma hamlesi

Saray'ın kanal sıkışıklığını aşma hamlesi

İstanbul Kanalı meselesinde çok üzerlerine gelinince Saray propaganda atağına geçti. Bu defa Türkiye''nin değişik üniversitelerinden doktora öğrencilerini Ankara''ya getirttiler. Bu öğrencilerin çoğu muhtemelen üniversitelerde araştırma görevlisi. Ve muhtemelen Ak Parti''nin gençlik kollarından gelme.

Yeni propaganda taktiği... Öğrencileri kütüphaneye dolduruyorlar, Reis Bey karşılarına oturuyor, güya sorulara cevap veriyor. Sorular önceden gençlerin eline tutuşturuluyor. Kendileri, o sorulara göre hazırlık görüyor.

Kütüphane toplantısı gündüz canlı yayınlandı. Asıl mesele Kanal''dı. İnce detaylara girildi. Bir "yandaş" gazete, akşam 21.00''de haber kanallarında verilecek, diye yazıyordu.

Demek ki, Saray''ın "Propaganda Başkanlığı" kanallara "emirleri" iletti; "Başka program koymayın. Reis''imizin ''propaganda filmi'' gösterilecek." dedi.

Türkiye''nin coğrafyasını değiştirecek kanal ülke için son derece tehlikeli. Bunun altını çizelim.

İstanbul Boğazı''nın uzunluğu 30 km., derinliği 60-110 metre arası. İki yakanın birbirine en yakın yeri ise 698 m. Boğaz yer yer kıvrımlı. Reis Bey bu kıvrımlardan tutturmak istiyor. Gemilerin kilitlenmesinden, kıyıya çarpmasından bahsediyor. Kaç kaza oldu? Okyanus''un ortasında bile kazalar oluyor, gemiler kilitleniyor.

Reis Bey Kanalı''nın genişliği 275 m., derinliği 20,75 m., uzunluğu ise 45 km. olacak. Boğaz''la kıyas edilebilir mi?!

Mesele genişlik, derinlik, uzunluk değil. Sadece inat. Kaç gemiyi kanalınızdan geçirebileceksiniz? Niçin para ödeyip geçsinler! 1936''da Montrö Boğazlar Sözleşmesi''yle statü belirlenmiş. Kanal açılınca bu sözleşme çöpe atılabilir mi? Diğer ülkelerin gemilerine "Kanaldan geçeceksiniz, şu kadar para ödeyeceksiniz." denebilir mi?

Reis Bey, danışıklı soru-cevapta, Kanal için, sanırım, ilk defa farklı bir şey söyledi:

"Proje kapsamında yer alan 500 bin kişi kapasiteli Kanal İstanbul''un her iki tarafına dedik ki âdeta şehir kuralım. Her iki tarafa bunu kurarken projelendirme noktasında gayet kalite bir şehircilik anlayışı ve bir de İstanbul''da ve Türkiye genelinde biliyorsunuz bizim bir şehircilik planlaması dediğimiz adımlar atıyoruz. Örneğin İstanbul''un Avcılar''ında sıkıntı var. Deprem sıkıntısı. Biz buradan vatandaşlarımıza diyelim ki bakın burada gayet güzel konutlar var. İstanbul''un değişik yerlerinden deprem tehdidi onlara buraları çözüm olarak gösterelim ve buraya taşıyalım."

1999 depreminde Avcılar''daydık. Sarsıntıyı bütün benliğimizle hissettik. Ana yol boyu birçok bina yıkıldı.

Neden belli bir çizgide yıkım oldu? Sonra gazeteci olarak bunu araştırdım. Başta Prof. Dr. Fatma Ürekli olmak üzerine ilim erbabıyla konuştum. Geçmişin raporlarını inceledim. Hepsini yazdım. Reis Bey''in Avcılar dediği, deşeceği kanaldan ayrı bir yer değil; Küçükçekmece''yle bitişik.

1894 depremi, İstanbul''da büyük yıkıma yol açmıştır. Atina Rasathanesi Müdürü Dimitrios Eginitis''i bizzat Abdülhamit İstanbul''a davet edip rapor hazırlatmıştır. Dönemine göre önemli bir rapor. Bu raporda Ambarlı fay hattından bahsedilir. (Avcılar sonradan. Bitişiğindeki Ambarlı bir köy.)

Aklıma geldi... Türkiye''de taraflar kesin çizgilerle ayrılıyor. Tarafsızlığına güvenilebilecek yabancı ilim adamlarına rapor hazırlatıldı mı?

Kanal inatçıları, kurulacak şehirle, fay hattıyla kimseyi ikna edemezler. Asıl İstanbul''un yeniden inşası gerek.

Yazarın Diğer Yazıları