Sarayla saadet olmaz!

Sanırım, sarayın cazibesi bizim gariban Anadolu çocuklarının bakışlarını bulandırıyor! İnsanı baştan çıkaran şey sadece karşı cins değil. Para, makam, şöhret ve iktidar hırsı da özellikle sonradan görmelerin başını döndürüyor.

Dürüst siyaset her kesimden insan için zor bir süreç. Bırakın koltuğun albenisini, saray camisinin ışıltılı havası bile saf siyasetçileri tövbekâr etmeye yetiyor! Hava değişimi de öyle böyle değil, tüm eski doğruları yanlışa, günahları ise sevaba dönüştürecek sertlikte çarpıyor! Hepi topu 2 aylık bir koltuk kapma uğruna "din değiştirmeyi" dahi aklına getirenleri görünce, saltanat tahtına ilelebet oturmaya niyetlenenler daha neleri göze alır, diye düşününce ürperiyorum!

Saray varsa meraklısı da bol olur. Saltanatın çekim gücüne direnmek hiç de kolay değildir. Dünyanın her yöresindeki saraylar tüm zamanlarda şairler, yazarlar, ilim adamları ve din alimleri ile dolup taşmıştır. 'Saraylı' zümresi çoğu kez 'sivil' meslektaşlarıyla ters düşmüş hatta onları sultana gammazlamıştır. Çoğunlukla kral ile halkın arasını, sonradan saraya eklemlenen bu elit dalkavuklar açmıştır.

Saray kendine has yöntemlerle dilim dilim diler millî kesimleri. Kimilerini korkutarak, yıldırarak itaat ettirir... Kimilerini cezalandırarak, ülkeden kaçırarak yolundan çeker... Rızkını, gelirini, can güvenliğini ve çoluk çocuğunun geleceğini hükümetten bilen kesimlere ise saadetin sarayda olduğunu düşündürtür. Oysa haram ve adaletsizlik üzerine temellendirilen saraylar dönemsel rahatlama sağlasa da kesinlikle iki dünya saadeti sunmaz...

Aslında hanedanlık kendine has bir asalet de üretir. İlginçtir, sevgilisi için tahttan vaz geçen, askerin önünde cephede ölen, halkı tarafından sevilen kral ve veliahtlara çok rastlanır da, sokaktan gelerek taç giyenler ise nedense saraya ölümcül biçimde bağlanır. Görgüsüzlük ve sonradan görmelik herhalde böyle bir şey!

Elbette insan kendini geliştirir, yanlışını düzeltir ve hatasından ders çıkarır. Ancak bir anda karşı cepheye geçmek ve daha sözlerin mürekkebi kurumadan tam zıddını savunmak nasıl bir ruh halidir? Sanırım 180 derece dönenlerde bu ciddi bir travma da oluşturuyor. Kendilerini rahatlatmak için saraya Hz. Muhammed'i ve Mustafa Kemal Atatürk'ü de beraberlerinde götürmeye yelteniyorlar! İdeallerini, sevdiklerini ne kadar ucuza satıyorlar!

Kimlik değiştirmek iktidardakiler için sorun değil. Onlar gömlek değiştirircesine rahatlar. Zaten yönetimde daha önce partisine ve liderine ihanet etmeyen az kişi var. Bu yüzden soylu adamlar yerine eski ideal ve gönül bağlarından kurtulmuş tiplerden hoşlanıyorlar. Talih onlara bir de, ayaklar altına aldıkları millî değerler üzerinde top çevirecek, gerektiğinde babasının mezarını dahi çiğnetecek siyasetçiler ihsan etti mi keyiflerine doyum olmaz!

Her kesimden dönekler birbirleriyle kolayca kaynaşır fakat olup bitenlerin yazılıp çizilmesinden, duyulmasından rahatsızlık duyarlar. İsrafın, keyfiliğin, yolsuzlukların, ana kuzularına kıymanın, ihanetin ve alicengiz oyunlarının öğrenilmesi kabuslarıdır. Öyleyse fermanlarına tellallık, saltanatlarına borazanlık yapmayan tüm medya kanalları, gazeteler kapatılmalıdır!

Bugün de maksatları yalnızca ipek kozasını bozmak değil, tüm basını örümcek ağlarıyla sarmala almaktır. Özgür basının susmaması için sonradan görme hanedanlığın birbirini sokmasını beklersek yarın hepimiz çok geç kalabiliriz.

"İktidardakiler bizim adamımızdır, eninde sonunda hatalarını anlar, tekrar hukuk ve insanlık yoluna döner" diye avunan arkadaşlara kötü bir haberim var: İnsanlık tarihinde otoriterleşme yoluna giren hiçbir hükümet yeniden demokrasi güzergahına dönememiştir. Kendinizi kandırmayın, gerçekten seviyorsanız, birlikte uçuruma yuvarlanmadan önce ya reisinizi durdurun ya da...

Yazarın Diğer Yazıları