Sarının yanına kırmızıyı koydu. Şampiyon Galatasaray oldu

Sarının yanına kırmızıyı koydu. Şampiyon Galatasaray oldu

Şampiyonluğun anlamı nedir sizce?
Ligi birinci bitirene verilen bir ödül müdür sadece?
Üç beş gün, ya da bir hafta süren bir coşku seli midir.
Yoksa müzeye götürülen gümüş kaplama görkemli, parlak bir kupa mıdır?
Elbette sadece biri değil, hepsi, hatta daha fazlası bence.
Altını topraktan değerli yapan, sadece renginin parlaklığı değil, aynı zamanda ender oluşudur.
Şampiyonluğu da bir ödülden daha değerli kılan, bir kupa değil, sadece bir takımın kazandığı çok özel bir zaferdir.
Çünkü şampiyonluk bir yıl boyunca yapılan titiz planların, harcanan onca emeğin, damla damla dökülen terin karşılığıdır.
Aşkın ihtirasın, hırsın inancın, üzüntünün mutluluğun, bazen gözyaşlarının, bazen sevinç çığlıklarının getirisidir.
Eğer şampiyonluk bir emekse ve emek en yüce değerse, o emeğin sahibi ayakta alkışlanmalıdır.
Öyleyse şimdi kalkalım ayağa ve alkışlayalım şampiyon Galatasaray'ı.
Galatasaray bu akşam
Ankara'da "Sarı"nın yanına "Kırmızı" koydu, şampiyon oldu.
Baksanıza şu istatistiklere.
Ligin en çok kazananı.
En az yenileni.
En çok gol pozisyonuna gireni.
En az gol yiyeni.
Başarı istatistiklerini sıralarsak, sonu gelmez.
Bu zaferde kimlerin payı yok ki.
Ligin en iyi kadrosunu kuran yönetimin.
Bu yıldızlar topluluğunu kusursuz bir makina gibi çalıştıran Teknik Direktör Okan Buruk'un.
21 gol ve 7 asistle rakip savunmalarda fırtınalar kopartan Mauro İcardi'nin.
Milimetrik paslarla defans delen Mertens'in.
Kora kor mücadeleden kaçmadan, yüreklerini sahaya koyarak formalarını terlerinin son damlasına kadar ıslatan Torreira'nın, Oliveria'nın, Kerem'in, Rashica'nın ve diğerlerinin.
İleri yaşına rağmen son dakika golleriyle kritik galibiyetler kazandıran Gomes'in.
Kalenin kilidi Muslera'yı yazmaya gerek yok sanıyorum.
Masörün, malzemecinin, nokta transferi bulan squad ekibinin.
Ve içeride dışarıda, yağmurda çamurda, her maçta tribünleri dolduran milyonlarca taraftarların.
Galatasaray ailesinde her bir bireyin katkısı var bu şampiyonlukta.
Filazof der ki; zaferi beklersen, onu elde edersin.
Galatasaray bu zaferi sezon başından beri bekliyordu ve bu akşam elde etti.
Tesadüf bu ya.
30 yıl önce yine bugün Ankara'da Ankaragücü'nü 8-0 yenerek şampiyon olmuştu.
O maç şaibelerle doluydu.
Ama bugün öyle değil.
Bugün karşısında aslanlar gibi savaşan bir Ankaragücü vardı.
Başkent ekibi özellikle ilk yarı çok çalıştı.
Çok pozisyon üretti.
Bazen direkten döndü.
Bazen Milson'la umutlandı.
Gol için çabalarken savunmada İcardi'yi unuttu.
Arjantinli yıldızın iki ve Barış Alper ile Sergio'nun birer gollerine engel olamadı.
Çünkü gücü bu kadardı.
Ve maçı 4-1 kazanan Galatasaray şampiyon oldu.
Kimse hakem, VAR gibi bahanelere sığınmasın.
Kimse sahada kora kor kazanılan bir zaferi gölgelemeye kalkmasın.
Bu günler o 8-0'lık, Zaladlı günler değil.
Bu şampiyonluk anasının ak sütü gibi helaldir.
Çünkü zafer, "zafer benimdir" diyenlerindir.
Kutluyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları