Savaş Turanlı’nın Savaş Ay oluşuna şahitlik ettim
Savaş Turanlı’nın Savaş
Ay oluşuna şahitlik ettim
Acar gazeteciliği ile genç meslektaşlarına her zaman örnek olan Savaş Ay, bilindiği gibi ses sanatçısı Şükran Ay’ın oğludur. Savaş Ay’ın babası Turan Turanlı ise, yaşam boyunca şöhreti dış ülkelere kadar yayılan en ünlü bir İlizyonist idi. Turan Turanlı mesleğini hiçbir zaman dejenere etmediği gibi bugün geçimlerini bu meslekte sağlayan çok sayıda öğrenci yetiştirdi ki, talebeleri, hocalarını daima minnetle anmaktan geri kalmıyorlar.
Altın Plâk avcısı
Şükran Ay, bir dönemde en çok “Altın Plâk” alan, plâkları, kasetleri ve hele 45’likleri, bugün kendisini zirvede görenleri yaya bırakacak kadar tutulan ve satılan bir sanatçıydı. Yıllarca bu yönden Zeki Müren’i bile çok gerilerde bırakmış, gazinoların da her dönemde “Başsolsti” olduğu gibi, sadece İstanbul’un değil, Ankara, İzmir ve Adana Gazino patronlarını defalarca ayağına getirtmişti. Tercüman Gazetesinin, tam 15 yıl sürdürdüğü apartman dairesi, otomobil ve ağırlığınca para ile çeşitli büyük hediye “Çekiliş Konserleri” nin de, devamlı “Kraliçe Başsolisti” olarak tanınıyordu. Ayrıca, sadece İstanbul değil, tüm yurt ve hatta Avrupa ülkelerinde “En çok aranan, davet edilen başsolisti” olmuştu. Allah vergisi, ekolu sesi olmasıyla da özelliği vardı. O dönemdeki adıyla, Harbiye Spor Sergi Sarayı’nda, Açıkhava Tiyatrosu’nda çok kez elektriklerin kesilmesine rağmen mikrofonsuz sesiyle 6 bin kişilik koca salonu çın çınlatır, büyük alkış ve takdir toplardı.
Halkımız, kendisini yıllardır “Şükran Ay” olarak tanıyor ve seviyordu, kocası Turan Turanlı da çok efendi, sahne yaşamını çok iyi bilen ve tanıyan, ileriyi gören, eşinin daha çok gelişmesi için adeta bir menajer gibi üzerinde titrerdi. Ailece de tanıştığımız için, evlerinde benim de bulunduğum bir sohbet sırasında ortaya bir fikir atıp, karısına şu teklifte bulundu;
“-Şükran hanım, ben uzun süre ve günlerce düşündüm ve sizin soyadınızın ölmezliğini dikkate alarak benim soyadım ’Turanlı’yerine, sizin tanındığınız ’Ay’soyadını kanuni olarak kullanmanızı uygun buldum...”
O sıralar lisede okuyan vekurduğu Milli Oyunlar ekibi şefliğini yapan oğulları Savaş, duyduğu bu sözler üzerine anında yerinden kalkıp, babasının elini öperek konuşmaya başladı:
Senin soyadın niçin başka?
“-Babacığım, okulda, taşıdığım soyadı yüzünden o kadar zor durumda kalıyorum ki, ben cesaret edip yanınızda hiç konuşamıyordum... Şimdi siz çok iyi düşünmüşsünüz, ben yıllardır bu konuda üzüntü, sıkıntılarla yaşıyorum ama sizlere açıklamaktan da çekiniyordum... Okul da arkadaşlarım gibi öğretmenlerim de devamlı bana bunu soruyor, ‘Sen Şükran Ay’ın oğluysan soyadın niye Ay değil?..’
Bazı hınzır ve muzip arkadaşlar da beni iğnelemek için ’Yoksa sen, üvey misin?..’gibi laflar edip canımı sıkıyor. Yıllardır bu tür sözlerin ezintisini içime atıyordum. Şimdi siz bu noktaya isabetli bir yaklaşım getirdiniz, Oh, çok şükür buna değindiniz ve beni rahatlattınız!...”
Ben de Savaş’ın bu sıkıntısını yakından bildiğim için ona destek olup söylediklerine tamamen katılarak; “-Sevgili Turan’ın önerisi çok yerinde, aile soyadının Ay, olmasında isabet var Şükran Ay adı ölümsüz olmalı!” diye konuşunca ailecek çok memnun oldular. Turan ayağa kalkarak beni öptü, teşekkür etti. Ve bir bakıma aile meclisi olarak alınan bu karar, kısa süre sonra Turan Turanlı’nın talimatıyla avukatının açtığı dava sonunda tek celsede resmiyet kazandı. Ailenin soyadı nüfusa “Ay” olarak işlendi.
Savaş Ay sonrasını da şöyle dile getiriyor:
“-Babam tertemiz insandı, bu kararını verdikten ve onun da soyadı ’Ay’olarak yeni nüfusuna işlendikten bir süre sonra vefat etti. Çok huzurluydu, nur içinde yatsın, bize bu olgunluğu yaşattı. Evet, anneme sanat dünyasında şöhret sağlayan soyadı mahkeme kararıyla nüfus kağıdıma yazıldı ve bugün ben de ’Ay’soyadını gururla taşıyorum.”