Seçim sonrası kurlar düşer

Seçim sonrası kurlar düşer

Ekonomi kriz dengesi üstüne oturdu. 1994 krizi veya 2001 krizi gibi krizlerde, sabit kur politikası olduğu için bir gecede kur patladı. Önlem alındıktan sonra da yeniden istikrar geldi.

2018 krizi kur şoku şeklinde oldu. Eylül-Ekim 2018 de yıllık TÜFE oranı yüzde 25 oldu. Ama MB faizleri artırdı ve bir yıl içinde hem enflasyon yüzde 9''a, hem de 6,5 lira olan dolar kuru 5,5 liraya geriledi.

2021 krizi hükümetin savunduğu tek haneli faiz politikası nedeni ile gelen bir krizdir. Ekonomik altyapı da bu krizi yaratacak kadar bozulmuştu. Tek haneli faizden vazgeçmektir. Ama biliyoruz ki, bu hükümetin de yanlış yaptım demesi mümkün değildir. Bu nedenledir ki, yaşamakta olduğumuz kriz uzadı ve kronikleşti.

Sonuçta; kronik enflasyonun yüzde 10 seviyesinden yüzde 50 seviyesine çıktı, yoksulluk arttı. Ücret - fiyat farkı arttı, yatırımlar durdu, işsizlik devam ediyor, halkın morali bozuk ve huzursuz.  

Ancak artık bıçak kemiğe dayandı, halk olaya el koydu. Altılı masadaki gelişmeler, halkın kararlı olduğunu ve seçim sonrası bu iktidarın değişeceğini net olarak gösterdi.

Seçim sonrası siyasi iktidar değişirse, ekonomik istikrar hızla düzelecektir. Ancak gelir ve servetin yeniden dağılması, devletin yeniden yapılanması ve eğitimin ideolojik çizgiden kurtarılması zaman gerektirecektir.

Çözülmesi gereken en önemli sorun; döviz sorunudur.

1. Millet ittifakı gelirse, Türkiye''ye yeniden yabancı sermaye girmeye başlar.

Başkanlık sistemi ile, vatandaşlık karşılığı yabancıya satılan gayrimenkul geliri dışında, Türkiye''ye giren doğrudan yabancı yatırım sermayesi çok geriledi, 2022 yılında yalnızca 2 milyar dolar oldu. Portföy yatırımlarında 13,2 milyar dolar çıktı.   

Oysaki Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) 2022 Dünya Yatırım Raporu''na göre, küresel doğrudan yabancı yatırımlar 2021 yılında yüzde 64''lük bir artış ile 1,58 trilyon dolara ulaştı.

Çin Komünist Partisi, yabancı sermayenin Çin''e batı yaşam tarzı ve demokrasi taşıyacağından korkuyor. Yabancı sermaye girişine karşı eski iştahı kalmadı.

İktidar değişirse, güven oluşacak ve yabancı yatırım sermayesi girişi yeniden artacaktır.

2. Dış ticarette Milli dış ticaret politikası uygulanırsa cari açık kalmaz.

Türkiye 2022 yılında Çin''e karşı 38 milyar dolar, Rusya''ya karşı 48,5 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. Rusya''dan doğalgaz ve petrol ithalatı toplam ithalatın yüzde 37''sini oluşturdu. Her iki ülkeden de yatırım malı teknoloji ithal etmiyoruz. Dış açıkların yüzde seksenini bu iki ülkeye karşı veriyoruz. Bu kadar dış açığın İktisadi ve mantıklı bir nedeni yoktur. Ama yine de hükümet önlem almıyor. Bu iki ülkede yolsuzluğa açık ülkelerdir. Yeni iktidar milli politikalar uygulayacaktır. Bu yolla her iki ülkeye kota ve vergi getirerek toplam 86,5 milyar dolar dış ticaret açığını yarıya düşecektir. Dış ticarette milli politika uygulanırsa, ithalat kartelleri önlenirse, bu bile cari açıktan kurtulmamıza yeter.

Öte yandan Üretim de ithalata bağımlıdır. Yeni iktidar, içerde aramalı ve hammadde üretimini teşvik edecek ve üretimde kullanılan ithal girdi payı azalacaktır. Sonuçta dış açıklar azalacaktır.

3. Yeni iktidar gerçekçi faiz politikası uygulayacak ve TL''den kaçış duracaktır. İçerde alternatif tasarruf aracı olarak döviz talebi azalacaktır.

4. Millet ittifakının aday açıklaması bile, Türkiye''nin dış tahvillerinde iflas risk primini gösteren CDS oranının düşmesine neden oldu. Yerli ve yabancı sermayenin, hükümete güveni artarsa, Türkiye dışardan daha ucuza borçlanır.

Bu söylediklerim, Altılı masanın ortak politikalar mutabakat metninde doğrudan veya dolaylı olarak var. Seçim sonrası iktidar değişirse, ekonomide riskler azalacak ve döviz sepetine karşı halen yüzde 41,27 oranında daha düşük değerde olan TL değer kazanacak, yani kurlar düşecektir.

Yazarın Diğer Yazıları