Seçmen yönelimi nereye gidiyor?

Siyasal sistemler içinde demokrasi, rızaya önem veren bir yönetim şeklidir. Halkın rızasını alarak iktidara gelirsiniz. Halkın rızası azaldığında oy kayıp ederek iktidardan çekilirsiniz.

AKP yetkilileri, içinde bulunduğumuz süreçte, ekonomik gidişat nedeniyle oylarının düştüğünü, zaten anket sonuçlarının ortaya koyduğu ve bu sayede herkesin gördüğü gerçeği kabul etti.

Bu kabul önemli.

Çünkü ilk defa geriye adım atmış oldular. Yenilginin kabullendiğinin göstergesidir bu.

Övündükleri ve kendilerine umut veren tek şey, halen daha anketlerde birinci parti görünmeleridir. Öyle ki, ilerleyen günlerde bu durum da değişecek. Çünkü seçmeni geriye döndürecek hiçbir emare görülmüyor. Gidişat iyi değil.

Seçmen desteğinin azalmasının bu kadar uzun sürmesinin nedeni, AKP''nin karşısına merkez sağda, seçmenin genel çoğunluğuna hitap edecek bir partinin bulunmamasıdır. Mevcutlar da merkez sağ seçmene kendi psikolojisi ile hitap edemiyor. Siyasal psikolojinin uyumu, seçmenle partinin ruhsal bütünleşme göstergesidir.

Solda pek çok kişi boşuna CHP''ye "seçim kazanamadın, halkı yanına çekemedin"  diye sitem ediyor. CHP, ne yaparsa yapsın, mevcut toplumsal yapı içinde belirli kapasitenin üstüne çıkamaz.

Niye?

Çünkü mevcut siyasal kültür buna müsait değil. Dolayısı ile AKP iktidarının alternatifi yine merkez sağdır. Çünkü siyasal orta sınıf, milliyetçi- muhafazakâr seçmenlerden oluşmaktadır. Siz bu kitleyi, CHP''ye ne kadar yönlendirirseniz yönlendirin, solun ürettiği kültürel öğeler, gelecek olanları gerisin geriye püskürtecektir.

Hâlbuki CHP''nin kurucu kültür kodları, tam da merkezin duygularını yansıtıyor. Kim, Kuvayı Milliye''den  hoşlanmaz? Hangi millet kendi benliğine hitap edenleri yok sayar?

Fakat sol, hele materyalizme biçimlenmiş sosyalist sol, kesinlikle siyasal merkezin psikolojisiyle bütünleşemez. Bu sebeple, ekonominin tüm baskısına rağmen AKP dibe vurmuyor.

Hatırlayın, kimi sol çevreler Kemal Kılıçdaroğlu''nu ne ile suçluyor?

"Sağcılaşmakla!"

Peki, "sağcılaştığı" söylenen Kılıçdaroğlu, solculaştıkça mı, oyunu artırıyor, yoksa eleştirildiği gibi merkeze (mlliyetçi-muhafazakâr seçmene) yaklaştıkça mı?

Toplumsal bütünleşme gibi siyasal bütünleşme de kültürel uyumdan geçer. Bir siyasal parti, merkez ile (kültürel omurga ile) bütünleştiği oranda büyür.

CHP''yi daha da sola çekmek isteyenler kendi büyüklüklerine baksın.

Türkiye''de siyasal alan çok şiddet gördü. Hırpalandı. Bu şiddet, özellikle merkez sağı temsil eden orta sınıfı ezip geçti. Bu haksızlığın Türkiye''ye operasyonal olarak bilinçli yapıldığını düşünüyorum.

Söz konusu ezici, dönüştürücü güç,1980''lerden itibaren siyasal orta sınıfı oluşturan milliyetçi-muhafazakâr tabanı, darbeler ve siyasi müdahalelerle, muhafazakâr ağırlıklı, kısmen milliyetçi öğelerden beslenen AKP''ye yönlendirdi.

Milliyetçi-muhafazakâr partilerin oturduğu merkezin yerine AKP''yi, konumlandıran bu güçler, bu hamle ile Türkiye''nin siyasal iletişim kanallarını, düşünce sistemlerini bozmuş oldu. Siyasal akılın öncelikleri değişti. Böylece Türkiye kültür karmaşası içine sokuldu.

Siyasal değerler sistemi çöktü.

İşte arıyoruz ve siyasal ahlak bulamıyoruz.

Her şey iktidar partisinin malı haline getirildi. Örnek vereyim. Doğru amaçlı, ülkenin çıkarına önemli bir kanun teklifi muhalefetten meclise gelsin. Ne olur? AKP ve MHP''nin (yani iktidar ittifakının) oyları ile ret olur.

Niye, ülkenin yararına olmadığı için mi?

Hayır.

Burada ülkenin ve toplumun çıkarı önemsizleşir, iktidarın çıkarına ülkenin çıkarı heba edilir. İşte bu kültür karmaşasıdır. Aynı zamanda değerler karmaşasıdır. Dikkat ederseniz değerli ve önemli olan değil, önemsiz olan kazanıyor. Ülke çıkarı parti çıkarının altında işlem görüyor.

Konuyu toplayalım.

"Seçmenin rızası", Türkiye''yi hem halk olarak ve bizzat ülke olarak, dahası devlet olarak, ekonomide zora sokan iktidardan uzaklaşıyor. Bu tamam. Ancak, bu rızanın yöneleceği merkez siyasal alanda halen daha boşluk olduğu görülüyor. Bunun da en önemli nedeni, merkezin kültürüne, siyasal psikolojisine, kabul alanına yönelik nitelikli politika üretilmemesidir.

Yazarın Diğer Yazıları