Serenay'ın bacaklarına bakarken göremediyse demek…

Serenay'ın bacaklarına bakarken göremediyse demek…

Gelmiş geçmiş en büyük iddiası Taksim Meydanı''nda anırmak olan lağım üsluplu, sosyolojik analiz yapmış; Müge Anlı ve Esra Erol programları ile gazete-tv haberleri üzerinden ahalinin sair ekseriyetinin lümpen olduğuna hükmetmiş.

Ve dahi varoş…

Ne idüğü belirsiz…

Gudubet…

Amoral…

Her türlü suça eğilimli…

***

''Toplumda başat sınıf lumpenproletarya olduğu için'' oluyormuş hep bu kadın kesmeler, balkondan atmalar, betona gömmeler, gaz döküp yakmalar, bıçakla çizmeler, sopayla yamultmalar, tekme tokat girişmeler, taşlı kavgalar…

Hep varoşlarda, hep varoşlarca!

Zaten ''tipler belli''ymiş;

"Tıknaz beden, değirmi surat, pis sakal, dazlağa yakın kısa saç, bira göbeği.

Yazın şort ve terlik.

Ve de oradan oraya koşturan şalvarlı kadıncağızlar. Yoksul hırkası ve şalvar.

Birbirinden gudubet."

***

''Niçin Nişantaşı''nda kimse kimseyi öldürmüyor''muş?

''Niçin Maçka''da en son cinayet 1921 yılında Mehdi Bey''in vurduğu Şişli Güzeli Mediha Hanım cinayeti''ymiş?

Bir yandan "Bu insanlar mı Avrupa sokaklarına salınacaktır?" Diye hayıflanırken, diğer yandan derin bir iç çekmiş;

"Senin işin zor be Türkiye.

Sen en iyisi Serenay''ın bacaklarına bak, avunursun."

***

Müge Anlı, Esra Erol, Serap Paköz, Didem Arslan Yılmaz…

Yaptıkları gündüz kuşağı programlarında beliren fotoğrafın, Türk milletinin çoğu manevi tezini çökerttiğine diyecek sözüm yok.

Trajik bir yüzleşmeye vesile oldular; egemenler yalnız yaşıyor olmayı, kırmızı ruju, etek boyunu, şortu "ahlak mezurası" yapmışken, komşusunun kocasına kaçan tesettürlü teyzeler tanıdık; çoluğa çocuğa musallat olan söz de "hacı(!) dede"ler; kimin kimin babası, kimin kimin çocuğu, kimin kimin karısı, kimin kimin kocası olduğunun belli olmadığı geniş muhafazakar(!) aileler; kızını satan anneler; namus cinayeti işleyen tecavüzcüler; Dallas''ı aratmayan sözüm ona sıradan hayatlar; daha neler; kimler…

Bu madalyonun bir yüzü.

***

Gelin görün ki…

Hiç de "Tıknaz bedenli, değirmi suratlı, pis sakallı, dazlağa yakın kısa saçlı, bira göbekli" olmayan merhum Vatan Şaşmaz, İstanbul''un en köklü ve zengin semtlerinden birinde, bütün bu ''varoşsal eylemler''den muaf tutulan Maçka''ya yürüme mesafesindeki lüks bir otelde, hiç de "şalvarlı" ve de "yoksul hırkalı" olmayan bir kadın, Filiz Aker tarafından öldürülmedi mi?

***

Var mı öyle bütün faturayı toplumun cahil ve yoksul bırakılmışlarına kesip de, geri kalanı erdem abidesiymiş gibi yarım bırakmak hikayeyi.

Yakın tarihin, dayak, tecavüz, işkence dolu en dehşet gecelerinden birinin baş kahramanları, entelektüel kesimin göz bebeği bir yazar ile dönemin en parlak haber spikerlerinden biri değil miydi?

Hâlâ tam manasıyla aydınlanamadığı için isimlerini anmamayı tercih ettiğim olayda,"Kimseye tecavüz etmediklerini ama orta sınıf ahlakına ters gelebilecek zevkleri bulunduğunu" söyleyerek savunmamışlar mıydı kendilerini?

***

Münferit mi?

***

Daha kaç gün oldu bir avukat, Şafak Mahmutyazıcıoğlu, İstanbul''un "nezih" varsayılan semtlerinden birinde öldürüleli?

Lise öğrencisi Münevver Karabulut''u "doğrayıp" cesedini de çöp konteynırına atan Cem Garipoğlu, ülkenin en ünlü işadamlarından birinin yeğeni, Sümerbank''ın eski ortaklarından birinin oğlu değil miydi?

Şule Çet, Çinçin Mahallesi''nde mi katledildi?

Yirminci katından atıldığı plazanın sakinleri, Ankara''nın hatırı sayılır isimleri değil miydi? Müebbet hapse çarptırılan sanıklardan birinin babası kamu bankalarından birinin eski üst düzey yöneticilerinden değil miydi? Ve bu kalburüstü ailelerinin çocuklarının dosyasından dolandırıcılıktan, alkollü araç kullanmaya, görevi yaptırmamak için direnmekten, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılmasına daha yığınla suç isnadı çıkmadı mı?

"Gaziantep''in en lüks semtinde" bir binanın dördüncü katından düşen/atılan Duygu Delen''in katil zanlısı ticaret aleminin en saygın ailelerinden birinin çocuğu değil miydi?

***

Sırf görevini yapmaya çalıştığı için, oturdukları lüks sitenin güvenlik görevlisini demir çubuklarla döven züppeler mi istersiniz, arkadaşının evini ateşe verip maganda gibi sağa sola ateş eden mi?

Boğaz''ın "seçkin müşteri"li ünlü restoranlarındaki silahlı çatışmalardan, samuray kılıcıyla kadın doğrama caniliğine hangisi "varoşlarda" yaşandı ki?

Uzağa gitmeye gerek yok.

Lağım üslupluyla aynı dergi ve gazetelerde de görev yapmışlığı bulunan gazeteci Nuh Köklü''nün kartopu oynarken bıçaklanarak öldürüldüğü yer de, Esenyurt yahut Sultangazi değildi.

Serenay''ın bacaklarına bakarken görmedi zahir, madalyonun, yozlaşmanın sınıfsal olmadığının alameti olan diğer yüzünü…

 

SORU-YORUM

Kameraman tokatlayan Muharrem Sarıkaya, Habertürk''teki yazılarına başladı. Sarıkaya''yla hemen hemen aynı günlerde, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati''yle yaptığı "off the record" konuşmayı köşesine taşıdığı için zorunlu ara vermek durumunda kalan Sevilay Yılman başlayamadı.

Gazeteciye vurursan ikinci şansın var, siyasiyi yazarsan hiç şansın yok mu?

 

PARASIZ BAŞARILILIK MESLEĞİ!

Şu gazetecilik aleminde "saygı" besleyebildiğim üç beş isimden biri olan Melih Aşık yazmış. Trajikomik ama çoğumuzun yaşadığı gerçek:

Genç ve başarılı bir gazeteci arkadaşla karşılaştım yolda. Durup konuştuk:

- Kutlarım, çok başarılı haberler yapıyorsun.

- Sağ olun ama herkes aynı fikirde değil.

- Kim mesela? Gazetedeki arkadaşların mı?

- Yoo, genel yayın müdürümüz dâhil hepsi beni övüyor.

- Kim başarılı bulmuyor?

- Kayınvalidem.

- Belki yakında o da kabul eder başarını.

-İmkân yok. Yazılarımı okumuyor ki. Sadece birkaç ayda bir maaşımı soruyor.

Yazarın Diğer Yazıları