Siyanürü kim yağdırıyor?

Erzincan İliç'teki altın madenindeki toprak kayması sonunda bütün Fırat havzasının siyanürle kirlenmesi tehlikesi yeniden ortaya çıktı. Konuyla ilgili olarak 12 Nisan 2022 tarihli "Darbeli matkapla Türkiye'nin tasfiyesi" başlıklı yazımı X’te yeniden paylaştım ve yazar Nihat Genç'in Erzincan'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanacak bir doğa katliamı yaşandığına dair uyarılarını hatırlattım...

***

Bu yazıda ise konuyu esastan ele alacağım!

Bugün Erzincan İliç'te Çöpler Altın Madeni'ni işleten şirket olarak herkes Anagold Madencilik Şirketi'ni biliyor. Anagold Madencilik, 2000 yılında kurulmuş, günümüzde SSR Mining ve Lidya Madencilik şirketlerinin ortaklığı olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Grubun Erzincan’da faaliyete başlaması Ergenekon operasyonlarıyla aynı zamana denk geliyor. Dönemin Erzincan Cumhuriyet başsavcısı İlhan Cihaner, şirketten rüşvet aldığı iddia edilen bir savcıyla ilgili de soruşturma başlatmıştı ki FETÖ'cü Erzurum Başsavcısı tarafından makamı basılarak gözaltına alınmıştı.

***

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin İnternet sitesinde 18 Eylül 2009 tarihli bir haber yayınlandı. Haberde, “Anatolia Minerals Development Limited, Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Çöpler köyü civarında altın arama çalışmalarına başladığını açıkladı.” deniliyordu. Yani faaliyete başlayan şirket Anagold değildi.

Çünkü 1996 yılında kurulmuş olan Anatolia Minerals öyle pervasız davranmıştı ki, adı, Türkiye üzerindeki bölücü emellerle birlikte anılıyordu. Bu sebeple olsa gerek ki o tarihe kadar kâğıt üzerinde var olan, 2000’de kurulmuş Anagold adlı şirketi canlandırmışlardı.

***

Aslında, 1 Mart 2003 tarihinde Yeniçağ'da konuyu yazmış ve manşetten de yayınlamıştım. Araştırmacı Ali Kuzu konu üzerinde çalışmış ve elde ettiği bilgileri benimle paylaşmıştı. Kuzu, Anatolia Minerals ile ilgili bilgileri, şirketin kendi kaynaklarından derlemişti. Ben de siteyi ve diğer belgeleri ayrıca incelemiş ve özetle şu yayını yapmıştım:

"AMDL adlı şirketin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da elde ettiği maden arama imtiyazı, Barzani'nin partisi KDP'nin sitesinde ‘Kürdistan'ın doğal sınırları’ olarak gösterilen toprakların sınırları ile birebir örtüşüyor. Yine Doğu Karadeniz'de aynı şirkete verilen imtiyaz hakkı da hayali Rum Pontus devletinin sınırları ile birebir aynı!

Anatolia Minerals Development Ltd. Şirketi 1996 yılında kuruldu ve bir yıl sonra bir tanıtım broşürü yayınladı. Broşürün başlığı, ‘Türkiye Federal Devleti’ şeklindeydi ve Türkiye'nin 7 ayrı bölgesinde, 2 milyon hektarlık alanda maden arama imtiyazı elde ettiği bildiriliyordu. Bu bölgeler, ‘Yenipazar, Armutbeli, Saimbeyli, Keban, Baskil, Karadeniz Bölgesi ve Tunceli’ olarak bildiriliyordu. Habere göre, şirket, Türkiye'de arama ruhsatı elde ettiği bölgeleri göstererek, 22 milyon 140 bin 800 hisseyi kote ettirmişti.

Şirketin maden arama imtiyazları ile ilgili talimatı, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın verdiği, sözleşmelerde ise Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in imzası bulunduğu sonradan ortaya çıktı.”

***

Erzincan şantiyesinin 2009 yılında Anagold şirketi tarafından kurulması ve faaliyete başlamasına ise AKP hükûmeti onay verdi. Şirket, öğütülmüş topraktaki altını ayrıştırmak için 2022 yılına kadar 600 futbol sahası büyüklüğündeki bir alanda, siyanür ve sülfürik asit kullandı. İki defa da kapasite artırımı onaylandı. Böylece, siyanürlü ve sülfürik asitli çalışma alanı 1100 futbol sahasına kadar çıktı. Siyanür ve sülfürik asit, yer altından sızarak Fırat'a karışıyor!

Kanada'da bu yöntemle altın aramak yasak!

***

İliç'teki maden alanında toprak kayması haberlerinden hemen sonra gazeteler flaş bir haber daha geçti. Haberde "Meclis’te bugün yapılması beklenen ve enerji piyasası ile madenciliği ilgilendiren kanun teklifinin görüşmeleri ertelendi. Söz konusu kanunun geçmesi hâlinde maden işletmek için rapor gerekmeyecek. Şirketlere birden çok kaynak izni verilebilecek, şirketler lisanssız da üretim yapabilecek. Ayrıca nükleer sızıntıda tesisi işletenin sorumluluğu olmayacak." deniliyordu.

Kısacası vatanın, yabancı şirketlere teslim edilmesinin önündeki son pürüzler de kaldırılacaktı ki toprak kaydı!

***

Bu tablonun hukuki ve cezai sorumluluğu yerli ve millî olduklarını iddia eden siyasi partilere ve hükûmet üyelerine ait olsa da, vicdani sorumluluk onlara oy verenlere aittir.

Yaşar Nuri Öztürk, "Allah, aklını kullanmayan toplumların üzerine pislik yağdırır" ayetini sık sık hatırlatırdı ya... İşte şimdi oy verirken aklını kullanmayan toplumun üzerine siyanür ve sülfürik asit yağıyor, yağacak... Aslında siyanürü veya sülfürik asidi yağdıran, geleceği düşünmeden, kişisel çıkarları için oy verenlerdir...

Yazarın Diğer Yazıları