Soner Yalçın’dan ezberleri bozan bir araştırma daha…

tagut05.jpg

Her kitabıyla gündem olan usta araştırmacı gazeteci Soner Yalçın'ın, “Zor bir işe kalkıştığımın farkındayım!” diyerek kaleme aldığı yeni çalışması “TAĞUT” okurlarla buluştu.

Her tağut düzenini yıkmanın tek yolunun düşünmek, şüphe etmek, sormak, daima aramak ve mücadele etmek olduğunu vurgulayan Soner Yalçın, “Nedir tağut?” sorusunun cevabını da şu satırbaşlarıyla özetliyor:

“Tağut, Kuran'ın asıl manasını bozandır...

Tağut, kafalarına göre kitaba hadise, hüküm ekleyip çıkarandır...

Tağut, dini içerden bozup, tahrip edendir...

Tağut, mazluma zulmedendir...

Tağut, hakka savaş açıp batıla sarılandır...

Tağut, zalimlerin kurduğu düzendir...

Yani tağut bugünkü emperyalizm... Bugünkü kapitalizm... Bugünkü neoliberalizmdir...”

İnsanoğlunun vazgeçilmez hastalığının suçu, sorumluluğu başkasının omzuna yüklemek olduğunun altını çizen Soner Yalçın, çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

Bu kitap bir suçlu bulma arayışında değil. Sorunun / problemin nasıl çözümleneceğine dair çalışma yapanlara katkı sunmayı hedefliyor. Bu kitabın motivasyonu, olgular üzerinden çözüm odaklı ve objektif olmak... Bilirim ki, çözümde görev almayanlar sorunun parçası olur.

Nesneleri bütün değil, parça parça görseydik halimi/ nice olurdu? Mesela insan suratını bütün değil; kulak, göz, burun, dudak, kaş olarak parça parça görseydik işin içinden nasıl çıkacaktık? Kimseyi tanıyamazdık! Bütünlüğü saklamamızı /bütünü görmemizi / çevremizdeki her şeyi yerli yerine oturtmayı muhakeme yeteneğimize borçluyuz.

Bu kitapta tek tek olaylardan / hurafelerden yola çıkarak "bütünü" göstermeye çalışacağım. Hakikati bilmek, doğruya ulanmak ancak "bütün"ü görmekle mümkün. Bir siyasetçinin, beş vakit namaz kılması her yaptığının doğru olduğu anlamına gelir mi? Peki, bir siyasetçinin bira içmesi her yaptığının yanlış olduğu anlamına gelir mi? Doğruyu bulmak için "tümü görmek" şart...

Keza, algı tehlikelidir; hakikatle bağınız kopar! Rüya ile hakikati ayırt edebilmek için gerçekçi olmak şart. Algılara aldanmamak için ne yapmak gerek? Politikaya kurban edilen dini kimlerin, nasıl kullandığının nasıl farkına varacağız? Yalanla, bağnazlıkla nasıl mücadele edip, dini düşürdükleri yerden kaldıracağız? Ve "din soslu yalan bombardımanı" altında siyaseti nesnel olarak nasıl analiz edeceğiz? 'Tanıma yeteneği"ni nasıl kazanacağız? Tek silahımız var: "Bütün"ü kavramaya çalışan bilincimiz.

soneryalcin.jpg

Evet dine de bir bütün olarak bakacağız, kopuk kopuk değil. Kuşkusuz hiç kolay değil...

Bu kitapta, özellikle Cumhuriyet dönemiyle başlayan yüz yıllık yalanların ve hurafelerin soyağacını okuyacaksınız.

Uydurmalar, boş İnançlar nasıl din haline getirildi? Akılsızlık nasıl güçlendi? Sizi nasıl aldattılar? Sizi nasıl kullandılar, kullanıyorlar? Sizi nasıl tutsak düşürdüler? Bu soruların şifresini kırmaya çabalayacağız... Kİ şifre kırmak hiç de kolay olmayacak… Nietzsche'ye göre “Hayattan en büyük tadı almak demek, tehlikeli yaşamak demektir”. Zor bir işe kalkıştığımın farkındayım!

Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82

***

amerikan-dis-politikasinin-golge-akillari-kapak-1717416916.png

ABD dış politikasının tarihsel kökenleri

Sosyal bilimler araştırmacısı Sabri Kızıltan, “Amerikan Dış Politikasının Gölge Akılları” adlı çalışmasında ABD dış politikasının tarihsel gelişimini, ‘finans-kapitalizminin’ Batı medeniyeti içerisindeki yükselişi ve Amerikan dış politikasının kurmay kadrolarını içlerinden çıkaran ‘think tankler’ ile kurduğu ilişki üzerinden, inter-disipliner bir yaklaşımla ele alıyor.

Düşünce kuruluşu olgusunun ortaya çıkmasına ön açan tarihsel konjonktürü ve süreç içerisindeki hızlı gelişimini Yakın Çağ Avrupa’sının kaotik siyasi atmosferinden itibaren irdeleyen Sabri Kızıltan bu eseriyle, tarihe Wallersteincı bir anlayış ile yaklaşarak 20. yüzyıl ABD’sinin ekonomi, siyaset ve sivil toplum alanları arasındaki emperyal çıkar ilişkilerini bilimsel veriler üzerinden okuyucuya sunmayı amaçlıyor.

Birinci ve İkinci Dünya savaşlarına dahli ile uluslararası siyaset sahasının en önemli aktörlerinden biri hâline dönüşen ABD, yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden bu yana küresel politikaların merkez üssü olma iddiasını devam ettirmekte.

ABD dış politikasının oluşum süreçlerini ele alan çalışmalar içerisinde başkan, ordu, istihbarat unsurları, etnik/dinî lobiler ve medya gibi birtakım dinamikler kadar ABD ekonomisinin itici gücünü oluşturan finans ve sermaye çevreleri ve kimi düşünce kuruluşları da yakın mercek altına alınmaya başlanmıştır. ABD’nin tüm dünyada milyonlarca insanın yaşamına yıkıcı bir şekilde dokunan küresel nizam arayışlarının arkasındaki beyin takımının, -Trifkoviç’in deyimiyle “think tankçi nomenklatura”nın- ABD dış politikasında kapladığı alanı ele alan çalışmaların Türkçe literatürdeki yetersizliği ise bu çalışmanın önemini ortaya koymakta.

Marksist literatürün son dönemki ‘küresel emperyalizm’ tanımlamalarına yeni bir pencere açan eser; finans kapitalci grupların işe koştukları think tankçi uzmanlar ve politik yaşamının merkezine oturdukları ABD üzerinden kurgulanan dünya düzeninin genel bir çerçevesini çizerken, ayrıca bu arayışın bölgesel yansımalarına ve düşünce kuruluşu alanının geldiği son noktaya ilişkin de en güncel verileri sunmakta.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

Yazarın Diğer Yazıları