"Pozitif faiz olmadan tasarruflar artmaz"

"Pozitif faiz olmadan tasarruflar artmaz"
Başkan Özince büyümenin tüketime dayalı olmasının en büyük problem olduğunu belirterek, Türkiye'de tasarrufu cezbedecek araçların bulunmadığını söyledi

Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, problemin tasarrufta değil büyüme modelinin tüketime dayalı olmasında bulunduğunu belirterek, "Ben cari açığı yıllarca savundum; 'Finanse edebiliyoruz zaten'dedim. Ama; uzayan süreçte, iş o kadar kronik bir hal aldı ki yaptığıma yapacağıma pişmanım şimdi" dedi. Türkiye'de tasarrufu cezb edecek araçların bulunmadığını ifade eden Özince, "Doğru düzgün pozitif faiz verilmedikçe insanların tasarruf etmesini hiçbir şekilde beklememek lazım. Tasarruf için ulusal bankacılığın gerekli olduğunu düşünüyorum. Ulusal bankacılık, uluslararası sermayedara karşı değildir.

Milli bankacılık politikasına ihtiyacımız var. Tasarruf için de yine ulusal bankacılık piyasası ve ulusal sermaye piyasasının genişlemesi ve çeşitlenmesi gerektiği kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.

İş Bankası'nın kuruluşu

Türk Ticaret Bankası'nın 101. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla, "2014 Türkiye'sinde Tasarruf Eksikliği" konulu bir panel düzenlendi. Ersin Özince, paneldeki konuşmasında, İş Bankası'nın kurucusu Atatürk olarak bilinse de Atatürk'ün yanında, Türk Ticaret Bankası'nda olduğu gibi, karşılarında dünya devleri varken, bankaya sermaye koymaya kalkışmış 27 Türk müteşebbisin olduğunu söyledi. 
Özince, tasarruf açığının üretmeden tüketen toplumların problemi olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de tasarruf olmadığını düşünmüyorum. Tasarrufun önemli bir bölümü halen kayıt dışı. Vatandaş, küçük birikimlerini saklama temayülünde. Tasarruflar, altın ve gayrimenkul olmak üzere, kayıt dışı alanlarda tutuluyor" diye konuştu.

"Vergi adaleti şart" 

 "Ben o zamanlar Basel prensiplerine karşı çıkmıştım, Basel prensiplerine karşı çıkmak akıl k‰rı değilmiş, bunu sonradan anladım" diyen Özince, şunları kaydetti:
 "Fakat sermayesiz bankacılık yapmışız, serbest sermayesiz bankacılık yapmışız yıllarca; o da yanlış. Bankacılığı çok doğru kurmuşuz ama kötü yönetmişiz. Kendi kurallarımıza göre sermaye gücümüz var mıydı; bunu kime, nasıl kanıtlıyorduk; ne kadar şeffaftık; tartışılır. Ama Amerika'da Mortgage ile çıkan krizin sonucunu ve Avrupa'nın ilk 50 bankasının 30-40'ına devletlerinin para koymak zorunda kaldığını gördüğümüzde, dünyanın her yerinde buna benzer şeyler oluyor. Siyasiler ve bürokratlar bunun kefaretini ödüyor. Dolayısıyla ben 2001 öncesi bankacılığın geldiği durumda o dönem öncesi hükümetlerin ve teknisyenlerin bankacılardan daha çok kusurlu olduğunu düşünüyorum. 

"Tasarrufun yolu 

Panelde söz alan, Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerem Alkin ise Türkiye
ekonomisinde tasarrufları arttırmanın bir yolunun da vergileri azaltmaktan geçtiğini belirterek, ekonomideki aktörlerden daha az vergi toplamak için kamu harcamalarının reel olarak daraltılması gerektiğini söyledi.