PKK’nın sembolik olarak silah bırakma senaryosunu sahneleyeceği anlaşıldı. “Sembolik” diyorum, çünkü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bir süre önce, istihbarat raporlarına dayanarak, iki bin PKK militanının PYD/YPG’ye katıldığını açıklamıştı. Bu sayının şimdilerde beş bine yükseldiği söyleniyor. Yani PKK, Suriye’de SDG adıyla resmen ABD’nin kanatları altına alınıyor. Daha önce de böyleydi ama ABD Türkiye’nin terörle mücadelesini desteklediğini bildirerek durumu idare ediyordu...
***
Abdullah Öcalan, önceleri “Demokratik Cumhuriyet” diyordu... Öcalan, sonradan kavramı “demokratik özerklik” şekline dönüştürdü ve nihayet “demokratik konfederalizm” demeye başladı.
PKK adına Murat Karayılan, 2003’ün Nisan ayında, Kandil’de Türkiye’den giden gazetecilere “Şematik açıdan Demokratik Konfederalizm ile Yeni Osmanlıcılık arasında benzerlik olabilir. Sınırların hafifletilmesi, Arap, Kürt, Türk’ün birlikte yaşaması falan, bu açılardan benzerlik vardır. Ama biz Orta Doğu’da halkların demokratik bir biçimde bir arada yaşamasından yanayız” diyerek neyi hedeflediklerinin altını çizmişti.
AKP sözcüsü Ömer Çelik, “Burası tek millet olarak bizim vatanımızdır. Aynı zamanda Türkmenlerin, Kürtlerin, Arapların vatanıdır. Tüm etnik grupların sığınağıdır.” diye konuşmuştu.
Merkez Bankası Başkanlığı yapan Hafize Gaye Erkan, 2017 yılında bir gazetecinin sorularını cevaplandırırken, “Amerikan hükûmetinde önceki dönemde görev yapmış karakterlerden birisi, benim de katıldığım bir toplantıda, Orta Doğu’da Türkiye’nin konumunu çok farklı gördüklerini, sadece Türkiye için değil, Osmanlı’dan kalan civar ülkeler için Amerika’daki eyalet sistemi gibi ‘United States of Turkey’ şeklinde daha geniş kapsamlı bir çözüm düşündüklerini söyledi.” diye bilgi vermişti.
Yani Türkiye Birleşik Devletleri... Tabii bir süreliğine...
***
İşte zaman zaman “Yeni Osmanlı”, şimdi ise “Türkiye Yüzyılı” diye tanıttıkları, “yeni bir milli kimlik” ve “kurucu anayasa”ya dayalı, yeni devlet tasarımı böyle bir projedir.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın, “Benim için İzmir, Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların bir arada yaşadığı, bu toplulukların harmanlandığı bir örnek. Bu, tüm dünyada ve Orta Doğu’da olması gereken bir durum... Bence Türkiye, tüm bunların merkez noktası olabilir, Suriye’de gördüğünüz üzere. Suriye’de olanların büyük bir kısmı, Türkiye ve liderliği sayesinde gerçekleşiyor. Osmanlı İmparatorluğundaki millet sistemi, yüzlerce yıl farklı grupların merkezi sistemde varlıklarını sürdürmelerine imkân verdi.” sözleri de aynı kapıya çıkıyor: Demokratik konfederalizm! Türkiye Birleşik Devletleri... Sonunda Büyük Orta Doğu Projesi, yani Büyük İsrail!
***
Tom Barrack, kısa bir süre önce de NTV'den Deniz Kilislioğlu’na konuşmuş ve “Suriye politikası artık son 100 yılın politikası olmayacak. Çünkü hiçbir politika işe yaramadı. Osmanlı İmparatorluğu için işleyen bir sistem vardı ama aşiretler, dinler varken etrafına yapay sınırlar çizemezsiniz ama Sykes-Picot bunu yaptı. İşte bu da tabii ki bizi anlaşmayla ilgili yaşadığımız aksilikler ve tabii ki Sevr Antlaşması ve Lozan Antlaşması tabii Kürtlerle ilgili olan bir dizi başka aksiliğe yol açtı. Çünkü Batı herkese aynı toprakları üç farklı zamanda vadetmişti.” diye konuşmuştu.
Barrack, “Türkiye hem Rusya hem Ukrayna ile geleneksel ilişkilere sahip; örneğin tahıl konusunda arabuluculuk yaptı. Rusya büyük enerji ve ticaret kaynağı, Karadeniz’deki Montrö rejimi ve İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı var. Bu stratejik noktalar konuşmanın temelini oluşturuyor.” demişti.
ABD, Lozan’ı ve Montrö’yü tartışmaya açarak, Sevr hükümlerine dönülmesi gerektiğini işaret etmiş oluyor. PKK’nın ilk silah bırakma açıklamasında da “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. PKK katı Kürt inkârının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi.” denilmişti.
***
Bütün bunlardan ne çıkıyor?
ABD ile PKK’nın aynı çizgide olduğu çıkıyor! Tom Barrack’ın açıklamaları, Abdullah Öcalan, Murat Karayılan ve son PKK bildirisi ile birebir örtüşüyor!
“Terörsüz Türkiye” dedikleri, işte bütün bunların toplamıdır. Böyle olmadığını söyleyen varsa, Tom Barrack’ın neden PKK sözcüsü gibi konuştuğunu açıklasın!